Kastı aşan adam öldürme suçundan sanık A. K.’ın 765 sayılı TCY’nın 452, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.03.2008 gün ve 401-62 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.06.2010 gün ve 9182-4084 sayı ile;
“Sanığın, tüm aşamalardaki açıklamalarında maktule vurmadığını beyan etmesi, olayı gören ve akıl hastası olduğu söylenen, maktulün oğlu C."in, duruşmada sorulan her türlü soruya nasıl sorulursa, ona uygun cevap verdiğinin tespit edilmesi karşısında, beyanlarına itibar edilemeyeceği anlaşılmakla; sanığın savunmasının aksi sabit olmadığından, beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
17.09.2010 tarihli oturumda bozma ilamına uyulmasına karar veren yerel mahkemece 17.09.2010 gün ve 291-366 sayı ile, sanığın 5237 sayılı TCY’nın 87/4, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının 02.03.2011 gün ve 41970 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe¬lerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kastı aşan adam öldürme suçundan cezalandırılması gerekip gerekmediğine ilişkin ise de; öncelikle bozmaya uyan yerel mahkemenin sonradan bu kararından dönerek önceki hüküm gibi karar vermesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosyada;
Özel Dairece hükmün bozulması sonrasında 17.09.2010 günü yapılan ilk oturumda yerel mahkemece oybirliği ile bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, aynı oturumda bozmanın gereği yerine getirilmeyerek önceki hüküm gibi karar verildiği görülmektedir.
Ceza Genel Kurulu’nun 17.04.2007 gün ve 325-100 sayılı kararı ile yerleşik uygulamasına göre, uyma kararı, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Bu itibarla, bozmaya uyan yerel mahkemenin, dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hüküm gibi karar vermesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.09.2010 gün ve 291-366 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.