Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/2935 Esas 2020/4960 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2935
Karar No: 2020/4960
Karar Tarihi: 22.06.2020

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/2935 Esas 2020/4960 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar ..., ... ve davacı arasındaki alacak davasının görüldüğü Tüketici Mahkemesi'nde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ancak davalılar ve davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davanın konusu akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili istemidir. Mahkeme, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verdiği 29.927,39 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmetmiştir. Ancak, tarafların bir araya gelerek anlaşmaları sonucu noter aracılığıyla azledildikleri ve feragat dilekçelerinin mahkemeye sunulduğu, bu nedenle davalıların akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacakları belirtilmiştir. Mahkeme kararı İçtihadı Birleştirme Kararı'na aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Kararda bahsedilen kanun maddesi ise Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesidir.
13. Hukuk Dairesi         2017/2935 E.  ,  2020/4960 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar ..., ... ve davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalı ... vekili sıfatı ile diğer davalılar aleyhine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/158 E. Sayılı dosyasıyla tapu iptali ve tescili, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/33 E. sayılı dosyasıyla da meni müdahale ve ecrimisil istemli iki dava açtığını, her iki davanın 2005/158 E. Sayılı dosya üzerinden birleştirildiğini davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz edildiği esnada davalıların bir araya gelerek anlaştıklarını, öncelikle notere giderek azledildiğini, sonrasında mahkemeye gelinerek davadan feragat dilekçelerinin verildiğini, aradan geçen 9 sene 5 ay 110 günlük süreç içerisinde tüm duruşmalara katıldığını, davalı ... ile imza altına alınan avukatlık ücret sözleşmesi gereği ücrete hak kazandığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından hüküm kurulan davalı yan vekalet ücretinin de ödenmesi gerektiğini, tarafların müşterek ve müteselsil sorumluluklarının söz konusu olduğunu, bu nedenle 50.000,00 TL vekalet ücreti alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava değerini 100.000 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ... ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, 29.927,39 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla "İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir... Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır....Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre, davalılar ... ve ..."ın, davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacaklarının, sadece kaşı yan vekalet ücretinden sorumlu olacaklarının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Bozma sebebine göre davalıların sair, davacının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte bozma sebebine göre davalıların sair, davacının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harçtan onama harcının mahsubu ile artan 243,60 TL. harcın temyiz eden davacıya iadesine, peşin alınan 298,00 TL. harcın davalılar ... ve ..."a iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara