Esas No: 2018/2577
Karar No: 2018/2577
Karar Tarihi: 21/4/2021
AYM 2018/2577 Başvuru Numaralı YASER ÖZOĞLU Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
YASER ÖZOĞLU BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/2577) |
|
Karar Tarihi: 21/4/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Mustafa EKİM |
Başvurucu |
: |
Yaser ÖZOĞLU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda zorla saç tıraşı yapılması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/1/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan 9/11/2015 tarihinde tutuklanan 1982 doğumlu başvurucu, İzmir 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) barındırılmaktadır.
11. Başvurucunun saçları 17/10/2017 tarihinde Kurum personeli tarafından kesilmiştir. Başvurucunun saçlarının şekli ve uzunluğuna ya da saçlarını kestirmesi için kendisine bir uyarı yapıldığına ilişkin bir bilgi veya belgeye rastlanmamıştır.
12. Başvurucu 20/10/2017 tarihinde Kurum idaresine bir dilekçe ile başvurarak saçının rızası dışında ve haksız şekilde kesildiğini belirtmiş ve olayla ilgili olarak gerekli tahkikatın yapılmasını talep etmiştir.
13. İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu 31/10/2017 tarihinde uygulamanın kanun ve tüzüğe uygun olduğuna karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Tutuklunun söz konusu talebe ilişkin, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün Altıncı Kısım İyileştirme - Dördüncü Bölüm Sağlığın Korunması ve Tıbbi Müdahaleler Hükümlünün Temizliği MADDE 112- (4) "Hükümlülerin, toplum içinde alışılmışın dışında saç, bıyık ve sakal uzatmalarına izin verilmez." Hükmü esasınca;
Tutuklu Yaser ÖZOĞLU hakkında yapılan uygulamanın Kanun ve Tüzüğe uygun olduğuna karar verilmiş olup; kararın adı geçen hükümlüye tebliğine, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde İnfaz Hakimliği nezdinde itirazı kabil olmak üzere karar verildi.
..."
14. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı şikâyet, İzmir 2. İnfaz Hâkimliğinin 23/11/2017 tarihli kararıyla uygulamanın mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Hükümlünün 17/10/2017 tarihinde odasından çıkarılarak, saçlarını kestirmek istemediği halde saçlarının zorla kesildiğini, İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 31/10/2017 tarih ve 2017/1222 sayılı kararında Ceza İnfaz Kurumları Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzük" ün Altıncı Kısım İyileştirme- Dördüncü Bölüm Sağlığın Korunması ve Tıbbi Müdahaleler Hükümlünün Temizliği Madde 112-(4) "hükümlülerin, toplum içinde alışılmışın dışında saç, bıyık ve sakal uzatmalarına izin verilmez" hükmü gereğince 13/11/2017 tarihli şikayetin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
(...)
Hükümlünün 17/10/2017 tarihinde odasından çıkarılarak saçlarını kestirmek istemediği halde saçlarının zorla kesilmesi hususunda İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 31/10/2017 tarih ve 2017/1222 sayılı kararı ile uygulamanın mevzuata uygun olduğu anlaşıldığından şikayetin reddine karar vermek gerekmiştir.
..."
15. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/12/2017 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
16. Başvurucu 20/12/2017 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 11/1/2018 tarihinde süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un "Sağlığın korunması kurallarına uyma" kenar başlıklı 27. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, sağlığının korunması ve salgın hastalıkların önlenmesi için gerekli ve alınmış tedbirlere uymak, kişi sağlığı için tehlike doğuran durumları gecikmeksizin kurum yönetimine bildirmek, kendi ve içinde yaşadığı ortamın temizliğine uygun davranışlar göstermek zorundadır.
(2) Hükümlü, hem kendi, hem de diğer hükümlülerin sağlığını tehlikeye düşürebilecek eylemlerden kaçınmakla yükümlüdür."
