Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5-25 Esas 2011/91 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/5-25
Karar No: 2011/91

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5-25 Esas 2011/91 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık A.B, resmi evlenmesi olmaksızın dinsel törenle evlenme suçundan mahkum edilmiş ve hükümle ilgili temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından verilen hüküm, daha sonra yapılan değişikliklerden dolayı bozulmuştur. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiş, çünkü mahkûmiyet hükmünün, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacağı belirtilmiştir. Bu durumda dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği önem kazanmaktadır. Sanığın suçu işlediği tarih ile yapılan inceleme tarihi arasında kesintili zamanaşımı dolmuştur. Bu nedenle, kamu davası 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık A.B'nin hakkında açılmış olan evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapma suçundan şikâyetin zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı TCY’nın 230/5, 62. ve 53. maddeleri
-
Ceza Genel Kurulu         2011/5-25 E.  ,  2011/91 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2006/295133
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : BİNGÖL 2. Asliye Ceza
    Günü : 12.05.2006
    Sayısı : 10-203

    Sanık A. B."in evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapmak suçundan lehe olan 5237 sayılı TCY"nın 230/5, 62. ve 53. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.05.2006 gün ve 10-203 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 23.12.2010 gün ve 3899-9999 sayı ile;
    “Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK.nun 7/2. maddesi uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile değişik CMK.nun 231/5. maddesinde hapis cezası için öngörülen sınırın 2 yıla çıkartılması ve anılan maddenin 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olma koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi de gözetilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının karar yerinde tartışılması lüzumu” isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
    Yargıtay C. Başsavcılığı ise 21.01.2011 gün ve 295133 sayı ile;
    “Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre,
    5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile değişik 14. fıkrasına göre, ‘Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174. maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz’ denmektedir. TCK.nun Anayasasının 174. maddesinde ise ‘… Aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının ….4) 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunun Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlenme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı Kanunun 110. maddesi hükmü;…’ hükümleri yer almaktadır.
    İncelenen somut olayda, 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 141. maddesinde öngörülen yönteme uygun bir evlenme olmaksızın dinsel törenle evlenme suçunu işleyen sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün CMK’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal olanak bulunmadığından, bu hususun tartışılması lüzumu ile kararın sadece bu yönden bozulması yasaya aykırı olduğundan” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kapsamına göre; inceleme, sanık A. B.hakkında evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapma suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapma suçundan mahkûm edilen sanık hakkında, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kurumunun uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkin ise de; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
    İnceleme konusu somut olayda;
    Sanık A. B."in bir başkasıyla evli olduğu halde 01.09.2003 tarihinde Ö.B. ile evlenmenin resmi işlemini gerçekleştirmeden dinsel tören yaptığı anlaşılmaktadır.
    5237 sayılı TCY’nın 230/5. maddesinin, düzenlenen resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma suçunun Anayasanın 174. maddesi kapsamında bulunduğu ve bu suçtan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin de CYY’nın 231. maddesinin 5728 sayılı Yasayla değişik 14. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacağında bir duraksama bulunmamaktadır.
    5237 sayılı TCY’nın lehe olduğu kabul edilerek uygulama yapılması nedeniyle, zaman¬aşımının da 5237 sayılı Yasaya göre belirlenmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.04.2008 gün ve 79/90 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, cezalandırma olanağının bulunduğu bir ahvalde, 5237 sayılı TCY hükümleri sanık lehine ise de, zamanaşımının 765 sayılı TCY hükümleri uyarınca gerçekleşmesi nedeniyle 765 sayılı TCY hükümleri uygulandığında sanığa ceza verilebilme olanağı büsbütün ortadan kalkacağından 765 sayılı TCY sanık lehine sonuç doğurabilme niteliğine kavuşmuştur.
    Nitekim sanığa yüklenen evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapma suçunun cezası, süre yönünden lehe olacak şekilde 5237 sayılı TCY’nın 230. maddesinin 5. fıkrasında 2 aydan 6 aya kadar hapis olarak öngörülmüştür. Anılan Yasanın 66/1-e maddesi uyarınca bu suçun asli zamanaşımı 8 yıl, 67/3-4. maddesine göre de kesintili zamanaşımı 12 yıl olup, 01.09.2003 olan suç tarihi ile inceleme tarihi olan 10.05.2011 tarihi arasında bu süre henüz dolmamıştır.
    Sanığa yüklenen suça 765 sayılı TCY’nın 237. maddesinin 5. fıkrasında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 5 yıl, 104/2. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili zamanaşımı 7 yıl 6 aydır. Evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapma suçunun işlendiği 01.09.2003 tarihi ile incelemenin yapıldığı 10.05.2011 tarihi arasında kesintili zamanaşımı dolmuş bulunmaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına ve bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 23.12.2010 gün ve 3899-9999 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
    3- Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.05.2006 gün ve 10-203 sayılı hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
    Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık A. B. hakkında evlenmenin resmi işlemi gerçekleştirilmeden dinsel tören yapma suçundan açılmış olan kamu davasının, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.05.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara