Esas No: 2011/10-37
Karar No: 2011/71
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/10-37 Esas 2011/71 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname: 2011/2005
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KARTAL 4. Asliye Ceza
Günü : 20.02.2007
Sayısı : 644–151
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık C. Ö.’nün, 3167 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca 114.313 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Yasanın 16/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile çek hesabı açmasının yasaklanmasına ilişkin, Kartal 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2007 gün ve 644–151 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 29.06.2010 gün ve 5091–16478 sayı ile düzeltilerek onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.02.2011 gün ve 2005 sayı ile;
“Türk Ticaret Kanununun 692/2 ve Borçlar Kanununun 83 üncü maddesi hükümlerine göre, çekin belirli bir meblağın kayıtsız şartsız havalesini ihtiva etmesi gereklidir. Çek bedeli Türk Lirası veya yabancı para olarak gösterilebilir. Yabancı para üzerinden keşide edilen çeklerde, üzerinde ‘aynen ödeme’ kaydı bulunmadığı sürece muhatap banka, ödemeyi çekin ibraz edildiği tarihteki yabancı paranın Türk Lirası karşılığı olarak yapar. Keşideci, Türk Lirası hesabına verilen çek defterine, yabancı para üzerinden çek keşide edebilir. Muhatap banka, bu çekin karşılığını, ibraz tarihinde Türk Lirası olarak ödeme yapabilir. Hamilin yabancı para olarak ödeme istemesi ve muhatabın kabul etmemesi halinde, çeke karşılıksız kaydı konulacaktır.
Çekteki bedeller hem yazı, hem de rakamla gösterilmişse ve bedeller arasında fark var ise hangi miktara itibar edileceği, Türk Ticaret Yasasında belirlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 730/1 inci maddesinde, poliçede gösterilen bedeller arasındaki farklara müteallik 588 inci maddenin çek hakkında da tatbik olunacağı, 588/1 inci maddesinde, poliçe bedeli hem yazı, hem de rakamla gösterilip iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile gösterilen bedele itibar olunacağı belirtilmektedir.
Dosyanın tetkikinde; çek üzerinde ödemeyi şarta ve asıl borç ilişkisine bağlayan kayıt gözükmemektedir. Ayrıca borcun çekte rakamla yazılı bulunan miktar olduğuna ilişkin sanık beyanına da rastlanmamıştır. Suça konu çek bedeli, yabancı para üzerinden belirlenmiştir. Çek örneğinde bedel rakamla "140.000. USD Doları," yazı ile "One hundret fourty USA Dolar" olarak gösterilmiş, ibraz anında çek hesabında ‘0’ USD Doları mevcut olduğu yazılmıştır.
Rakam ve yazı ile gösterilen bedeller arasında fark bulunduğu müşahede edilmiştir.
Bu nedenle çek aslı, ya da ibraz anındaki muhatap banka tarafından alınmış onaylı örneği getirtilip, gerektiğinde bilirkişi görüşüne başvurulup, yazı ile belirtilen miktar kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanıp, kayıtsız şartsız havaleyi ihtiva eden bedel belirlenmelidir.
Ayrıca muhatap bankadan ibraz anında çek hesabında ne kadar para olduğu sorulup, bedelin Türk Lirası veya yabancı para karşılığı olup olmadığı belgeleri ile saptanmalıdır. Çek bedelinin karşılıksız kaldığı anlaşıldığında, yazı ve rakamla gösterilen bedeller arasındaki farklılıkta, yazı ile gösterilen meblağa itibar olunarak sanık hakkında adli para cezası tespit olunmalıdır.
Açıklamalar karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca, sanık lehine Yüksek Dairenin kararına itiraz etmek gerekmiştir.
Bu sebeplerle, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 26.09.2010 gün ve 2009/5091 E., 2010/16478 K. sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılarak, dosyanın 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesi” gerektiği görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın karşılıksız çek keşide etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 6762 sayılı Türk Ticaret Yasasının 588/1. maddesindeki, “poliçe bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedele itibar olunur” düzenlemesi karşısında, yargılamaya konu çek üzerinde rakam ve yazı ile gösterilen bedeller arasında fark bulunması nedeniyle çek aslı ya da ibraz anında muhatap banka tarafından alınan onaylı örneği getirtilerek, bilirkişi incelemesi yapılıp, çek üzerinde yazı ile belirtilen miktarın kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması ve ayrıca muhatap bankadan, ibraz anında çek hesabında ne kadar para bulunduğu sorulup, bedelin Türk Lirası veya yabancı para karşılığı olup olmadığı yönünde bir araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanığın, aralarındaki iş ilişkisi nedeniyle imzalamış olduğu, üzerinde herhangi bir rakam bulunmayan boş çeki şikâyetçiye verdiği, şikâyetçinin de üzerine rakamla 140.000 Dolar, yazı ile ise, Türkçe karşılığı yüzkırk Dolar anlamına gelen “One hundret fourty USA Dolar” yazarak çeki bankaya ibraz ettiği, ancak çekin arkasındaki açıklamaya göre muhatap banka nezdinde herhangi bir karşılığının bulunmadığı, sanığın usulüne uygun tebligata rağmen düzeltme hakkını da kullanmadığı,
Sanığın savunmasında; şikâyetçiye 80.000 Lira borcu bulunduğunu, imzaladığı dört adet çeki şikâyetçiye verdiğini, şikâyetçinin çeklerden ikisini 140.000’er Dolar olarak doldurduğunu, suça konu çekin yazı ile belirtilen kısmına ise 140 Dolar yazıldığını, şikâyetçi aleyhine menfi tespit davası açtığını ve ihtiyati tedbir kararı alındığını belirttiği,
Ancak yerel mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığı ve “her ne kadar bankadan gelen cevapta, yazı ile bildirilen 140 Dolar miktarın kabul edilmesi gerektiği bildirilmiş ise de; şikâyetçinin, maliye kontrolörlerine verdiği dilekçede, sanıktan alacağını 680.000 Dolar olarak bildirdiği, ayrıca kredi alımına ilişkin olarak 120.000 Lira zararı olduğunu beyan ettiği, bu hale göre, sanık ile şikâyetçi arasındaki ticari ilişki ve halin olağan akışı değerlendirildiğinde, çek bedelinin 140.000 Dolar olduğu, 140 Dolarlık yazı ile yazımın, zuhulen yabancı dil bilgisi eksikliğinden yazılmış olduğu, çekteki bedelin 140.000 Dolar olarak dikkate alınması gerektiği, ayrıca sanık tarafından imzalandığının hem rapor, hem de bizzat sanık savunmasında sabit olduğu, bu nedenle açığa atılan imzanın sonuçlarına katlanması gerektiği” biçimindeki gerekçe ile sanığın, yeniden değerleme oranları da dikkate alınarak, 4814 sayılı Yasayla değişik 3167 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca 114.313 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Yasanın 16/3. maddesi uyarınca da bir yıl süreyle çek hesabı açmasının yasaklanmasına karar verildiği,
Sanığın temyizi üzerine Özel Dairece hükmün düzeltilerek onandığı,
Anlaşılmaktadır.
Yargılamaya konu çekin, sanık tarafından imzalanarak boş bir şekilde şikâyetçiye verildiği, söz konusu çekte rakam ve yazı ile gösterilen çek bedelleri arasında fark bulunduğu ve üzerinde tahrifat da yapılmadığı hususlarında herhangi bir duraksama bulunmamakta olup uyuşmazlık bu bedellerden hangisine itibar olunacağı noktasında toplanmaktadır.
Çek üzerinde rakam ve yazı ile belirtilen bedeller arasında fark bulunması durumunda hangisine itibar edileceği, 6762 sayılı Türk Ticaret Yasasının 730/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 588/1. maddesinde borçlunun tahrifat iddiasında bulunmaması koşuluyla “çek bedeli hem yazı, hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulu¬nursa yazı ile gösterilen bedele itibar olunur” denilmek suretiyle çözüme kavuşturulmuştur.
Ceza yargılamasının amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda somut gerçeğin, her türlü kuşkudan uzak bir biçimde kesin olarak saptanmasıdır. Gerek 1412 sayılı CYUY, gerekse 5271 sayılı CYY, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Bunun sonucu olarak, hüküm kesinleşinceye kadar, inceleme olanağı bulunan kanıtların ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleştirilmesi için öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek tüm kanıtların araştırılıp tartışılması zorunludur.
Somut olayda sanığın, çek bedelinin, yazı veya rakamla yazılı olan miktarlarından hangisi olduğuna dair açık bir kabulü bulunmadığı gibi, çek üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu, diğer yazıların ise kendisine ait olmadığını belirterek, buna ilişkin olarak da başka bir soruşturma kapsamında alınan ekspertiz raporunu ibraz ettiği gözetilerek, çek aslının ya da ibraz anındaki muhatap banka tarafından alınan onaylı örneğinin getirtilip, gerektiğinde bilirkişi görüşüne başvurulup, savunmada belirtilen menfi tespit dava dosyayı da celp edilerek, çek bedelinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, ayrıca çekin ibrazı anında hesapta Türk Lirası veya yabancı para karşılığının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturma ile karar veren yerel mahkeme hükmü ile bunu düzelterek onayan Özel Daire kararında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 29.06.2010 gün ve 5091-16478 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Kartal 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2007 gün ve 644-151 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.