Esas No: 2011/6-98
Karar No: 2011/125
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-98 Esas 2011/125 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname: 2011/69302
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADANA 6. Ağır Ceza
Günü : 07.09.2010
Sayısı : 123-243
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan sanıklar M..Ç. ve M.E.’ın 5237 sayılı Yasanın 220/1-3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırıl¬ma¬larına ilişkin, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.04.2009 gün ve 21-121 sayılı hükmün, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince, 03.03.2010 gün ve 25101- 2133 sayı ile;
“… II-‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
5237 Sayılı TCY’nın 220/1. madde ve fıkrasında tanımlanan suç işlemek amacıyla kurulan örgütün, araç, gereç ve üye sayısı bakımından amaç suçları işlemeye elverişli, hiyerarşik bir yapı içerisinde sürekli ve disiplinli bir işbirliğini öngörmesi ve yasalarda suç olarak sayılan fiilleri işlemek amacıyla oluşturulmuş bulunması gerekmektedir. Olayımızda ise, sanık M. E.’ın, diğer sanıklar M.Ç., M. E.ve C.S.ile birlikte katılan M. Ö.’nin yağmalanması için bir araya geldikleri ve yağmaladıkları, bu eylemin öncesinde ya da sonrasında suç işlemek için bir araya gelmediklerinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminde, hiyerarşik bir yapı, birden fazla suç işleme ve süreklilik öğeleri bulunmadığından, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma ile suç örgütüne yardım etme suçlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraatı yerine yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına ve “5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 325. maddesi uyarınca bozmadan hükmü temyiz etmeyen sanık M. Ç.’ın da yararlandırıl¬masına” karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 07.09.2010 gün ve 123-243 sayı ile;
“Mahkememizin 30/04/2009 tarih ve 2006/21 E-2009/121 K sayılı ilamında belirtildiği üzere sanıklar M.. E. ve M. Ç."ın örgüt kurma, yağma, hürriyeti tahdit suçları yanında sanık M. Ç."ın ayrıca tehdit ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçları mahkememizce sabit görülmüş ve cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Bu suçlara ilişkin gerekçeler aynı kararda mevcuttur. Bu itibarla burada yeniden anlatılmasına mahkememizce gerek görülmemiştir. Yargıtay 6. Ceza Dairesi 03/03/2010 tarih ve 2010/133 sayılı kararında kısmen onama, kısmen de bozma kararı verilmiştir. Bozma sanıkların suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçuna ilişkin olup burada sanıkların M.Ö."nin yağmalanması amacıyla bir araya geldikleri ve yağmaladıkları, bu eylemin öncesinde ya da sonrasında suç işlemek için bir araya gelmediklerinin anlaşılması karşısında sanığın eyleminde hiyerarşik bir yapı, birden fazla suç işleme ve süreklilik ögelerinin bulunmadığından bahsedilerek suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma ve suç örgütüne yardım etme suçlarının oluşmadığı gözetilmeden beraat yerine yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı biçimde mahkûmiyet kararı verilmesi bozma nedeni yapılmıştır. Mahkememizce Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin örgüt yönünden bozma kararı vermesi yöntem ve yasaya uygun görülmemiştir. Sanıklar M. E.ve M. Ç."ın katılmış oldukları yağma suçuna iştirak eden sanıklar C.S. ve M. E.hakkında mahkememizce çıkar amaçlı suç örgütü kurma suçu nedeniyle TCY"nın 220/1-3 maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Mahkememizce verilen karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Yani olayda örgüt olduğu, sanıkların örgüt kapsamında üzerine atılı suçları işledikleri Yargıtay tarafından onanmak suretiyle saptanmıştır. Bu durumda ortada çelişik iki adet Yargıtay kararı bulunmaktadır. Mahkememizin daha önce vermiş olduğu kararlarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçunun oluştuğu kanısına varmıştır. Belirtildiği üzere sanıklar M. E. ve M. Ç. haklarında mahkumiyet hükmü verilip kesinleşen diğer suç ortakları C.S. ve M. E. ile birlikte suç örgütü kurmak suretiyle yağma, hürriyeti tahdit ve tehdit suçlarını işlemişlerdir. Örgüt suçunun oluşabilmesi için gerekli kişi sayısı olayda yeterlidir. Tüm sanıklar örgütün kurucusudurlar. Birden çok suçu işlemek amacıyla bir araya gelmişler, örgüt suçunun oluşması için gerekli değilse de fiilen birden fazla suçu da işlemişlerdir. Bu suçların işlendiği konusunda herhangi bir tereddüt yoktur. Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanıp kesinleşen kararda sanıklar yağma, hürriyeti tahdit ve tehdit gibi suçlardan mahkum olmuşlardır. Anlatıldığı üzere olayda örgüt suçunun tüm unsurları bulunmaktadır. Yargıtay 1. Ceza Dairesi de aynı düşüncededir. Her iki Yargıtay Ceza Dairesi"nin kararları arasında çelişki bulunması örgüt suçunun unsurlarının da olayda oluşması nedeniyle mahkememizce direnme kararı vermek gerekmiştir. Her ne kadar Yargıtay 6. Ceza Dairesi"nin bozma ilamı suç örgütüne ilişkin ise de örgüt yönünden verilecek kararı sanıkların diğer suçlarını da etkileyeceği, yağma suçunda uygulanacak fıkraları değiştireceği, örgüt suçundan verilecek cezanın diğer suçların infazını da etkileyeceği düşünülerek mahkememizce kısa kararda diğer suçlardan da hüküm kurulmuştur” şeklindeki gerekçe ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafileri ve sanık M.Ç. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.04.2011 gün ve 69302 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık M.E.hakkında yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olduğundan, inceleme, sanıklar M.E.ve M. Ç.hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; direnme kararının yeni hüküm olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmiştir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve silahla tehdit suçlarından sanıklar M. Ç., M.E., C. S., M. E., E. E.ve C. S. hakkında kamu davasının açıldığı,
