Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/96 Esas 2014/74 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/96
Karar No: 2014/74

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/96 Esas 2014/74 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2014/96 E.  ,  2014/74 K.
  • DAVALI ZIRAAT BANKASI A.Ş. TARAFINDAN, KURUMA UZMAN YARDIMCISI ALINMASI AMACI ILE GERÇEKLEŞTIRILEN; DAVACININ DA KATILDIĞI, ANCAK KAZANAMADIĞI 18.01.2013 GÜNLÜ MÜLAKATIN, HUKUKA AYKIRI OLMASI NEDENI ILE IPTALI ISTEMIYLE AÇILAN DAVANIN ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 10

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Y.K.

Vekili      : Av. A.U.

Davalı      : T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekilleri  : Av. Ö.P. & Av. H.G. 

O L A Y   : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafından düzenlenen uzman yardımcılığı sınavına girdiğini ve 24.11.2012 tarihli yazılı sınavdan 84,16 puan aldığını, bu puanı ile 294 kişilik aday listesinde ilk 10 içinde yer aldığını, sonrasında 18.01.2013 günü gerçekleştirilen mülakata katıldığını, 25.01.2013 günü açıklanan mülakat sonuç listesinden başarısız olduğunu öğrendiğini; ancak yapılan mülakatın, “mülakat komisyonunun 3 kişiden oluşmasına rağmen kendisine sadece bir komisyon üyesinin soru sorması, soruların bir soru havuzundan rastgele seçilerek değil, kişilerce sorulması ( ki buna rağmen müvekkilinin sorulara doğru cevap verdiğini belirterek); davacının çalıştığı iş ve aldığı maaş konusundaki sorunun, diğer adaylarla  arasında eşitsizlik doğmasına neden olabilecek ve mülakat ilkelerine aykırı nitelikte olması mülakat sırasında bir mülakat komisyon üyesinin çalan telefona cevap vermesi nedeni ile  müvekkilinin konsantrasyonunun dağılması ve bunun mülakatın seyrini etkilemesi; katılan adayların  sınavda alınan başarı puanına göre 3 gruba ayrıldığı ve ilk grupta 84, 2. Grupta 84, 3. Grupta 125 kişinin  yer aldığı mülakat sonuçlarına göre; 3 grupta  başarılı olanların sayısının, tüm mülakat başarı sayısının %68’ni oluşturması ve bu durumun liyakata aykırı olması; konu ile ilgili davalı kuruma  yapılan başvuruya  verilen, ‘adayların mülakata alfabetik isim sırasında göre davet edildiği, işe alım mülakatlarında adayların yetkinliklerinin ve başvuruda bulundukları pozisyona uygunluklarının  esas alındığı’ şeklindeki 20.02.2013 tarihli  cevapta belirtilen kriterlerin, objektif ölçütlere uygun, şeffaf ve denetime elverişli olmaması” nedenleri ile hukuka aykırı olduğunu, yapılan mülakat ve açıklanan sonuçlar karşısında uzun bir süredir sınava hazırlanan ve yaşı itibari ile  bu sınava katılmak için son şansını yitiren davacının, bu nedenlerle manen çok yıprandığını belirterek; hukuka aykırı olan mülakatın iptaline  karar verilmesi  talebi ile idari yargı yerinde dava açtığı anlaşılmıştır.

Davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili, süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

 Ankara 16. İdare Mahkemesi ; 05.08.2013 gün ve 2013/895 Esas sayılı ara kararı ile  görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; “Davalı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü 4389 sayılı Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulan bir iktisadi Devlet Teşekkülü iken 4603 Sayılı Yasa ile Anonim Şirket statüsüne dönüştürülmüştür. 25/11/2000 tarihli RG yayımlanarak yürürlüğe giren 4603 sayılı Yasanın 1. maddesi 1. fıkrasının " Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin (bankalar) çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisse satışlarına ilişkin düzenlemelerin ve hisselerin tamamına kadarının özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesidir." hükmü ile Ziraat Bankası Anonim Şirket olarak yapılandırılmış ve faaliyetlerinde özel hukuk hükümlerine tabi tutulmuştur.Maddenin 2. Fıkrası ile de Bankacılık Kanunu hükümlerine tabi olduğu belirtilmektedir. Bankanın 233 sayılı KHK kapsamında kamu tüzel kişisi olarak algılanmasının önlenmesi amacıylada, maddenin son fıkrasında "233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 399 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 237 sayılı Taşıt Kanunu ile bunların ek ve değişikliklerine ilişkin hükümler ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 13 üncü maddesi ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 277 nci maddesi 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu, 195 sayılı Basın İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Matı ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname bankalar hakkında uygulanmaz. " hükmü ile de konu açıklığa kavuşturularak, bu konudaki tereddütler giderilmiştir.

