Esas No: 2010/8-261
Karar No: 2011/141
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/8-261 Esas 2011/141 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2010/98578
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADANA 2. Ağır Ceza
Günü : 22.03.2006
Sayısı : 394-149
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve ayaklanma suçundan sanıkların, yapılan yargılama sonucunda; ayaklanma suçundan 5237 sayılı TCY’nın 296/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 5’er ay hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, her bir mağdura karşı işledikleri eylemlerinden dolayı ayrı ayrı ve toplam dokuz kez 5237 sayılı TCY’nın 109/1, 109/3-b, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1’er yıl 8’er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.03.2006 gün ve 394-149 sayılı hükmün, sanıklar lehine olarak o yer C.Savcısı ve sanıklar müdafileri ile sanık M. A. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 04.03.2009 gün ve 16617-3134 sayı ile;
“Sanıkların oluşa ve dosya kapsamına göre hasta olan tutukluyu revire götürmek üzere gelen infaz koruma memurları olan mağdurlara ellerindeki kesici aletleri tevcih ederek koğuşa girmelerini söyledikleri, mağdurların bu tehdit altında koğuşa girdikleri ve cezaevi görevlileri gelinceye kadar mağdurları serbest bırakmamaları biçiminde gerçekleşen eylemlerinde 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.
1- Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanıklar müdafiilerinin ve C.Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle sanıklar B.Ş., Ö.A., L. Ç., E.S. ve V. Ye. haklarındaki cezaevinde ayaklanma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükmün istem gibi oyçokluğuyla (onanmasına),
2- C.Savcısının ve müdafiilerin, sanık M.A.ve T. Y. haklarında ‘ayaklanma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından kurulan hükme yönelik temyizlerine gelince;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre sanık M.A.hakkında kurulan hükme yönelik yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; ancak,
a) Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık M. A.hakkında 5237 sayılı TCK’nun 31/3. madde ve fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Sanık T. Y. hakkında kurulan hükme ilişkin olarak;
Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesindeki koşulların varlığı halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması zorunluluğu” gerekçesiyle oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi S.Ç..; “sanıklar hakkında TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiği”, Daire Üyesi H.A..; “sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde ‘hükümlü veya tutukluların ayaklanması’ suçunu oluşturduğu ve dolayısıyla ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçunun dosya kapsam itibariyle oluşmadığı, kabule göre de, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiği”, Daire Üyesi N.Ü.. ise; “sanıklar hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Böylece sanıklar B.Ş., Ö. A., L. Ç., E. S. ve V.Y. haklarındaki, ayaklanma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümler onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Sanık T. Y. ve M.A. hakkındaki bozmaya uyan Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince 17.11.2009 gün ve 219-432 sayı ile; sanık T. Y.hakkında CYY’nın 231. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilerek ilk hüküm gibi karar verilmiş, sanık M.A.hakkında ise yaş küçüklüğü indirimini de uygulanmak suretiyle ayaklanma suçundan 5237 sayılı TCY’nın 296/1, 31/3, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 1500 Lira adli para, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise 5237 sayılı TCY’nın 109/1, 109/3-b, 31/3, 62 ve 50. maddeleri uyarınca dokuz kez 6.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir
Bu hükmün de sanık T. Y. müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.10.2010 gün ve 8783-11623 sayı ile;
“Sanık T."ın, haklarındaki mahkumiyet hükümleri kesinleşen diğer sanıklarla birlikte oluşa ve dosya kapsamına göre hasta olan tutukluyu revire götürmek üzere gelen infaz koruma memurları olan mağdurlara bazı sanıkların ellerindeki kesici aletleri tevcih ederek koğuşa girmelerini söylemeleri, mağdurların bu tehdit altında ayrı ayrı koğuşa alınmaları ve cezaevi görevlileri gelinceye kadar mağdurların serbest bırakılmamaları biçiminde oluşan ve gelişen olayda her bir mağdura karşı gerçekleştirdiği eylemi nedeniyle hakkında 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.