18. 5275 sayılı Kanun’un "Tutukluların yükümlülükleri" kenar başlıklı 116. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bu Kanunun; yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, ...güvenlik ve iyileştirme programına ve sağlığın korunması kurallarına uyma, ...kapıların açılmaması ve temasın önlenmesi, ...haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama, ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma, hücreye koyma, ...yönetim tarafından alınabilecek tedbirler, zorlayıcı araçların kullanılması, ...şikâyet ve itiraz, ...avukat ve noterle görüşme hakkı, kültür ve sanat etkinliklerine katılma, ifade özgürlüğü, kütüphaneden yararlanma, süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı, telefonla haberleşme hakkı, radyo, televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkı, ...muayene ve tedavi istekleri, ...hükümlülerin sayısı ve uygulanacak güvenlik tedbirleri, eğitim programları, öğretimden yararlanma, muayene ve tedavileri, sağlık denetimi, hastaneye sevk, ... ziyaret, yabancı hükümlüleri ziyaret, ziyaret ve görüşlerde uygulanacak esaslar, beden eğitimi, kütüphane ve kurslardan yararlanma konularında 9, 16, 21, 22, 26 ilâ 28, 34 ilâ 53, 55 ilâ 62, 66 ilâ 76, 78 ilâ 84 ve 86 ilâ 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk hâliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir."
19. 5275 sayılı Kanun’un "Kınama" kenar başlıklı 39. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kınama cezası, hükümlüye eyleminin kötü niteliğinin ve uygunsuzluğunun açıklanması ve tekrarı durumunda doğuracağı sonuçlara dikkatinin çekilmesidir.
(2) Kınama cezasını gerektiren eylemler şunlardır:
...
k) Kişisel temizliğe veya çevre temizliğine dikkat etmemek.
..."
20. 1/8/1967 tarihli ve 12662 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan mülga Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük"ün "Hükümlü ve tutukluların tıraşı" başlıklı 226. maddesi şöyledir:
"Hükümlü ve tutukluların toplum içinde alışılmış hal dışında saç ve sakal bırakmalarına izin verilmez. Bunlar sık sık tıraş ettirilir."
21. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan mülga Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün "Hükümlülerin temizliği" kenar başlıklı 112. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlülerin kişisel bakım ve temizliklerinin sağlanmasına yönelik tedbirler kurum idaresince alınır.
(2) Hükümlülerin barındırıldıkları odalarda gerekli sağlık ve hijyen kurallarına uymaları özendirilir.
(3) Hükümlülerin kurum olanakları ölçüsünde kısa aralıklarla yıkanmaları sağlanır.
(4) Hükümlülerin, toplum içinde alışılmışın dışında saç, bıyık ve sakal uzatmalarına izin verilmez.
(5) Hükümlülerin kişisel bakım ve temizliklerinin sağlanmasına ilişkin esas ve usuller kurum iç yönetmeliklerinde düzenlenir."
22. 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik"in "Hükümlülerin temizliği" kenar başlıklı 94. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlülerin kişisel bakım ve temizliklerinin sağlanmasına yönelik tedbirler kurum idaresince alınır.
(2) Hükümlülerin barındırıldıkları odalarda gerekli sağlık ve hijyen kurallarına uymaları özendirilir.
(3) Hükümlülerin, kurum olanakları ölçüsünde kısa aralıklarla yıkanmaları sağlanır.
(4) Hükümlülerin, toplum içinde alışılmışın dışında saç, bıyık ve sakal uzatmalarına izin verilmez.
(5) Hükümlülerin kişisel bakım ve temizliklerinin sağlanmasına ilişkin esas ve usuller kurum iç yönergesinde düzenlenir."
23. İzmir 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İç Yönetmeliği"nin "Banyo ve berber ihtiyaçlarının karşılanması" kenar başlıklı 39. maddesi şöyledir:
"Hükümlü ve tutukluların banyo ihtiyaçlarını gidermek ve kişisel eşyalarını yıkamalarını sağlamak için Çarşamba, Cuma ve Pazar günlerinde 08.00-17.00 saatleri içerisinde sıcak su verilir.
Hükümlü ve tutukluların saç tıraşları, dilekçe karşılığında kurum berberi tarafından mesai saatleri içerisinde her gün ve 09:00-17:00 saatleri arasında berberhanede veya kurum yönetimince belirlenen yerlerde ücretsiz yaptırılır. Hükümlü ve tutuklular sakal tıraşlarını kantinden temin edebilecekleri plastik saplı tıraş bıçakları ile kendileri günlük olarak yaparlar. Toplum içinde alışılmış hal dışında saç ve sakal bırakmalarına izin verilmez."
B. Uluslararası Hukuk
1. Mevzuat
24. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) "İnsan haklarına saygı yükümlülüğü" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"Yüksek Sözleşmeci Taraflar kendi yetki alanları içinde bulunan herkesin, bu Sözleşme"nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlarlar."
25. Sözleşme"nin 3. maddesi şöyledir:
“Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”
2. İçtihat
26. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Sözleşme"nin 3. maddesi ile ilgili içtihatlarında kötü muamele yasağının demokratik toplumların en temel değeri olduğunu vurgulamıştır. Terörizmle ya da organize suçla mücadele gibi en zor şartlarda dahi Sözleşme"nin mağdurların davranışlarından bağımsız olarak işkence, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlerden men ettiğini belirtmiştir. Kötü muamele yasağının Sözleşme"nin 15. maddesinde belirtilen toplum hayatını tehdit eden kamusal tehlike hâlinde dahi hiçbir istisnaya yer vermediğini içtihatlarında hatırlatmıştır (Selmouni/Fransa [BD], B. No: 25803/94, 28/7/1999, § 95; Labita/İtalya [BD], B. No: 26772/95, 6/4/2000, § 119).
27. AİHM, Sözleşme’nin 3. maddesi çerçevesinde ceza infaz kurumunda tutulma koşullarını değerlendirirken başvurucular tarafından yapılan somut olaylara ilişkin iddialarla birlikte koşulların bir bütün olarak gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir (Dougoz/Yunanistan, B. No: 40907/98, 6/3/2001, § 46). Bu kapsamda önlemlerin şiddeti, amacı ve bireyler için sonuçları birlikte değerlendirilmelidir (Van der Ven/Hollanda, B. No: 50901/99, 4/2/2003, § 51).
28. AİHM"e göre infazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahkûmları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir. Ceza infaz kurumunda tutulmanın pratik gerekleri çerçevesinde mahpusların sağlık ve esenlikleri gibi hususların yeterli bir şekilde güvence altına alınması ve onlara gerekli tıbbi yardım sağlanması da insan onuruna yakışır şartların sağlanması için gereklidir (Piechowicz/Polonya, B. No: 20071/07, 17/4/2012, § 162).
29. Öte yandan bir muamele veya cezanın kötü muamele olduğunun söylenebilmesi için eylemin asgari ağırlık eşiğini aşması beklenir (Raninen/Finlandiya, B. No: 20972/92, 16/12/1997, § 55; Erdoğan Yağız/Türkiye, B. No: 27473/02, 6/3/2007, §§ 35-37; Gäfgen/Almanya [BD], B. No: 22978/05, 1/6/2010, §§ 88-90; Costello-Roberts/Birleşik Krallık, B. No: 13134/87, 25/3/1993, § 30).
30. AİHM"e göre hükümlü ve tutuklular Sözleşme’nin 5. maddesine göre tutulmanın açıkça hukuka uygun olarak değerlendirilebileceği durumlarda özgürlük ve güvenlik hakkı hariç olmak üzere Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69). AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir. Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir sınırlama makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72..., 25/3/1983, §§ 99-105).
