Esas No: 2011/4-118
Karar No: 2011/109
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-118 Esas 2011/109 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık H. H. Ö. hakkında görevi ihmal suçundan verilen beraat hükmü katılan tarafından temyiz edilmiş, dosya incelendikten sonra Yargıtay 4. Ceza Dairesince onanmıştır. Ancak, Yargıtay C. Başsavcılığı itiraz ederek sanığın suçlu olduğunu savunmuştur. Dosya Ceza Genel Kurulu tarafından incelenerek karara bağlanmıştır. Kararda, sanığın görevi ihmal suçunun manevi unsurunun oluşmadığı vurgulanmış ve yerel mahkemenin verdiği beraat hükmü onaylanmıştır. Suçun yasal unsurları ve kanunların açıklamaları 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesi ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 230/1. maddesi ile belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2009/199042
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : YEŞİLYURT (MALATYA) Asliye Ceza
Günü : 18.03.2009
Sayısı : 71-58
Görevi ihmal suçundan sanık H. H. Ö.’in beraatına ilişkin, Yeşilyurt Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.03.2009 gün ve 71-58 sayılı hüküm katılan tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 18.04.2011 gün ve 3146-5167 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 05.05.2011 gün ve 199042 sayı ile;
“Sanığın iddianamede belirtilen usulsüz kesinleştirme eylemi sonunda av tüfeklerinin imhası suretiyle katılanın zarar gördüğünün sabit olması ve atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmasına karşın, Yeşilyurt Asliye Ceza Mahkemesinin ‘atılı suçun manevi öğesinin bulunmadığı, mağdurların idarece yapılan yanlışlıktan doğan hukuki haklarının saklı olduğu ve idareden sorumlu kişilerden zararlarını hukuki yoldan talep edebilecekleri, suçun görevin gereklerine aykırı davranma unsurunun oluşmadığı ve ihmal ve savsama kastının bulunmadığı’ şeklinde yasal olmayan gerekçe ile hüküm tesis edildiği ve hükmün Yargıtay 4. Ceza Dairesinin belirtilen ilamı ile onanmasına karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, Yüksek Özel Dairenin onama kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire tarafından onanmasına karar verilen yerel mahkeme hükmünün katılan O. E. tarafından temyiz edilmiş olması ve itirazın kapsamına göre inceleme, sanığın bu katılana yönelik eylemi ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın görevi ihmal suçundan beraatına karar verilen somut olayda, Yargıtay C. Başsavcılığı ile Özel Daire arasındaki çözümü gereken uyuşmazlık; sanığa atılı görevi ihmal suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2003/9 değişik iş nolu dosyasında, sanıklar O. E., İ.K., H. E.ve H.Ç. hakkında yasak avlanma suçundan yapılan ön ödeme nedeniyle Yeşilyurt Cumhuriyet Başsavcılığınca 14.01.2003 gün ve 11-6 sayılı takipsizlik kararı verildiği,
Yeşilyurt C. Savcılığınca aynı gün, emanete kayıtlı av tüfeklerin zoralımına karar verilmesinin Sulh Ceza Mahkemesinden istendiği,
Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 15.01.2003 gün ve 9 D.İş sayılı kararla dört adet av tüfeğinin zoralımına karar verildiği, bu kararın da o yer C.savcısı tarafından 30.01.2003 tarihinde temyiz edildiği,
Temyiz edilen dosyanın Yargıtay"da olmasına karşın, sanığın ve 20366 sicil nolu Hâkimin imzası ile “süresi içinde acele itiraz yoluna başvurulmadığından 23.01.2003 tarihinde kesinleştiği” şerhinin 07.07.2003 tarihinde yazılmak suretiyle anılan kararın kesinleştirildiği, aralarında katılanın tüfeğinin de bulunduğu av tüfeklerinin 13.02.2004 tarihinde Malatya 2. Ordu Komutanlığına sanık tarafından teslim edildiği, daha sonra yanılgının farkına varılması üzerine av tüfeklerin geri istendiği, ancak katılanın tüfeğinin 18.02.2005 tarihinde kırılarak imha edildiğinin bildirildiği,
Temyiz incelemesi yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 18.05.2005 gün ve 5391-4709 sayı ile; “CMUK’nun 392. maddesi uyarınca zoralım talebi üzerine duruşma açılarak karar verilmesi gerekirken evrak üzerinden müsadere kararı verilmesi yasaya aykırı görüldüğü” gerekçesiyle Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesinin zoralım kararının bozulduğu,
Bozmadan sonra Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesince 09.02.2006 gün ve 57-15 sayı ile “5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın 20/2. maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan 4 adet tüfeğin müsaderesine yer olmadığına, geçerli belge ibrazı halinde sahiplerine verilmek üzere zabıtaya tevdiine” karar verildiği, kararın 10.03.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Sanık aşamalarda özetle; “adliyenin tek yazı işleri müdürü olduğunu ve aynı zamanda emanet memurluğu görevini de yürüttüğünü, davaya konu kesinleştirme işlemi altında yazı işleri müdürü olarak kendisinin de imzası bulunduğunu, iş yoğunluğu nedeniyle bu kararlara karşı temyize gidilmiş olabileceği hususunu gözden kaçırdığını, kesinleştirme işlemi sonrasında tüfeklerin kendisi tarafından 2. Ordu Komutanlığına teslim edildiğini, yanlışlık farkına varılınca tüfeklerin geri alınması için askeri birimlere yazı yazıldığını ancak bazı tüfeklerin bu arada imha edilmiş olduğunu, olayın kendisinin yazı işleri müdürlüğü, mutemetlik, emanet memurluğu, ayniyat saymanlığı ve idari işler gibi işleri tek başına yapması nedeniyle iş yoğunluğundan meydana geldiğini, ihmal ya da kastının bulunmadığını” savunmuştur.
Sanığa atılı görevi ihmal suçu, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY’nın 230/1. maddesinde; “Hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevini yapmakta savsama ve gecikme gösteren veya üstünün yasaya göre verdiği buyrukları geçerli bir neden olmadan yapmayan memur üç aydan bir yıla kadar hapis ve bin liradan beşbin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır” şeklinde, 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 257. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” biçiminde düzenlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğüne göre ihmal; yapmama, savsama anlamına gelmektedir.
Gecikme ise; işin, yapılması gereken zaman geçtikten sonra yapılmasıdır.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere kamu görevlisinin, yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirmemesi ya da geciktirmesi suç sayılmıştır. Bu suç kasten işlenebilen suçlardan olup, oluşması için kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın, Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesince verilen ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi nedeniyle dosyası Yargıtay’da bulunan 15.01.2003 gün ve 9 D.İş sayılı kararı, dosyasını incelemeden kesinleştirdiği, bunun sonucunda da katılana ait av tüfeğinin askeri makamlara teslim edilmesine ve kırılarak imha edilmesine neden olduğu tartışmasızdır. Ancak, adliyede görevli tek yazı işleri müdürü olması nedeniyle gerek mahkemelere gerekse C.Savcılığına ait birçok görevi bulunan sanığın, dosyasını incelemeden anılan kararın kesinleştirilmesi işlemine hâkim ile birlikte imza atması şeklindeki disiplin hukuku alanında değerlendirilmesine bir engel bulunmayan eyleminde görevi ihmal suçunun manevi unsuru oluşmamıştır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin sanık hakkında vermiş olduğu beraat hükmü ile bunu onayan Özel Daire kararında 5271 sayılı CYY’nın 223/2-c maddesi uyarınca bir isabetsizlik bulunmadığından, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.