Kasten yaralama suçundan sanık M.E.."un 5237 sayılı TCY’nın 87/1-a-son, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Honaz Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.07.2009 gün ve 88-165 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 3. Ceza Dairesince 02.03.2011 gün ve 19204-2935 sayı ile;
“Sanığın yüzüne karşı tefhim olunan hükmü tefhimden itibaren CMUK’nun 310/1. maddesinde öngörülen 1 haftalık yasal süresinden sonra 04.09.2009 tarihinde temyiz etmesine göre, süreden sonraki temyiz isteminin CMUK’nun 317. maddesi uyarınca istem gibi reddine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 24.05.2011 gün ve 185296 sayı ile;
“Sanık hakkında Honaz Asliye Ceza Mahkemesinin 29.07.2009 tarih ve 2008/88, -2009/165 sayılı kararı sanığın yüzüne karşı verilmiş ve sanık kararın verildiği duruşmada söz alarak "mahkemece verilen hükmü temyiz etmek istiyorum, gerekçeli kararın tarafıma tebliğ edilmesini istiyorum" şeklindeki tutanağa geçen beyanı ile kararı süresinde temyiz etmiştir.
Yukarıda anılan nedenle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 02.03.2011 tarih ve 2010/19204 2011/2935 sayılı red kararı yasal sürenin geçtiğinden bahisle verilen red kararında bir isabet görülmemiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Dairenin temyizin reddi kararının kaldırılmasına ve dosyanın esastan incelenmek üzere Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hükmün sanık tarafından süresinde temyiz edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
Dosya incelendiğinde;
Yerel mahkeme kararının tefhim edildiği 29.07.2009 tarihli oturuma ait tutanağın altında; “sanık söz alarak mahkemece verilen hükmü temyiz etmek istiyorum, gerekçeli kararın tarafıma tebliğini istiyorum dedi" şeklinde ibarenin yazılı olduğu, bunun altının sanık tarafından imzalandığı ve temyiz defterinin 2009/61 sırasına kaydedildiği açıklamasının yazıldığı, sanığın gerekçeli kararın kendisine tebliğinden sonra 04.09.2009 tarihinde gerekçeli temyiz dilekçesi sunduğu anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan “temyiz talebi ve süresi” başlıklı 310. maddesinde yer alan; “Temyiz talebi, hükmün tefhiminden bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur. Beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir” şeklindeki hüküm uyarınca duruşma tutanağının altına geçirilen bu beyanın temyiz iradesini ortaya koyan geçerli bir temyiz istemi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Bu itibarla; yerel mahkeme hükmünün sanık tarafından 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 310. maddesinde belirtilen bir haftalık yasal süre içerisinde temyiz edildiği anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 02.03.2011 gün ve 19204-2935 sayılı temyizin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.