Sonuç olarak, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi hakkında Kanunun 1 inci maddesinin 2 numaralı fıkrasında, bankaların anonim şirket statüsünde oldukları, bu Kanunda yer alan hükümler dışında 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile genel hükümlere tabi olduğu, geçici 1 inci maddesinin 3 numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise, bankalarda 31/12/2002 tarihinden sonra özel hukuk hükümlerine tabi olmayan personel çalıştırılamayacağı hükmüne verilmiştir.

4603 sayılı Yasa ve Bankalar Yasasına uygun olarak yeniden yapılandırılan Ziraat Bankasının, özel hukuk hükümleri çerçevesinde, bankacılık sektörü ve ekonomik kurallara uygun biçimde verimlilik ve rekabet esaslarına göre çalışan bir kurum olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalara göre, Ziraat Bankasının, personel atama ve görevlendirme işleminden kaynaklanan sorunun, özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görüm ve çözümü gerekmektedir.” şeklindeki gerekçesi ile, 2247 sayılı Kanun"un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 27.1.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca, davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı kurum tarafından yapılan 18.01.2013 tarihli mülakatın, hukuka aykırı olduğu belirtilerek, iptaline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

   4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde,

“1.Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin (bankalar) çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisse satışlarına ilişkin düzenlemelerin ve hisselerin tamamına kadarının özel hukuk hükümlerine tabî gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesidir.

2. Bankalar, anonim şirket statüsündedirler. Bu Kanunda yer alan hükümler dışında 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile genel hükümlere tabidirler. (18.06.1999 tarih ve 4389 sayılı Yasa,  19.10.2005 gün ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 168. Maddesi ile  mülga olmuştur.)

3. Bankaların çalışma konuları ve amaçları, merkezleri, sermaye miktarları, hisseleri, genel kurulları, yönetim ve denetim organları, hesapları ve kârlarının dağıtımı ile faaliyetlerine, devir, birleşme, fesih ve tasfiyelerine ilişkin diğer esaslar, ana sözleşmelerinde gösterilir.

4. (Değişik: 20/6/2001-4684/1 md.) Bankaların yıllık faaliyetleri ile ilgili olarak (2000 yılı faaliyetleri dahil) genel kurullarına sunacağı yıllık bilançoları ile kâr ve zarar cetvellerinin; 4389 sayılı Bankalar Kanununun 13 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrasında belirtilen bağımsız denetim kuruluşlarınca onaylanması şarttır.

5. 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 399 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, (…) (1) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 237 sayılı Taşıt Kanunu ile bunların ek ve değişikliklerine ilişkin hükümler ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 13 üncü maddesi ve  6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 277 nci maddesi 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu, 195 sayılı Basın İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname bankalar hakkında uygulanmaz.”

3. maddesinin 5. fıkrasında, “(Ek: 16/7/2004-5230/7 md.) Bankalarda 4857 sayılı İş Kanununa tâbi olarak çalışanlarla bankalar arasında çıkacak ihtilaflarda iş mahkemeleri görevlidir.”

Geçici 1. Maddesinin 3.fıkrasında; “3. (Değişik : 30/1/2002 - 4743/6 md.) Bankalarda 31.12.2002 tarihinden sonra özel hukuk hükümlerine tâbi olmayan personel çalıştırılamaz. Yeniden yapılandırma sürecinde bankaların yönetim kurullarınca gerek özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılmak üzere kendisine sözleşme teklif edilen ancak özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı kabul etmeyen gerekse özel hukuk hükümlerine göre çalışması uygun görülmeyip sözleşme imzalanmayan personel, bankaların yönetim kurullarınca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 1475 sayılı İş Kanunu, 22.5.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi ile, -14. madde hariç- yürürlükten kaldırılmış; 4857 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde, “Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır”  hükmüne yer verilmiştir.

Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin 14.3.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 25.6.2002 tarih, 2002/31 E., 2002/58 K. sayılı kararında; “T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası, 4603 sayılı Kanun ile kamu iktisadi teşebbüsü kurallarına tabi iktisadi devlet teşekkülü statüsünden çıkarılarak özel hukuk kurallarına bağlı anonim şirket konumuna geçirilmişlerdir. Başka bir anlatımla belirtilen bankaların yürüttüğü hizmetler yasa ile kamu hizmeti olmaktan çıkarılmıştır. Bu durumda, statüsü değiştirilen bankalar tarafından yürütülen hizmeti, Anayasa’nın 128. maddesinde belirtilen genel idare esaslarına göre yapılan asli ve sürekli bir kamu hizmeti ve burada çalışan personeli de memur ya da diğer kamu görevlisi olarak nitelemek olanaklı değildir.” şeklinde açıklama yapılmak suretiyle, iptal isteminin reddine karar verilmiştir.

