Esas No: 2011/11-86
Karar No: 2011/118
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/11-86 Esas 2011/118 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname: 2010/225061
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MALATYA 2. Asliye Ceza
Günü : 06.04.2010
Sayısı : 580-209
Sahtecilik suçundan sanık A. Ş..’in, 765 sayılı TCY"nın 350 ve 80. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Malatya 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.03.1997 gün ve 845-104 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.03.1998 gün ve 2077-2294 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yeni yasaların yürürlüğe girmesi nedeniyle Malatya 2. Asliye Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09.06.2005 gün ve 845-104 sayı ile; “5237 sayılı TCY’nın lehe olmadığının” kabulü ile sanığın 765 sayılı TCY’nın 350 ve 80. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu uyarlama hükmü de temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığınca 07.04.2009 gün ve 3363-18475 sayı ile, “Uyarlama yargılamasının duruşmalı yapılması gerektiği” görüşüyle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 11. Ceza Dairesince 17.07.2009 gün ve 12097-9647 sayı ile;
“Sanık A. Ş.. hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9/3. maddesindeki ‘Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.’ şeklindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun tespit edilip, uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkanı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 07.04.2009 gün ve 2009/3363-18475 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 14.05.2009 gün ve KYB.2009100912 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği yerinde bulunduğundan” bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan uyarlama yargılaması sonucunda, 06.04.2010 gün ve 580-209 sayı ile; sanığın aynı yasa maddelerinin uygulanması suretiyle 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmolunmuştur.
Bu kararın da hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesince 10.02.2011 gün ve 14373-721 sayı ile;
“…2- …ruhsatnamede sahtecilik suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre hükümlü ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
Hükümden önce, 08.02.2008 günlü 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231 ve TCK’nın 7/2. maddeleri gereğince, hükümlü hakkında ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kararı verilip verilmeyeceği hususunun tartışılmaması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 30.03.2011 gün ve 225061 sayı ile;
“…08.02.2008 günlü 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulanabilmesi için, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis cezası olması gerekmektedir.
Sanığa ruhsatnamede sahtecilik suçundan dolayı ise 765 sayılı TCK’nın 350 ve 80. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş olduğundan, ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ hükmünün uygulanabilmesi için, 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK’nın 231/5. maddesindeki süre koşulunu taşımamaktadır. Bu nedenlerle ruhsatnamede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kararı verilip verilmeyeceği hususunun tartışılmaması nedeniyle bozulması yasaya aykırı bulunmuştur” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sahtecilik suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, uyarlama yargılaması sonucunda, sahtecilik suçundan verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası ile mahkûmiyete ilişkin hükmün, “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının tartışılmaması” isabetsizliğin¬den bozulmasına karar verilmesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Malatya C. Başsavcılığının 08.11.1993 gün ve 2309-158 sayılı iddianamesiyle sanık A.. Ş...hakkında dolandırıcılık, sahtecilik ve hırsızlık malı bilerek satın alma suçlarından kamu davası açıldığı, yerel mahkemece her üç suç yönünden kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi sonucunda Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleştiği,
Yeni Yasaların yürürlüğe girmesi nedeniyle yerel mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, sanığın sahtecilik suçundan 765 sayılı TCY’nın 350 ve 80. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, dolandırıcılık ve hırsızlık malı bilerek satın alma suçlarından da 765 sayılı TCY hükümleri lehe bulunarak uygulama yapıldığı, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen bu uyarlama hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, Özel Dairece yasa yararına bozma istemi yerinde görülerek, uyarlama yargılamasının duruşmalı yapılması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verildiği,
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan uyarlama yargılaması sonucunda sahtecilik suçundan aynı yasa maddelerinin uygulanması suretiyle aynı ceza ile cezalandırılmasına, dolandırıcılık ve hırsızlık malı bilerek satın alma suçlarından ise lehe kabul edilen 765 sayılı TCY hükümleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği,
Bu kararın da hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece bu kez dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği, sahtecilik ve hırsızlık malı bilerek satın alma suçlarından kurulan hükümlerin “hükümlü hakkında ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kararı verilip verilmeyeceği hususunun tartışılmaması” isabetsizliğinden bozulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 250-13 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında vurgulandığı üzere;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile gerçekleştirilen değişiklikler sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için;
1) Suça ilişkin koşullar;
a- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmeli ve hükmolunan ceza ise iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olmalıdır.
b- Suç, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlardan bulunmamalıdır.
c- 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 sayılı Yasa ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması gerekmektedir.
2) Sanığa ilişkin koşullar;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul etmesi,
Gerekmektedir.
Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece sanık hakkında sahtecilik suçundan hükmolunan 2 yıl 6 ay hapis cezasının süresi itibarıyla 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen objektif koşul gerçekleşmemiş olduğundan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi olanaklı değildir.
Bu nedenlerle, uyarlama yargılaması sonucunda, sanığın sahtecilik suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün Özel Dairece, “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının tartışılmaması” isabetsizliğinden bozulmasında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire bozma kararının sahtecilik suçu ile ilgili olarak kaldırılmasına ve dosyasının inceleme yapılabilmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 10.02.2011 gün ve 14373-721 sayılı bozma kararının ruhsatnamede sahtecilik suçu ile ilgili olarak KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.06.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.