1- Sanığa atılı cezaevi idaresine karşı ayaklanma suçunun temas ettiği yasa maddesinde gösterilen cezanın üst sınırına ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. madde ve fıkralarına göre, dava 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresine tabi olup suç ve inceleme tarihleri arasında bu sürenin dolmuş olduğu anlaşılmakla hükmün CMUK’nun 321. maddesi gereğince (bozulmasına), bu hususta karar verilmesi yeniden yargılamayı gerektirmedi¬ğinden, CMUK’nun 322 ve 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2. madde ve fıkraları gereğince sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle CMK’nun 223. maddesi de gözetilerek oybirliğiyle (düşürülmesine),
2- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Bozmaya uyularak; yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (onanmasına)” oyçokluğuyla karar verilmiş, Daire Başkanı S.Çetinkol ile Daire Üyeleri H.Akdağ ile N.Üçkardeşler Özel Dairenin ilk kararındaki görüşlerle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 16.12.2010 gün ve 98578 sayı ile;
“1) Yüksek Dairenin 04.03.2009 tarih ve 2009/3134 sayılı kararı ile sanıklar B. Ş., Ö. A., L.Ç., E. S.ve V.Y. hakkında hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez kurulu mahkumiyet hükmünün onanması ile,
2) Yüksek Dairenin aynı dosyada 13.10.2010 tarih ve 2010/11623 sayılı kararı ile sanık T. Y.hakkında hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez kurulu mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin kararlarına yöneliktir.
Sanık M.A.hakkında kurulu hüküm temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği için, İtiraz yasa yoluna gitme olanağı yoktur. Açıklanan nedenle itiraz kapsamı dışında tutulmuştur. İtiraz üzerine hükümlerin bozulması ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi durumunda, CMUK’nun 325. maddesi uyarınca bozmanın bu sanığa da sirayeti söz konusu olabilecektir.
Hürriyeti tehdit suçunun gerçekleşmesi bakımından mağdurun önemli bir tehlikeye maruz kalmadan bir yerden çıkmasının imkansızlığı yeterlidir.
Manevi unsur, başkasının hürriyetini gayri meşru olarak mahrum etmeyi isteme ve bilmeyi içeren kasttır.
Sanıklar hürriyeti kısıtlama eylemini, birden çok kişiye karşı aynı suç işleme kararıyla gerçekleştirdiği takdirde müteselsil (zincirleme) suç olur.(Cihan, Erol; Kişisel Özgürlüğü Sınırlama Cürmü, İÜHFM, C.XLI, S. I-2, S.65; Artuk, Hürriyeti Tahdit Cürmü, Halid Kemal Elbir"e Armağan, İstanbul, 1996, S.79; Artuk Gökçen Yenidünya, Ceza Özel Hükümler, Ankara, 2000, S.I72; Tezcan Erdem, S.19,29; Gülşen, Recep, Hürriyeti Tahdit Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2002, S.138.; Parlar, Ali; Hatipoğlu, Muzaffer, TCK Yorumu, C.1., S.905, Tezcan Erdem Önok Ceza Özel Hukuku, S.360) TCK"nun 43/son maddesinde müteselsilliğin uygulanamayacağı suçlar sınırlı sayıda sayılmış olup, sayılı suçlar arasında hürriyeti kısıtla¬ma suç tipi yoktur. Zira bu suçun nakil aracının (örneğin uçağın) kaçırılması suretiyle işlen¬mesi halinde YTCK"nun 223/4. madde ve fıkrası uyarınca hürriyetin sınırlandırılması dolayı¬sıyla fail ayrıca cezalandırılacaktır. Bu halde sanıkların yolcu sayısınca cezalandırılacağı düşünülemez. İtalyan Yargıtay"ı "bir hapishanedeki mahpuslar tarafından cezaevi görevlile¬rinin hapsi halinde, aynı suç işleme düşüncesiyle kanunun aynı düzenlemesinin çok defa ihlal edilmesi dolayısıyla suçta teselsül oluştuğu kanaatine varmıştır (Mantüvani s.363"den, Aktaran Gülşen, Recep; Hürriyeti Tahdit Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara,2002, s.139).
İtiraza konu olayımızın; mağdurların anlatımları, sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelere göre;
Sanıkların, mağdur müşteki infaz koruma memurlarını delici kesici aletle tehdit ederek "koğuşa geçin" şeklindeki sözleri üzerine, 9 infaz koruma memurunun aynı anda koğuşa geçmeleri şeklinde gerçekleşmesi nedeniyle, eylemde TCK"nun 43/2. maddesinde düzenlendiği şekilde "aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" hali mevcuttur.
Ayrıca, Yüksek Dairenin 04.03.2009 tarih ve 2009/3134 sayılı kararı ile sanıklar B. Ş., Ö. A., L. Ç., E. S.ve V.Y.hakkında hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez kurulu mahkumiyet hükmü onanmışsa da, iddiana¬mede 9 kez cezalandırma istenmediği ve savcılık mütalaasında da belirtilmediği halde, sanıklara hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez hüküm kurulabileceğine dair CMUK"nun 258. madde ile ek savunma verilmeksizin, iddianame kapsamını aşar şekilde hüküm kurularak savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Bu itibarla;
1) CMUK 258. madde ile ek savunma verilmeksizin, iddianame kapsamını aşar şekilde hüküm kurularak savunma hakkının kısıtlanması,
2) Sanıkların eylemlerinin TCK’nun 43/2. maddesi uygulamasıyla müteselsil hürriyeti tahdit suçunu oluşturması ve YTCK’nun 109/2-3b, 43/2, 62, 53/1. maddeleriyle bir kez hürriyeti kısıtlama suçlamasından hüküm kurulması gerekirken mağdur sayısınca 9 kez cezalandırılmaları,
Usul ve yasalara aykırı görülerek hükümlerin bu yönleriyle bozulması gerekirken, Yüksek Dairenin aksi yöndeki kararlarının isabetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
1) Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 04.03.2009 tarih ve 2009/3134 sayılı kararının, sanıklar B.Ş., Ö. A., L. Ç., E.S. ve V. Y.hakkında hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez kurulu mahkumiyet hükmünün onanmasına dair kısmının kaldırılmasına;
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.03.2006 tarih ve 2006/149 K. sayılı hükmünün bozulmasına karar verilmesi,
2) Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13.10.2010 tarih ve 2010/11623 sayılı kararının, sanık T.Y.hakkında hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez kurulu mahkûmiyet hükmünün onanmasına dair kısmının kaldırılmasına; Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.11.2009 tarih ve 2009/432 K. sayılı hükmünün bozulmasına karar verilmesi” isteminde bulunulmuş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığınca ihbarda bulunulması üzerine bu kez de Yargıtay C. Başsavcılığınca 09.06.2011 gün ve 98578 sayı ile ve aynı gerekçeyle;
“...Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 04.03.2009 tarih ve 2009/3134 sayılı kararının, sanıklar M.A.ve T. Y.hakkında hürriyeti kısıtlama suçlamasından 9 kez kurulu mahkumiyet hükmünün bozulmasına dair kararına yukarıda değindiğimiz bozma nedenlerinin de eklenmesi suretiyle Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.03.2006 tarih ve 2006/149 K. sayılı hükmünün bozulmasına karar verilmesi” isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklar B. Ş., Ö. A., L.Ç., E.S., V. Y., T. Y.ve M. A.’nın iddianamede kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan birer kez cezalandırılmalarının talep edilmesine ve Cumhuriyet savcısı tarafından 25.10.2004 tarihli oturumda açıklanan esas hakkındaki mütalaasında bu suçtan sanıkların beraatlarının istenmesine karşın ek savunma hakkı tanınmaksızın bu suçtan dokuzar kez cezalandırıl¬malarına karar verilmesinin savunma hakkını kısıtlayıp kısıtlamadığının,
2- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, mağdur sayısınca dokuzar kez cezalandırılmalarına karar verilen tüm sanıklar hakkında 5237 sayılı TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanıklar hakkında Adana C.Başsavcılığınca 15.10.2001 tarihinde düzenlenen iddianamede sevk maddesi olarak “TCY’nın 179/2-3” maddesinin gösterildiği, Cumhuriyet savcısının 25.10.2004 tarihli oturumda açıkladığı esas hakkındaki görüşünün; “tüm sanıkların ayrıca hürriyeti tahdit suçundan cezalandırılmaları için kamu davası açılmış ise de bu suçun yasal öğeleri oluşmadığı kanaati oluştuğundan beraatlarına karar verilmesi mütalaa olunur” şeklinde olduğu, bunun dışında sanıklara ek savunma hakkı tanınmadan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dokuzar kez cezalandırılmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Suçun iddianamede gösterilen niteliğinin değişmesi halinde sanığa ek savunma verilmesi 1412 sayılı CYUY’nın 258. maddesinde düzenlenmiş, 01 Haziran 2005 tarihinde 5271 sayılı CYY’nın 226. maddesinde de benzer bir düzenleme getirilmiştir. CYUY’nın 258. maddenin; “İddianamede gösterilen suçun temas ettiği kanun maddelerinde belirtilen cezadan daha az bir ceza verilmesini gerektiren hallerde sanık, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya davetiye tebliğ edilemez ise bu maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz” şeklindeki son fıkrası hükmüne CYY’nın 226. maddesinde yer verilmemiş, böylece iddianamede gösterilen suçtan daha az ceza verilmesini gerektiren hallerde bile sanığa veya müdafiine mutlaka ek savunma hakkı tanınması kabul edilmiştir. Bu husus yeni usul Yasasında savunma hakkının daha da güçlendirilmesine ilişkin yaklaşımın bir sonucudur.
Savunma hakkını kısıtlayan bu eksiklik 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 308/8. ve 5271 sayılı CYY"nın 289/1-h maddelerinde sayılan yasaya kesin aykırılık hallerinden birisini oluşturmaktadır.
Somut olayda, sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 765 sayılı TCY’nın 179/2-3 maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açılmış, Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında sanıkların bu suçtan beraatlerini talep etmiş, yerel mahkemece sanıklara ek savunma hakkı tanımadan lehe olan 5237 sayılı TCY’nın 109/1-3 maddelerinin dokuzar kez uygulanması suretiyle cezalandırılmalarına karar verilmek suretiyle sanıkların savunma hakları kısıtlanmıştır.
Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğine yönelik itirazın ise bu aşamada değerlendirilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla;
Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının sanıklara ek savunma hakkı verilmemesine ilişkin olarak kabulüne,
Özel Dairenin 04.03.2009 günlü ilk kararının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, sanıklar B., Ö., L., E. ve V.t hakkındaki onama, sanıklar T. ve M.hakkındaki bozma kararları yönünden kaldırılmasına,
Bu kararın kaldırılması nedeniyle hukuksal değerden yoksun hale gelen Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanıklar T. Y. ve M.A.hakkındaki 17.11.2009 günlü ikinci hükmü ile Özel Dairenin sanık T.Y. hakkındaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen hükmün onanmasına ilişkin 13.10.2010 tarihli ikinci kararlarının da kaldırılmalarına,
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.03.2006 günlü ilk hükmünün kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden sanıklara ek savunma verilmeyerek savunma haklarının kısıtlanması isabetsizliğinden bozulmasına, bozmaya sanık M. A.hakkında yaş küçüklüğü indiriminin uygulanmaması ve sanık T.Y.hakkında hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi hususlarının da eklenmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının sanıklara ek savunma hakkı verilmemesi nedeniyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 04.03.2009 gün ve 16617-3134 sayılı ilk kararının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, sanıklar B.Ş., Ö. A., L. Ç., E.S. ve V. Y. hakkındaki onama, sanıklar T.Y.ve M.A.hakkındaki bozma kararları yönünden KALDIRILMASINA,
3- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 04.03.2009 gün ve 16617-3134 sayılı kararının kaldırılması nedeniyle hukuksal değerden yoksun hale gelen Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanıklar T.Y. ve M. A. hakkındaki 17.11.2009 gün ve 219-432 sayılı ikinci hükmü ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin sanık T.Y. hakkındaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen hükmün onanmasına ilişkin 13.10.2010 gün ve 8783-11623 sayılı ikinci kararlarının da KALDIRILMALARINA,
4- Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.03.2006 gün ve 394-149 sayılı ilk hükmünün kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden tüm sanıklara ek savunma verilmeyerek savunma haklarının kısıtlanması, sanık M.A.hakkında yaş küçüklüğü indiriminin uygulanmaması ve sanık T.Y.hakkında hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi zorunluluğu nedenlerinden BOZULMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.