Sonuç olarak davalı bankanın; 4603, 4684, 4743 ve 5411 sayılı kanunlar çerçevesinde tamamen özel hukuk hükümlerine tabi kılındığı, gerek personel istihdamı ve gerekse diğer işlemlerinde karlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda hareket eden sektördeki diğer özel bankalardan farkı olmayan tamamen Bankalar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre işletilen anonim şirket niteliğini taşıdığı açıktır.

19.10.2005 gün ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 2. maddesinde;  “Türkiye"de kurulu mevduat bankaları, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları, yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye"deki şubeleri, finansal holding şirketleri, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bunların faaliyetleri bu Kanun hükümlerine tâbidir.

     Özel kanunlarla kurulmuş olan bankalar hakkında da kanunlarında yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümleri uygulanır.

     Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler tatbik olunur.” denilmek sureti ile  4603 sayılı Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun uygulanacağı, bu kanunda düzenlenmeyen konularda ise genel hükümlere göre sorunun çözüleceği belirtilmiştir.

     19.10.2005 gün ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 92. Maddesinin 7. ve 8 fıkralarında “ Bankacılık, hukuk ve bilişim uzman yardımcılığı ile bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atanacaklar merkezî yarışma sınavıyla belirlenenler arasından seçilir. Uzman yardımcılığı ve bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atananlar ikinci yılın sonunda yetki sınavına tâbi tutulurlar. Yetki sınavı ile bu sınavda başarılı olanların yetkilerine ilişkin usûl ve esaslar Kurul tarafından belirlenir. Uzman yardımcılığı ve bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atananlar, üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (C) düzeyinde veya buna denk kabul edilen uluslararası geçerliliği bulunan yabancı dil puanı alması, yeterlik sınavında başarılı olması ve konuları ile ilgili hazırlayacakları uzmanlık tezinin oluşturulacak jüri tarafından kabul edilmesi hâlinde ilgisine göre bankacılık, hukuk ve bilişim uzmanı ile bankalar yeminli murakıbı olarak atanır ve bunlara bir defaya mahsus olmak üzere bir derece yükseltilmesi uygulanır. Mazereti olmaksızın tez hazırlamayan veya sınava girmeyen veya sınavda iki defa başarısız olanlar diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

        Kurumun meslek ve idarî personelinin yeterlik ve yarışma sınavları, (...)*4* (İptal ibare: Anayasa Mah.nin 22/03/2006 tarihli ve E. 2005/139, K. 2007/33 sayılı Kararı ile.)çalışma usûl ve esasları ile ilgili diğer hususlar Kurum tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.” denilmek sureti ile bankalara uzman yardımcısı sıfatı ile alınacak personelin alım usulü genel çerçevesi ile belirlenmiş, sınava ilişkin ayrıntıların Yönetmelikle düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

        23.03.2007 gün ve 26471 sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Meslek Personelinin Yarışma, Yetki ve Yeterlik Sınavları İle Çalışma Usul Ve Esaslarına Dair Yönetmeliğin ‘ Giriş sınavı” başlıklı 5. Maddesinde; “(1) Kuruma murakıp yardımcısı ve uzman yardımcısı olarak atanacakların yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamalı olarak yapılacak giriş sınavında başarılı olmaları şarttır. Bu sınav, Kurum hizmet ihtiyacı dikkate alınarak Başkan tarafından uygun görülecek tarihlerde açılır.         

(2) Giriş sınavına çağrılacak adayların sayısı açıktan atama izni alınmış kadro sayısının yirmi katından fazla olamaz.               

(3) Sınav aşamalarından herhangi birini kazanamayanlar bir sonraki sınav aşamasına alınmazlar.              

(4) Giriş sınavının sekretarya hizmetleri; Destek Hizmetleri Daire Başkanlığınca yürütülür.” şeklindeki düzenleme ile uzman yardımcılığı sınavının hangi usulle yapılacağı belirlenmiş;

     Aynı Yönetmeliğin ‘Sınav Komisyonları’ başlıklı 10. Maddesinde de “ (1) Sınav komisyonları, sınava gireceklerin kadro unvanları ve/veya uzmanlık alanları dikkate alınarak; Başkanın ya da görevlendireceği Başkan Yardımcısının başkanlığında ve Başkan tarafından (Değişik ibare: 14/10/2012 - 28441 S.R.G. Yön./5. md.) yöneticiler, başkanlık müşavirleri ve/veya meslek personeli arasından belirlenecek en az beş üyeden oluşur. Gerek görüldüğünde öğretim üyeleri arasından en çok dört üyenin daha komisyona ilave edilmesi ve öğretim üyelerinin komisyon üyeliği görevine ilişkin işlemlerin tesis edilmesi Başkanın onayıyla gerçekleştirilir. Giriş sınavı açılan kadroların unvanı ve/veya uzmanlık alanları dikkate alınarak aynı usulle birden fazla sınav komisyonu oluşturulabilir.      

