Davacının haksız tutuklanma sonucu uğramış olduğu zarar nedeniyle 30.000 Lira maddi ve 50.000 Lira manevi tazminatın, davalı hazineden tahsiline yönelik isteminin kısmen kabulü ile; 21,83 Lira maddi ve 10.020 Lira manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ve 900 Lira vekalet ücretinin davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine ilişkin, Muş Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.05.2006 gün ve 134-153 sayılı hüküm, davalı hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.05.2009 gün ve 915-5433 sayı ile;
“Davanın, beraat kararı verilmesinden itibaren 9 yıl 6 ay gibi uzunca bir süre geçtikten sonra açıldığı ve davacının bu süre içerisinde beraat kararından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği de gözetilerek, süresinde açılmayan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 27.07.2009 gün ve 180-166 sayı ile;
“Mahkememizin 05.05.2006 gün ve 2005/134 Esas, 2006/153 Karar sayılı kararının, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 06.05.2009 tarih ve 2008/915 Esas, 2009/5433 Karar nolu kararı ile ‘davanın beraat karar verilmesinden itibaren 9 yıl 6 ay gibi uzunca bir süre geçtikten sonra açıldığı ve davacının bu süre içerisinde beraat kararından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği de gözetilerek süresinde açılmayan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi’ gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.03.2000 tarih ve 8/44-48 sayılı kararında dava açma süresinin 10 yıl olarak belirlendiği, davanın açıldığı tarihte bu kararda bir değişiklik olmadığı gibi, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin de bu yönde bir içtihat değişikliği bulunmadığı, 10 yıllık süre dolmadan açıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verildiği, davacı ile ilgili kararın içtihat değişikliği nedeniyle bozulduğu, içtihat değişikliğinin daha önceden açılan davalarda uygulanamayacağı, aksine düşüncenin bireylerdeki adalet duygusunu zedeleyeceği, bu nedenle mahkememizce daha önce verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden CMK 326/3. maddesi gereğince Yargıtay Bozma İlamına direnilmesine” karar vermiştir.
Bu hükmün de davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2011 gün ve 56492 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe¬lerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; tazminat istemine ilişkin davanın yasal süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca, öncelikle yerel mahkeme direnme hükmünün yeni hüküm olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp değerlendirilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Direnme kararında; ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçe ile, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına yer verilmiş olup, bu hususun Özel Dairece incelenmemiş olması karşısında, konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaklı görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğindeki yerel mahkeme hükmünün, temyiz davasına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekeceğinden, dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Muş Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.07.2009 gün ve 180-166 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.