Esas No: 2020/1056
Karar No: 2021/5071
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/1056 Esas 2021/5071 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
1. Katılan tarafından borçlu kısmı imzalanmış ve ...’ye verilen boş senedin katılanın bilgisi ve rızası dışında, sanık ...’nin önceden tanıdığı ve katılan ile aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmayan sanık ... tarafından doldurulup kullanılmak suretiyle, sanıkların iştirak iradesi içerisinde hareket ederek resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanık ...’ın “katılanın yetkilisi olduğu şirkette üretim müdürü olarak çalıştığını, şirket adına yapılan alımlar karşılığında yapılan ödemelere ilişkin katılan tarafından kendisine imzalı ve boş senetler verildiğini, bu kapsamda şirket adına diğer sanık ...’den almış olduğu alüminyum malzemelere karşılık katılanın bilgisi ve rızası dahilinde suça konu senedi sanık ...’e verdiğini” savunması, sanık ...’in “hurda alüminyum malzemeleri biriktirip sattığını, diğer sanık ...’ın kendisinden hurda plakalar aldığını ve karşılığında suça konu verdiğini, senet kendisine verildiğinde imzalı ve boş olduğunu” savunması, katılanın “sanıklardan ...’nin, yetkilisi olduğu şirkette 2004 yılından 2012 yılının Ağustos ayına kadar çalıştığını, diğer sanık ...’i tanımadığını ve ... ile aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, suça konu senedin iş yerinden nasıl çıktığını bilmediğini, ancak bazen ticari ilişkide bulunduğu kişilere senetle ödeme yapmak için anlaştıklarında birden fazla senedin borçlu kısmına şirketin kaşesini basıp imzaladığını, üst kısımlarını da doldurup sanık ... ile gönderdiğini” beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; sanık ...’ın katılanın yetkilisi olduğu şirketteki işinden ne zaman ayrıldığının Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan sorulup kolluk marifetiyle de araştırılması, sanık ...’in suç tarihinde vergi mükellefiyetinin bulunup bulunmadığı, gerçek bir ticari faaliyetinin bulunup bulunmadığı, hangi iş kolunda faaliyet gösterdiği ile suça konu senedin bedel hanesinde yazılı tutarda işlem yapacak ticari potansiyelinin bulunup bulunmadığının araştırılması, suça konu senedin sanık ...’ın, katılanın yetkilisi olduğu şirkette çalıştığı dönemde mi yoksa iş yerinden ayrıldıktan sonra mı düzenlediği de tartışılarak, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
2- Kabule göre de;
a) 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı nazara alındığında; sanıkların üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “kamu” olduğu, dolandırıcılık suçunun mağdurunun “...” olduğu, dolayısıyla sanıklara isnat edilen resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.06.2021 tarihinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağına dair Üye ..."ın değişik gerekçesi ile sair yönlerden oy birliği ile karar verildi.
Dairemizin 2017/14724 esas, 2020/1903 karar sayılı 27.02.2020 tarihli, 2017/14699 Esas, 2020/755 Karar sayılı 03.02.2020 tarihli, 2017/16549 Esas, 2020/1332 Karar sayılı 13.02.2020 tarihli kararlarına ilişkin "uzlaştırma kapsamında olan dolandırıcılık suçu ile uzlaştırma kapsamında olmayan sahtecilik suçunun birlikte aynı gerçek kişiye karşı işlenmesi halinde dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağına" dair karşı oylarımızda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere;
CMK"nin 253. maddesinin 3. Fıkrasının son cümlesi ile uzlaşma kapsamına giren bir suçun uzlaşma kapsamına girmeyen bir başka suç ile birlikte farklı mağdura (gerçek kişiye) karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Sanıkların sahte olarak düzenledikleri senedi alışveriş ilişkisi sırasında katılan mağdur ..."e verdikleri iddia ve kabul edilen somut olayda ise uzlaştırma kapsamına giren dolandırıcılık suçunun, bu kapsama girmeyen sahtecilik suçuyla birlikte aynı kişiye (Katılan ..."e) karşı işlenmiş olması nedeni ile dolandırıcılık suçu yönünden de uzlaşma hükümleri uygulanamayacağından; sayın çoğunluğun dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin kabule göre bozma düşüncesine katılmıyorum. 09.06.2021