(2) Ayrıca, Kurum içinden iki yedek üye tespit edilir. Asil üyelerin herhangi bir nedenle komisyona katılamamaları halinde, yedek üyeler tespit sırasına göre komisyona katılırlar.    

(3) Komisyon, sınava katılacakların belirlenmesi, soruların hazırlanması, sınavların değerlendirilmesi, karara bağlanması, sonuçlara yapılacak itirazların incelenmesi ile sınavlarla ilgili diğer işlemleri yürütür.

(4) Komisyon üyeleri, sınava katılacaklardan üçüncü derece kan ve ikinci derece sıhri hısımları ile ilgili kararlara katılamazlar.               

(5) Komisyonun sekretarya hizmetleri, İnsan Kaynakları Müdürlüğü tarafından yürütülür.” şeklindeki düzenleme ile de sınavları gerçekleştirecek komisyonlara ilişkin kuruluş ve işleyiş esaslarına yer verilmiştir.      

Dosyanın incelenmesinden davacının, davalı kurum tarafından ilan edilen uzman yardımcılığı kadrosuna müracaat ettiği; 24.11.2012 tarihli yazılı sınavda başarılı olduğu ve sonrasında 18.01.2013 tarihli mülakata katıldığı; ancak kazanmadığı, sonrasında davacının yapılan mülakatın, “mülakat komisyonunun 3 kişiden oluşmasına rağmen kendisine sadece bir komisyon üyesinin soru sorması, soruların bir soru havuzundan rastgele seçilerek değil, kişilerce sorulması ( ki buna rağmen müvekkilinin sorulara doğru cevap verdiğini belirterek); davacının çalıştığı iş ve aldığı maaş konusundaki sorunun, diğer adaylarla arasında eşitsizlik doğmasına neden olabilecek ve mülakat ilkelerine aykırı nitelikte olması mülakat sırasında bir mülakat komisyon üyesinin çalan telefona cevap vermesi nedeni ile müvekkilinin konsantrasyonunun dağılması ve bunun mülakatın seyrini etkilemesi; katılan adayların  sınavda alınan başarı puanına göre 3 gruba ayrıldığı ve ilk grupta 84, 2. Grupta 84, 3. Grupta 125 kişinin  yer aldığı mülakat sonuçlarına göre; 3 grupta  başarılı olanların sayısının, tüm mülakat başarı sayısının %68’ni oluşturması ve bu durumun liyakata aykırı olması; konu ile ilgili davalı kuruma  yapılan başvuruya  verilen, ‘adayların mülakata alfabetik isim sırasında göre davet edildiği, işe alım mülakatlarında adayların yetkinliklerinin ve başvuruda bulundukları pozisyona uygunluklarının  esas alındığı’ şeklindeki 20.02.2013 tarihli  cevapta belirtilen kriterlerin, objektif ölçülere uygun, şeffaf ve denetime elverişli olmaması” nedenleri ile hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği ve iptali istemi ile idare mahkemesinde dava açtığı, davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilinin adli yargı lehine  görev itirazında bulunması üzerine Ankara 16. İdare Mahkemesi’nin  05.08.2013 gün ve 2013/895 Esas sayılı kararı ile “ iptale konu işlemin idarece ve resen tesis edilen idare alanında sonuç doğuran tek taraflı işlem olması nedeni ile görev itirazının reddine “ karar verdiği ve bu karar üzerine davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmasının istendiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca talebin uygun görülmesi ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmasına karar verilmesi sonrasında dosyanın, Mahkememiz  önüne geldiği anlaşılmaktadır.

 Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde iptale konu işlem incelendiğinde; davalı konumunda 4603 sayılı Yasa’nın 1.maddesi ve 5411 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince genel hükümlere tabi anonim şirket sıfatı ile özel hukuk tüzel kişisi niteliğine sahip T.C.Ziraat Bankası bulunması karşısında, davaya konu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle idarenin tek taraflı irade beyanı ile tesis edildiğinin kabulü mümkün görülmemekle; davaya konu işlemin, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 92. maddesindeki atıf gereğince, 26471 sayılı Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun olup olmadığı konusunda inceleme yapma ve karar verme görevinin, adli yargı mahkemelerine ait olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının Ankara 16. İdare Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   :  Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Ziraat Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, Ankara 16.İdare  Mahkemesi’nin 05.08.2013 gün ve 2013/895 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara