Esas No: 2018/14119
Karar No: 2018/14119
Karar Tarihi: 13/4/2021
AYM 2018/14119 Başvuru Numaralı HİLAL AKARSU VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HİLAL AKARSU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/14119) |
|
Karar Tarihi: 13/4/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
M.Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucular |
: |
1. Hilal AKARSU |
|
|
2. Sami AKARSU |
|
|
3. Yasemin AKARSU |
Başvurucular Vekili |
: |
Av. Savaş BAYTOK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir kişinin üzerindeki bombayı patlatması sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından (Cumhuriyet Başsavcılığı) temin edilen soruşturma dosyasına göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliğinin girişinde 1/2/2013 tarihinde bir kişinin üzerindeki bombayı patlatması sonucu Büyükelçilikte çalışan iki güvenlik görevlisi ile bir kişi yaralanmış, diğer güvenlik görevlisi M.A. ise hayatını kaybetmiştir. Başvurucular M.A.nın eşi ve çocuklarıdır.
8. Canlı bomba olayının gerçekleştirilmesini silahlı bir terör örgütü üstenmiştir. Olay sırasında patlatma eylemini gerçekleştiren terör örgütü üyesi de ölmüştür. Olay hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resen ve derhâl açılan soruşturma kapsamında failin kimliği bir silahlı terör örgütünün üyesi olan E.Ş. olarak tespit edilmiştir.
9. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay yeri incelemesi, ölü muayenesi ve çeşitli kriminal inceleme raporlarının temin edilmesi gibi birçok soruşturma işlemi gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilmeye devam etmekte olup soruşturma halen derdesttir.
10. Cumhuriyet Başsavcılığının talepleri üzerine Ankara 3 No.lu Hâkimliğince (TMK 10. madde ile görevli) 12/2/2013 tarihinde ve Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 1/7/2015 tarihinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 153. maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükme dayalı olarak soruşturmaya ilişkin kısıtlama kararları verilmiştir.
11. Başvurucu Yasemin Akarsu"nun 5/2/2013 tarihinde müşteki olarak beyanı alınmıştır. Soruşturma dosyasının incelenmesi neticesinde yalnızca başvurucu Yasemin Akarsu"nun 18/11/2014 tarihli dilekçeyle soruşturma dosyasının fotokopisini ve başvurucular vekilinin 20/1/2014 tarihli dilekçeyle, terör olaylarında ölenlerin yakınlarına aylık bağlanması imkânından yararlanabilmek amacıyla Olay Yeri Tespit Tutanağı"nın bir örneğinin verilmesini talep ettiği, aynı tarihte başvuruculara bu belgelerin verildiği tespit edilmiştir.
12. Her ne kadar olayı gerçekleştiren terör örgütü üyesi olay sırasında ölmüş olsa da Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayın gerçekleşme şartlarının netleştirilmesi, failin ulusal ve uluslararası çapta örgütsel bağlarının ortaya çıkarılması amacıyla soruşturmaya devam edildiği, soruşturmanın amacının tehlikeye düşmemesi ve yeni delillerin elde edilmesi için soruşturmada kısıtlama kararı bulunduğu da gözetildiğinde derdest olan dosyada Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay tarihinden bu yana gerçekleştirilen soruşturma işlemlerine kararda yer verilmemiştir.
13. Başvurunun incelenme tarihi itibarıyla Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma derdest olup başvurucular 8/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
14. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) "Yaşam hakkı" kenar başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur... "
B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
15. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturmaya ilişkin belirlediği ilkeler şöyledir:
- Soruşturma makamlarının yaşama hakkıyla ilgili konulardan haberdar olduğunda kendiliğinden harekete geçmeleri (Hugh Jordan/Birleşik Krallık, B. No: 24746/94, 4/5/2001, § 105)
- Soruşturma makamlarının bağımsız olmaları (Hugh Jordan/Birleşik Krallık, § 106)
- Soruşturmanın sorumluların tespitini ve cezalandırılmasını sağlayabilecek şekilde etkili olması, bu kapsamda olayı aydınlatmaya yarayabilecek bütün delillerin toplanması (Hugh Jordan/Birleşik Krallık, § 107)
- Soruşturmanın makul bir süratle tamamlanması (Hugh Jordan/Birleşik Krallık, § 108)
- Yürütülen soruşturmanın ve sonuçlarının kamu denetimine açık olması, her olayda ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması (Hugh Jordan/Birleşik Krallık,§ 109)
16. AİHM"e göre, gerçekleşen bir ölüm olayı hakkındaki soruşturmanın etkili sayılabilmesi için yerine getirilmesi gerekli ilkelerden birisi de yukarıda belirtildiği üzere yürütülen soruşturmanın ve sonuçlarının yeterince kamu denetimine açık olması ve ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanmasıdır (Giuliani ve Gaggio/İtalya [BD], B. No: 23458/02, 24/3/2011, § 304; Hugh Jordan/Birleşik Krallık, § 109; Mustafa Tunç ve Fecire Tunç/Türkiye [BD], B. No: 24014/05, 14/4/2015, § 179).
17. Bununla birlikte üçüncü kişilere ya da başka soruşturmalara zarar verebilecek hassas bilgiler içerdiği durumlarda soruşturma belgelerinin açıklanması veya yayımlanması, Sözleşme"nin 2. maddesi kapsamında mutlak bir gereklilik olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla soruşturmanın kamuya veya mağdurun yakınlarına açıklığı şartı, soruşturmanın diğer aşamalarında da sağlanabilir (McKerr/Birleşik Krallık, B. No: 28883/95, 4/5/2001, § 129; Giuliani ve Gaggio/İtalya, § 304). Dahası Sözleşme’nin 2. maddesi soruşturma mercilerine, ölenin bir yakınının belirli bir soruşturma tedbirinin alınması için yaptığı her talebi karşılamaları şeklinde bir yükümlülük yüklemez (Ramsahai ve diğerleri/Hollanda [BD], B. No: 52391/99, 15/5/2007, § 348; Velcea ve Mazăre/Romanya, B. No: 64301/01, 1/12/2009, § 113).
18. Son olarak AİHM"in ölüm olayına ilişkin maddi delillerin toplandığı, ilgili olabilecek tanıkların ifadelerine başvurulduğu, silah ve benzeri maddi bulgular üzerinde gerekli teknik incelemelerin yapıldığı, özellikle de tanıkların olası katillerin teşhisine imkân sağlayacak net bilgiyi sunamamış olduğu tespitini yaptığı olaylarda daimî arama kararı verilip uzun bir süre ilerleme kaydedilememiş ve/veya başvuranların yakınlarını öldürenlerin kimliklerinin tespit edilememiş olmasına bağlı olarak soruşturmanın etkisiz olduğu sonucuna ulaşılamayacağını kabul ettiği ifade edilmelidir (Sabuktekin/Türkiye, B. No: 27243/95, 19/3/2002, §§ 97-103; Amaç ve Okkan /Türkiye, B. No: 54179/00, 54176/00, 20/11/2007, §§ 50-59, Behçet Taş/Türkiye,B. No: 48888/09, 10/3/2015, §§ 40-47).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 13/4/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular olay hakkında yürütülen soruşturmanın uzun süre geçmesine rağmen sonuçlanmadığını, soruşturmadaki kısıtlama kararı nedeniyle soruşturmanın akıbeti hakkında bilgi alamadıklarını belirterek yaşam ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetlerinin özü, yakınlarının ölümü hakkında etkili soruşturma yürütülmediğine ilişkindir. Bu itibarla başvurucuların iddialarının bir bütün olarak yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul yönü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucuların eşi ve babasıdır. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
24. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
26. Anılan Kanun maddesinde yer verilen kanun yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle idari makamların ve derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).
27. Anayasa Mahkemesine göre bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmesi gereken etkili bir başvurudan söz edilebilmesi için başvuru yolunun sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp bu yolun fiilen de etkili olması ve başvurulan makamın ihlal iddiasının özünü ele alma yetkisine sahip bulunması gerekir. Başvuru yolunun ancak bir hak ihlali iddiasını önleyebilme, devam etmekteyse sonlandırabilme veya sona ermiş bir hak ihlalini karara bağlayabilme ve bunun için uygun bir giderim sunabilmesi hâlinde etkililiğinden söz etmek mümkün olabilir. Yine vuku bulmuş bir hak ihlali iddiası söz konusu olduğunda tazminat ödenmesinin yanı sıra sorumluların ortaya çıkarılması bakımından da yeterli usule ilişkin güvencelerin sağlanması gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28).
28. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi içtihadına göre ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan biri de ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanmasıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).
29. Ancak bahsedilen husustan, soruşturmanın başından sonuna kadar mutlaka kamuya açık bir şekilde yürütülmesi gerektiği ve soruşturma makamlarının ölenin yakınlarınca talep edilen her soruşturma tedbirini mutlaka almak zorunda olduğu gibi bir anlam çıkarılmamalıdır. Zira üçüncü şahısların temel haklarını korumak, kamu menfaatini gözetmek veya adli makamların soruşturma yaparken başvurdukları yöntemleri güvence altına almak gibi amaçlarla soruşturma aşamasında bazı delillere erişim yönünden kısıtlama getirilmesi gerekebilir (AYM, E.2014/195, K.2015/116, 23/12/2015, § 107).
30. Bu ilkeler doğrultusunda öncelikle başvurucuların söz konusu soruşturmanın etkisizliğine ilişkin herhangi bir iddiaları bulunmadığı gibi bireysel başvuruda bulunmak için bu soruşturmanın beklenmesinin gerekmediği yönünde bir iddiaları da bulunmadığı ifade edilmelidir. Başvurucuların iddialarının özünü, olaydan uzun süre geçmesine rağmen akıbeti hakkında bilgi de alamadıkları soruşturmanın sonuçlanmamış olması hususu oluşturmaktadır.
31. Bu noktada soruşturma dosyasının incelenmesi neticesinde ölüm olayının terör örgütü mensubu tarafından gerçekleştirilen canlı bomba eylemi sonucu meydana geldiği ve bu tip durumlarda olayın gerçekleşme şartlarının ve failin örgüt bağlantılarının tespit edilmesinin diğer olaylardakine nispetle daha da güçlük arz ettiği de gözönüne alındığında yürütülen soruşturmada soruşturmanın amacının tehlikeye düşmemesi ve yeni delillerin elde edilmesi amacıyla kısıtlama kararı verilmesinin olay yeri inceleme raporunun örneğini de alarak genel itibarıyla olayın gerçekleşme şartlarını öğrenebilmiş olan başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılmalarını, dolayısıyla soruşturmanın etkililiğini zedelediğini söylemek mümkün değildir.
32. Yukarıda değinilen hususlar bir bütün olarak gözetildiğinde yapılan inceleme neticesinde olayın gerçekleşme şartlarının netleştirilmesi, failin ulusal ve uluslararası çapta örgütsel bağlarının ortaya çıkarılması için devam eden soruşturmanın etkisiz olduğuna dair bir veriye de rastlanmamıştır. Bu nedenle soruşturmanın sonuçlanmadığı bu aşamada başvurucuların iddialarının Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Dolayısıyla başvurucuların bireysel başvuru öncesinde tüketmeleri gereken tüm yargısal yolları tükettikten sonra bireysel başvuruda bulundukları söylenemez.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 13/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.