Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2385 Esas 2022/1616 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2385
Karar No: 2022/1616
Karar Tarihi: 23.03.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2385 Esas 2022/1616 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İcra Hukuk Mahkemesi, bir vergi borcu nedeniyle yapılan sıra cetvelindeki hatalı işleme karşı dava açan şikayetçi idare vekilinin itirazını reddettiği kararın, şikayetçi tarafından temyiz edilmesi sonucu verilen ek kararın süre yönünden reddiyle birlikte asıl kararın ise usul ve kanuna uygun olduğuna karar verdi. Temyiz dilekçesinde yer alan temyiz sebeplerinin dayanaksız olduğu görüşüne varıldı. Kararda, temyiz süresinin uygun şekilde tefhim edilmediği, gerekçeli kararın ise tefhimiye bağlı olduğu belirtildi. Karar, İİK'nun 366. maddesi uyarınca onandı. Kanun maddelerine gelince: HMK'nın 298/3. maddesi, HMK'nın 294/3. maddesi, HUMK'nın 388. maddesi, HUMK'nın 389. maddesi, HUMK'nın 381/son fıkra hükmü, İİK'nın 363. maddesi, HUMK'nın 435/son maddesi.
6. Hukuk Dairesi         2021/2385 E.  ,  2022/1616 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın süre yönünden reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde 24.07.2020 tarihli ek karar ile gerekçeli kararı şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Şikayetçi idare vekili, müvekkilini borçlu ...'dan vergi borcu nedeniyle alacaklı olduğunu, ancak icra müdürlüğünce düzenlenen 27.05.2015 tarihli sıra cetvelinde, borçlunun şahsi mükellefiyetinden doğan 1.000,49 TL'nin dikkate alındığını, kanuni temsilciliklerini yaptığı diğer iki şirketten ortaklık ve kanuni temsilcilik nedeni ile hissesine düşen vergi borçlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.
    Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
    Kararı ve ek kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
    1-Şikayetçi vekilinin 24.07.2020 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazları yönünden;
    Tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 298/3. (HUMK'nın madde 388) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 294/3. (HUMK'nın madde 389) maddesinde öngörülen biçimde oluşturarak tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK'nın 294/4. (HUMK'nın madde 381/son ) fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    Yargılama sonunda şikayetin reddine ilişkin kısa karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 08.02.2018 tarihinde tefhim edilmiş ise de, gerekçeli karar daha sonra yazılmış ve şikayetçi vekiline 22.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu tarihten itibaren temyiz süresi işlemeye başlamıştır. Zira gerekçeli karar tüm unsurlarıyla tefhim edilmemiştir. İİK'nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması hükmün HMK'nın 298/3 ve 294/3. maddeleri uyarınca yazılıp, tefhimine bağlıdır. Temyiz dilekçesi, HUMK'nın 435/son maddesi uyarınca temyiz edenin kimliği ve imzasıyla, temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp, temyiz incelemesi yapılır. Hukuk Usulünde (Medeni Usul Hukukunda) ''Müddeti muhafaza dilekçesi'' diye bir müessese yoktur. Çünkü, bir tarafın sadece ''Temyiz süresinin muhafaza edilmesi'' için verdiği bir dilekçe ile karar temyiz edilmiş olmaz. Dilekçede temyiz edenin kimliği ve imzasının, temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtların (m.435,II) ve hükmün temyiz edildiğinin belirtilmesi gerekir ki, dilekçe temyiz dilekçesi olarak nitelendirilebilsin. 2494 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, temyiz eden temyiz talebinden (dilekçesinden) itibaren bir hafta içinde vereceği bir temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) ile temyiz sebeplerini bildirebilmekte idi. 2494 sayılı Kanunla bu imkân (temyiz lâyihası) kaldırılmıştır. Bu nedenle, (m. 436) ve (m. 439,I)'deki ''Lâyihasında'' kelimesi konusuz kalmıştır. Aynı nedenle, 23.02.1955 gün ve 24/1 sayılı YİBK (RG 11.04.1955 sayı 8978) da konusuz kalmıştır. Bugün temyiz eden tek bir dilekçe (temyiz dilekçesi) verebilir, ayrıca temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) veremez.Bu durumda, mahkemenin temyiz süresinin tefhimden başlayacağı ve şikayetçi vekilinin temyiz dilekçesinin yasal süresi geçtikten sonra verdiği gerekçesinde isabet bulunmadığından, şikayetçi vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile 24.07.2020 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek, 08.02.2018 tarihli karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
    2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 24.07.2020 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İİK’nun 366.maddesi uyarınca ONANMASINA, şikayetçi harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
    karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 23.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara