Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3859 Esas 2022/1569 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3859
Karar No: 2022/1569
Karar Tarihi: 22.03.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3859 Esas 2022/1569 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Samsun 5. Noterliğinin 15.04.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yapılacak olan inşaatın, belirlenen sürede tamamlanmadığı ve müvekkilin kira kaybı yaşadığı gerekçesiyle davacı vekili tarafından feshedilmek istendiği ancak davalının cevap vermemesi nedeniyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen ilk kararın bozulması üzerine yeniden yapılan yargılamada, arsa üzerinde pay sahibi olarak görülen ve dava dışı eski hissedar Ali Kaya'dan arsa payını satış suretiyle devralan kişinin davada taraf olması sağlandıktan sonra davacıların davası kısmen kabul edilmiştir. Davacıların talebinin bazı kanun maddeleri gereği tüm hissedarların oybirliğini gerektiren sözleşmenin feshi talebine ilişkin olduğu belirlenmiştir. Ancak, davacının vefatı sonrası yargılamaya devam edilirken mirasçıların usul hukukunun gerekliliklerine uygun şekilde yer almadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, mahkemece veraset ilamı ve tüm mirasçılarının vekil olduğuna dair vekâletnamelerin sunulması beklenerek usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyle belirtilmiştir: Türk Medeni Kanunu’nun 640, 701, 702 ve 692. maddeleri.
6. Hukuk Dairesi         2021/3859 E.  ,  2022/1569 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R
    Davacı vekili, müvekkili ... ile davalı arasında akdedilen Samsun 5. Noterliğinin 15.04.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği 3081 ada, 3 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde yapılacak inşaatta arsa sahibine isabet edecek bağımsız bölümlerin 15.04.2010 tarihinden itibaren 18 ay içerisinde yapılıp teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, iki seneden fazla süre geçmiş olmasına rağmen davalının inşaatı eksik bıraktığını ileri sürerek sözleşmenin feshine, mümkün olmaz ise inşaatın bitmesi (iskân ruhsatının alınması) için gereken bedelin tespiti ile sözleşme gereği yükleniciye ait olacak bağımsız bölümlerin satışı için izin verilmesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL kira bedelinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece verilen ilk kararın, kapatılan Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.01.2019 tarihli ilamı ile bozulması üzerine uyulan bozma ilamı gereğince, yeniden yapılan yargılamada, arsa üzerinde pay sahibi olarak görülen ve dava dışı eski hissedar Ali Kaya'dan arsa payını satış suretiyle devralan ...’ın davada taraf olması sağlandıktan ve sözleşmenin feshi yönündeki beyanı alındıktan sonra, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre kararlaştırılan inşaat süresi geçmesine rağmen binada keşif tarihi itibariyle %56 oranında imalat bulunduğu, süresi içerisinde ve sözleşmeye uygun olarak tamamlanmadığı, davacının kullandığı seçimlik hak gereğince menfi zarar talep edilebileceği, ancak müspet zarar niteliğinde olan kira kaybı yönünden zarar tazmini talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davacıların davasının kısmen kabulü ile, davacılar ile davalılar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine, gecikme tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı temyiz etmiştir.
    Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile uğranılan kira kaybının tazmini istemlerine ilişkindir. Davacı ... ve dahili davacı ... arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir.
    Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir.
    HMK'nın 115.maddesine göre "dava ve taraf ehliyeti" davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re'sen gözetilmesi gereklidir. Dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilir. Bununla birlikte dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeli, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir. Dava şartı noksanlığı, mahkemece davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
    Somut olayda; Davacı ... ...’ın bozma sonrası yapılan yargılama sırasında 19/09/2019 tarihinde vefat ettiği, nüfus kayıt örneğine göre yasal mirasçıları bulunmasına rağmen yargılamaya davacı vekili sıfatıyla vekilleri Av. ... ve Av. ... tarafından devam edildiği, ölen davacının tüm mirasçılarına ilişkin veraset ilamı ve tüm mirasçılarının vekili olduğuna dair vekâletnamelerin sunulmadan, mirasçıların davada davacı sıfatıyla yer alması gerektiği kuralı gözetilmeyerek yargılamaya devam edildiği ve işin esası hakkında karar verildiği anlaşılmıştır.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacının talebinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640, 701, 702 ve 692. maddeleri gereğince tüm hissedarların oybirliğini gerektiren sözleşmenin feshi talebine ilişkin olduğu gözetilerek davacı vekiline, davacının veraset ilamını dosyaya ibraz etmek üzere mehil verilmesi, adı geçenin tüm mirasçılarının yöntemince davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın talep halinde temyiz edene iadesine,
    bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 22.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara