Esas No: 2006/71
Karar No: 2006/49
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/71 Esas 2006/49 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2006/71 E., 2006/49 K.
"İçtihat Metni"
O L A Y
: Müfettiş raporuna göre, kayıt ve belgelerin yasal sürede ibraz edilmemesi nedeniyle 506 sayılı Yasa"nın 140. maddesi uyarınca idari para cezası kesilmiş; yapılan itirazın Ünite İtiraz Komisyonunca reddine karar verilmesi üzerine davacı tarafından, yapılan itirazın reddine ilişkin Komisyon kararının iptali istemiyle, 4.7.2005 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.
BURSA 1. İDARE MAHKEMESİ; 25.7.2005 gün ve E:2005/958, K:2005/1005 sayı ile, dava konusu idari para cezasının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nda tanımlanan kabahat kapsamında olduğu ve bu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı öngörüldüğünden, Kanunun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren idari para cezalarına karşı yapılacak itirazlarda aynı Kanun"un 27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Davacı vekili, aynı istekle, 24.8.2005 gününde adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
BALIKESİR 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 11.10.2005 gün ve E:2005/14, K:2005/17 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Yasasının Meclis Adalet Komisyonu Raporundaki tasarı genel gerekçesi ve Anayasa Mahkemesinin 506 sayılı Yasanın 140/4. maddesinin iptali hakkındaki 8.10.2002 gün ve 2001/225 esas 2002/88 karar sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde genel olarak 5326 sayılı Yasada, yasa koyucunun amacının kazuistik yöntemlerle düzenlenmiş olan idari nitelikteki ceza yaptırımlarını ve kabahat fiillerini sistematikleştirmek ve tanımlamak olduğu, Yasanın 3. maddesinin de aynı amaçla konulduğunun anlaşıldığı; aksi takdirde, çok sayıda özel yasada idari nitelikte ceza yaptırımlarına tabi tutulan eylemlerle ilgili itiraz başvurularını bir adli yargı mahkemesi olan Sulh Ceza Mahkemesinin çözümlemesinin gerekeceği, bunun da Kabahatler Yasasının amacına uygun olmadığı; idari yargının görev alanını daraltacağı ve kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal edeceğinin açık olduğu; yine itiraza konu olan idari para cezasının Balıkesir İl Sigorta Müdürlüğü tarafından adli görevle ilgili olmaksızın, tamamen idari görevi nedeniyle kamu gücü kullanılarak ve kamu hukuku alanına giren bir eylemden dolayı tutanağa bağlanmış bir ceza olduğu, yapılan işlemin tamamen idari nitelikte olduğu; özel nitelikte olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 140 maddesinin idari nitelikteki cezanın itiraz merciinin İdare Mahkemesi olduğunu açıkca hükme bağladığı; bu nedenlerle başvurunun çözüm yerinin İdari Yargı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle başvurunun görev yönünden reddine, görev uyuşmazlığı kesinleştiğinde, doğabilecek görev uyuşmazlığının halli için dosyanın karar kesinleştiğinde, 2247 sayılı Yasa"nın 15/a maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere Bursa 1.İdare Mahkemesine gönderilmesine, ayrıca karara karşı itirazda bulunulabileceğine karar vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Mahkeme kararındaki hüküm doğrultusunda dosya idare mahkemesine gönderilmiştir.
Bursa 1.İdare Mahkemesi 25.1.2006 gün ve E.2005/958 sayı ile; 2247 sayılı Yasa"nın 15. maddesinden bahisle, ilk yargı merci olan Mahkemelerince ve taraflardan birinin başvurusu alınmaksızın dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, dosyanın Balıkesir 2.Sulh Ceza Mahkemesine iadesine karar vermiş, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle dosya, anılan Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.
Öte yandan, Bursa 1.İdare Mahkemesinin 28.9.2005 günlü, E.2005/958, K.2005/1005 sayılı yazısından; uyuşmazlığa konu edilen kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Cafer ŞAT"ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Z. Nurhan YÜCEL, H.Ayfer ÖZDEMİR, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK"in katılımlarıyla yapılan 3.4.2006 günlü toplantısında; Raportör Hakim Taşkın ÇELİK"in 2247 sayılı Yasa"da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR"in başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, "ceza uyuşmazlıkları" ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının "hukuk uyuşmazlığı" sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar "ceza davası" olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…
…."açıkça belirtilmiştir.Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
1 - 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.
2 - 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki " Adli, idari , askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının itiraz edilmeyerek kesinleşmesine karşılık, İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının temyiz edilmiş olması nedeniyle, ortada idari yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen kararların kesin veya kesinleşmiş olması koşulu gerçekleşmemiştir.
Diğer taraftan, Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte bununla yetinilmemiş, doğabilecek görev uyuşmazlığının halli için dosyanın, karar kesinleştiğinde 2247 sayılı Yasa"nın 15/a. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere ilk görevsizlik kararını veren Bursa 1.İdare Mahkemesine gönderilmesine de karar verilmiştir.
Bu durumda, 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan ve yönteme uymayan başvurunun, aynı Yasa"nın 27. maddesinin "Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" hükmü uyarınca reddi gerekmiştir.
SONUÇ : 2247 sayılı yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan ve yönteme uymayan BAŞVURUNUN aynı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 3.4.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.