Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/11-96 Esas 2011/110 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/11-96
Karar No: 2011/110

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/11-96 Esas 2011/110 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesi, dolandırıcılık suçundan sanık M.P.'ın beraatına karar vermiştir. Ancak, Yargıtay Ceza Dairesi bu kararı uygun bulmayarak hükmü bozmuştur. Yerel mahkeme ise ilk kararında direnmiştir. Dava, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda değerlendirilmiş ve dosyanın incelenmesi sonucu sanık hakkında hüküm verilemeyeceği zamanaşımı nedeniyle karar bozulmuştur. Karara göre, suçun zamanaşımı 5 yıldır. Ancak, sanık hakkında zamanaşımını kesen başka bir işlem bulunmadığından suçun zamanaşımı süresi dolmuştur. Kanun maddeleri; 765 sayılı TCY'nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY'nın 223. madde.
Ceza Genel Kurulu         2011/11-96 E.  ,  2011/110 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2009/98605
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KAYSERİ 5. Asliye Ceza
    Günü : 13.02.2008
    Sayısı : 1326-130

    Dolandırıcılık suçundan sanık M.P.’ın beraatına ilişkin, Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.03.2005 gün ve 450-410 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 26.09.2007 gün ve 3236-5963 sayı ile;
    “…2- Katılan vekilinin sanık M.P. hakkında kurulan hükme yönelik temyizine gelince:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 21.09.1992 gün ve 225-236 sayılı kararı ile uyum gösteren diğer Genel Kurul ve Daire kararlarında açıklandığı üzere, Ceza Yargılama Yasası’nda mahkemeye gelmemiş olan sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen 1412 sayılı CMUK’nun 223/son ve hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun 193/2. madde ve fıkralarının, beraat kararı yönünden dosya kapsamına göre ilk bakışta eylemin suç oluşturmayacağının anlaşılması hali ile sınırlı olarak uygulama yerinin mevcut olduğu, sanık M.P.ın sorgusu yapılmadan mevcut kanıtlar tartışılarak delil takdiri suretiyle beraat kararı verilmesinin mümkün bulunmadığının düşünülmemesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 13.02.2008 gün ve 1326-130 sayı ile;
    “CMUK’nun 223/ son ve CMK’ nun 193/2. maddesinde ‘sanık hakkında toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılır ise sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir’ tümcesinin amir olduğu,
    Buradan hareketle madde kapsamında sanık hakkında toplanan delillerden de bahsedildiği, oysa olayımızda müşteki anlatımı ve tüm dosya içeriğinden olayın parasını aldıkları fakat tapudan devrini vermedikleri, sonradan başka bir ev gösterildiği için dolandırıldığını iddia eden katılan tarafın iddiasından ibaret olduğu,
    Hukuk daireleri de dahil Yüksek Yargıtay’ın bir çok ceza dairesinin bu konuda benimsenen ve bir çok yasada yer bulan ‘Tapu Sicilinin Aleniyeti’, ‘Trafik Sicilinin Aleniyeti’ ilkesi çerçevesinde dolandırıcılık suçunun yasal unsurları olan kandırmanın, hataya düşürmenin, hileli davranışın mümkün olamayacağı noktasından hareketle bundan başka eylemin ilk bakışta suç olamayacağının nasıl anlaşılacağının bu maddelerin usul yasalarına konuluş amacının ve uygulamadaki işlerliğinin nasıl olacağının izahtan vareste olduğu,
    Kaldı ki olayın bir başka bakış açısında irdelendiğinde hukuksal nitelikli davayı da gerektirdiği gözetildiğinde, sanığın üzerine atılı suçun yukarıda değinilen gerekçelere göre ilk bakışta suç olmayacağı, bu nedenle CMUK’ un 223/son ve CMK’ nun 193/2. maddeleri gereğince savunmasının alınmasından vazgeçilerek beraatına dair önceki kararımızda ısrar edilmesi yönünde hüküm kurulmuştur” gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının zamanaşımı nedeniyle “bozma ve ortadan kaldırma” istekli 11.04.2011 gün ve 98605 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sorgusu yapılmamış olan sanık hakkında toplanan kanıtlara göre 5271 sayılı CYY"nın 193/2. maddesi uyarınca beraat kararı verilmesinin olanaklı olup olmadığına ilişkin ise de; zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Dosya incelendiğinde;
    Sanık hakkında, 25.12.2001 tarihinde katılanı dolandırdığı iddiasıyla 765 sayılı TCY"nın 503/1 ve 522. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle 07.05.2002 tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı, yerel mahkemece 07.10.2004 tarihli oturumda sanığın savunmasının alınmasının temini için 1412 sayılı CYUY"nın 223. maddesi uyarınca gıyaben tutuklanmasına karar verildiği, bu tarihten sonra zamanaşımını kesen başka bir işlemin bulunmadığı anlaşılmaktadır
    Sanığa atılı olan ve başka bir suça dönüşme olasılığı bulunmayan dolandırıcılık suçunun düzenlendiği 765 sayılı TCY"nın 503/1. maddesinde öngörülen yaptırım 1-3 yıl hapis cezası olup, aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca 5 yıllık asli ve 7 yıl 6 aylık kesintili zamanaşımına tâbidir. Suç tarihi olan 25.12.2001 tarihinden inceleme tarihine kadar 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımının dosyanın Ceza Genel Kuruluna intikalinden çok önce 25.06.2009 tarihinde, zamanaşımını en son kesen işlem olan 07.10.2004 tarihli gıyabi tutuklamadan itibaren 5 yıllık asli zamanaşımının ise 07.10.2009 tarihinde dolduğu sabittir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2. ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1 - Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.02.2008 gün ve 1326-130 sayılı direnme hükmünün dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
    Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara