Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4-155 Esas 2011/80 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2010/4-155
Karar No: 2011/80

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/4-155 Esas 2011/80 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2010/4-155 E.  ,  2011/80 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2010/17672
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KONYA 1. Asliye Ceza
    Günü : 14.04.2009
    Sayısı : 1035-276

    Görevi kötüye kullanma suçundan sanıkların beraatlarına ilişkin, Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.04.2009 gün ve 1035-276 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 24.05.2010 gün ve 3255-10097 sayı ile:
    “2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 3. maddesinin (c) bendi uyarınca üniversitelerin tüzel kişiliğe sahip bulunması karşısında, Selçuk Üniversitesine bağlı Meram Tıp Fakültesi Biyokimya Laboratuarının malzeme ihtiyacı için yapılan ihalelere ilişkin hukuka aykırılık iddiası nedeniyle sanıklar hakkında görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan açılan davada; suçtan doğrudan zarar görmediği halde, mahkemece yasaya aykırı gerekçe ile Yükseköğretim Kurulunun kamu davasına katılan olarak kabul edilmiş olmasının bu niteliği ve dolayısıyla yasa yoluna başvurma hak ve yetkisini kazandırmayacağı anlaşıldığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1 ve 1412 sayılı CYY"nın 317. maddesi uyarınca Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı vekilinin tebliğnameye aykırı olarak, temyiz isteğinin reddine” karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 29.06.2010 gün ve 17672 sayı ile;
    “…Anayasanın 127/5, 130/5,7, 131/1; 2547 sayılı Yasa"nın 3/1-c, 7/3-k, 9/1-a, 57, Yükseköğretim Denetleme Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Usulleri Yönetmeliğinin 7/1-a,e, 24, 25. madde fıkra ve bentleri çerçevesinde üniversite tüzel kişiliğinin özerkliğinin yalnızca bilimsel özerklikle sınırlı olduğu, üniversite tüzel kişiliklerinin mali özerkliklerinin bulunmadığı, mali bütçe denetim yetkisinin Yüksek Öğretim Kurulunun yönetsel vesayet yetkisi kapsamında bulunduğu, bu denetimin yalnızca idari bir denetimle sınırlı olmadığı, cezai açıdan da Kurulun üniversite çalışanlar üzerinde denetim yetkisinin bulunduğu, bu yetkinin kullanımının yalnızca soruşturma aşamasıyla sınırlı olmadığı, bu görev ve yetkinin sözü edilen düzenlemelerle kovuşturma aşamasında da Yükseköğretim kuruluna yargılama sürecine yakınan ya da katılan olarak aktif bir biçimde katılma hak ve yetkisini kapsadığı, bu bağlamda sanıkların eylemleri sonucunda doğrudan zarar gören konumunda bulunan Yükseköğretim Kurulunun CMK"nun 234 ve müteakip maddeleri gereğince ceza davasına katılmak, verilen kararlara karşı yine CMK"nun 260. maddesi gereğince kanun yolarına başvurma hak ve yetkisinin bulunduğu” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Dairenin "temyiz isteğinin reddine" ilişkin kararının kaldırılmasına ve dosyasının incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar S. O.İ. M. S.B. A.U.K.A.G.G.T. M.G., A.Ö. A.Y. A.Ü.ve M. M.nin görevi kötüye kullanma suçundan yerel mahkemece beraatlerine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yükseköğretim Kurulu’nun suçtan zarar gören olarak kamu davasına katılma ve dolayısıyla hükmü temyiz etme hakkı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    5271 sayılı CYY’nın 237. maddesinin 1. fıkrasında; "Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar...şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler” hükmü ile kamu davasına katılma hak ve yetkisi bulunanlar üç grup halinde belirtilmiştir. Anılan düzenleme 1412 sayılı CYUY’nın 365. maddesindeki, “suçtan zarar görenler, soruşturmanın her aşamasında kamu davasına müdahale yolu ile katılabilirler” hükmü ile paralellik göstermekte ise de, yeni hükme önceki yasada yer almayan malen sorumlu ve dar anlamda suçtan zarar göreni ifade eden mağdurda eklenmek suretiyle, madde, öğreti ve uygulamadaki görüşlere uygun olarak, katılma hak ve yetkisi bulunduğu kabul edilenleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    Yasada “suçtan zarar görmek” kavramı açıklanmamış olmakla birlikte, gerek Ceza Genel Kurulunun, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında bu kavram, “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş olma hali” olarak anlaşılarak uygulanmış ve buna bağlı olarak dolaylı veya olası zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceği kabul edilmiştir.
    Konumuza ilişkin olarak herhangi bir tüzel kişinin kamu davasına katılabilmesi için, CYY"nın davaya katılmayı düzenleyen genel kural niteliğindeki 237. maddesinde belirtilen koşulun gerçekleşmesi, başka bir deyişle suçtan doğrudan zarar görmüş bulunması veya herhangi bir yasada, belirli bir tüzel kişinin bazı suçlardan açılan kamu davalarına katılmasını özel olarak düzenleyen bir hükmün bulunması gerekir. Örneğin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasasının davaya katılmayı düzenleyen 18. maddesi uyarınca gümrük idaresinin, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 18. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığının, 5411 sayılı Bankacılık Yasasının 162. maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun başvuruda bulunmaları halinde kamu davasına katılacakları açıkça hükme bağlanmıştır. Özel yasa hükümleri uyarınca davaya katılmanın kabul edildiği bu gibi durumlarda, belirtilen kurumların suçtan zarar görüp görmediklerini ayrıca araştırmaya gerek bulunmamaktadır.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için üniversitelerin ve Yükseköğretim Kurulu’nun yapısının da incelenmesi gerekmektedir.
    Üniversiteler; Anayasamızın 130/1 ve 2547 sayılı Yasanın 3/d. maddesi uyarınca kamu tüzelkişiliğine sahip yükseköğretim kurumlarıdır.
    Yükseköğretim Kurulu ise, Anayasamızın 131. maddesi uyarınca yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim - öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek, bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak amacıyla kurulan bir üst kuruluştur.
    Anayasamızın 130/8, 131, 2547 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca, Yükseköğretim Kurulu’nun görevleri arasında, üniversitelerce hazırlanan bütçeleri inceleyip ve onayladıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığına sunmak ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak da bulunmaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yükseköğretim Kurulu"nun üniversitelerce hazırlanan bütçeleri inceleyip onayladıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığına sunmak ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak görevinin yanında, üniversiteleri denetleme yükümlülükleri de bulunmaktadır. Ancak sayılan bu görev ve yetkilere sahip olması Yükseköğretim Kurulunun, işlendiği iddia edilen “Biyokimya Laboratuarının malzeme ihtiyacı için yapılan ihalelerde hukuka aykırı davranmak suretiyle görevde yetkiyi kötüye kullanma” suçundan doğrudan zarar gördüğü anlamına gelmemektedir. Üniversitenin Tıp Fakültesinin malzeme alımında yapılan usulsüzlük ile tüzelkişiliği bulunan Selçuk Üniversitesi doğrudan zarar görmüş, üniversite bütçesinin hazırlanması ve kaynakların etkin kullanılması konusunda görevleri bulunan Yükseköğretim Kurulu ise dolaylı olarak zarar görmüştür. Aksinin kabulü halinde üniversite ile ilgili işlenen her suça Yükseköğretim Kurulunun katılabileceğinin kabulü gerekir.
    Diğer taraftan yasa koyucu, anılan bazı özel yasalarda olduğu gibi Yükseköğretim Kurulunun, üniversitelere ilişkin kamu davalarına katılmasına yönelik bir düzenleme de getirmemiştir.
    Bu itibarla, işlendiği iddia edilen görevi kötüye kullanma suçundan doğrudan zarar görmeyen ve bu suçları takip görevi bulunmayan Yükseköğretim Kurulunun, bu suçla ilgili davaya katılma hak ve yetkisinin bulunmadığından, yerel mahkemenin yanılgılı uygulamaya dayalı olarak verdiği katılma kararının da hükmü temyize hak vermeyeceğinden, temyiz isteminin Özel Dairece reddedilmiş bulunması isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Genel Kurul Üyesi; “itirazın kabulü gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.05.2011 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Hemen Ara