Yerel mahkemece savunması alınamayan sanıklar M.Ç.ve M. E. hakkındaki yargılamanın ayrılmasına karar verildiği,
Sanıklar C. S. ve M.E.’ın suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, sanık E. E.’ın 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan ve sanık C.S.’un ise resmi mercileri iğfal suçundan mahkûmiyetlerine hükmedildiği,
Sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine belirtilen hükümlerin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.07.2007 gün ve 7286-5514 sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleştiği,
Dosyaları ayrılan sanıklar M. Ç.ve M. E.’ın yapılan yargılamaları sonucunda, yerel mahkemece sanık M.’nın suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve silahla tehdit suçlarından, sanık M.’in ise suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyetlerine karar verildiği,
Bu kararın her iki sanığın müdafileri tarafından temyiz edildiği, ancak Özel Dairece sadece sanık M. E. hakkındaki hükümlerle ilgili inceleme yapılarak sanık M. E.’ın yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar verilip, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kurulan hükmün “suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına, “bozmadan hükmü temyiz etmeyen sanık M. Ç.’ın da yararlandırılmasına” karar verildiği,
Yerel mahkemece, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan sanıkların mahkûmi¬ye¬tine ilişkin direnme gerekçesinde, sanıklar M. Ç.ve M. E.’ın suçlarına iştirak eden diğer sanıklar C. S. ve M.E. hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.07.2007 gün ve 7286-5514 sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleşmesi ve somut olayda suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığının Yargıtay kararı ile de kabul edilmesi hususuna değinildiği ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin anılan ilamının dosya içine konulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan sanık M.Ç. hakkında yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve silahla tehdit suçlarından kurulan ilk hüküm, sanık müdafii tarafından 30.04.2009 tarihinde süre tutum dilekçesi verilmek suretiyle temyiz edilmesine karşın, bu suçlara ilişkin temyiz incelemesi yapılmamış ise de, Özel Dairece bu konuda her zaman inceleme yapılmasının olanaklı olduğu kabul edilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanarak yeni ve farklı hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm; özde direnme hükmü olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili Özel Dairesi tarafından yapılmalıdır.
İnceleme konusu olayda; Özel Dairenin bozma kararından sonra yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda önceki uygulama aynen tekrar edilmiş ise de; ilk hükümden farklı olarak direnme hükmünde, “ Sanıklar M. E.ve M. Ç."ın katılmış oldukları yağma suçuna iştirak eden sanıklar C. S.ı ve M. E.hakkında Mahkememizce çıkar amaçlı suç örgütü kurma suçu nedeniyle TCY"nın 220/1-3. maddeleri uyarınca mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Mahkememizce verilen karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Yani olayda örgüt olduğu, sanıkların örgüt kapsamında üzerine atılı suçları işledikleri Yargıtay tarafından onanmak suretiyle saptanmıştır. Bu durumda ortada çelişik iki adet Yargıtay kararı bulunmaktadır. Mahkememizin daha önce vermiş olduğu kararlarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçunun oluştuğu kanısına varmıştır. Belirtildiği üzere sanıklar M. E.ve M. Ç. haklarında mahkumiyet hükmü verilip kesinleşen diğer suç ortakları C.S. ve M.E. ile birlikte suç örgütü kurmak suretiyle yağma, hürriyeti tahdit ve tehdit suçlarını işlemişlerdir. Örgüt suçunun oluşabilmesi için gerekli kişi sayısı olayda yeterlidir. Tüm sanıklar örgütün kurucusudurlar. Birden çok suçu işlemek amacıyla bir araya gelmişler, örgüt suçunun oluşması için gerekli değilse de fiilen birden fazla suçu da işlemişlerdir. Bu suçların işlendiği konusunda herhangi bir tereddüt yoktur. Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanıp kesinleşen kararda sanıklar yağma, hürriyeti tahdit ve tehdit gibi suçlardan mahkum olmuşlardır. Anlatıldığı üzere olayda örgüt suçunun tüm unsurları bulunmaktadır. Yargıtay 1. Ceza Dairesi de aynı düşüncededir” şeklinde yeni ve değişik gerek¬çeye dayanıldığı ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin söz konusu ilamının dosya içine konulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınmasına yasal olanak bulunmaması nedeniyle dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.