31. AİHM, ceza infaz kurumunda yedi gün hücre cezası verilen bir başvurucunun disiplin hücresine yerleştirilmeden önce saçlarının tıraş edilmesini aşağılayıcı muamele olarak görmüş ve Sözleşme"nin 3. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. AİHM"e göre hükûmet, başvuranın saçının tıraş edilmesinin hijyenik bir önlem olduğu iddiasını kanıtlayamamıştır. Eylemin hiçbir yasal dayanağı veya gerekçesi olmayıp başvuranın saldırgan ifadeleri nedeniyle cezalandırılma amacıyla gerçekleştirilmiştir. AİHM, 1943 doğumlu başvuranın yaşını ve saçları tıraş edildikten birkaç gün sonra duruşmaya katılmak zorunda olduğunu da gözönünde bulundurarak eylemin 3. madde anlamında aşağılayıcı olarak nitelendirilebilecek yeterli ciddiyette haksız bir muamele olduğu sonucuna varmıştır (Yankov/Bulgaristan, B. No: 39084/97, 11/12/2003).
32. AİHM"e göre saçları zorla tıraş edilmiş bir tutuklu en azından belirli bir süre, gördüğü muamelenin izlerini taşımaya devam eder. Bu iz, kısa süre sonra serbest bırakılırsa veya halka açık bir yere çıkarılırsa başkaları tarafından hemen fark edilebilecektir. Görünür bir fiziksel iz taşıdığı için ilgili kişi büyük ihtimalle haysiyeti incinmiş hissedecektir. Bu nedenle tutukluların saçlarını zorla kazıtmanın prensipte insanlık onurlarını azaltma etkisine sahip olabilecek veya onları aşağılama ve aşağılama yetisine sahip aşağılık duyguları uyandırabilecek bir eylem olduğu kanaatine ulaşmıştır. Bununla birlikte, asgari ağırlık eşiğine ulaşılıp ulaşılmadığı ve şikâyet edilen muamelenin Sözleşme"nin 3. maddesine aykırı muamele teşkil edip etmediği, mağdurun kişisel durumu, ihtilaf konusu eylemin amacı ve gerçekleşme koşulları da dâhil olmak üzere davanın kendine özgü şartlarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir (Yankov/Bulgaristan, §§ 112-114).
33. AİHM, Popa/Romanya ((k.k.), B. No: 4233/09, 18/6/2013, §§ 6-10, 32-34) kararında yıllardır uzun olan saçını disiplin cezası ile karşı karşıya kalmamak için kısaltmak zorunda bırakılan başvurucunun şikâyetini Sözleşme"nin 8. maddesi kapsamında incelemiştir. AİHM söz konusu uygulamanın özellikle çok sayıda kişinin tutulduğu hapishanelerde sağlığın korunması, hijyen koşullarının sağlanması ve hastalık bulaşmasının önlenmesi için gerekli bir önlem olarak değerlendirilebileceği kanaatine ulaşmıştır. Romanya Ulusal Cezaevi İdaresinin 499/2007 sayılı kararına göre tutuklu ve hükümlüler belirli şartlar altında saçlarını uzun tutmak için izin başvurusunda bulunabilmektedir. Başvurucunun saçlarını uzatmak için izin alma yönünde bir girişimde bulunmadığını da gözeten AİHM başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar vermiştir.
34. Son olarak AİHM, ceza infaz kurumunun iç kurallarına göre sakalın uzunluğuna veya düzenine bakılmaksızın sakal bırakılmasının yasaklanmış olması şikâyetini başvuranın sakal bırakıp bırakmama kararının kişiliğin ve bireysel kimliğin ifadesiyle ilgili olduğu gerekçesiyle Sözleşme"nin 8. maddesi kapsamında incelemiştir. AİHM hijyen veya güvenlik gerekliliklerinin uzunluğuna, düzenliliğine veya diğer hususlara bakılmaksızın sakal bırakan mahpuslara mutlak bir yasak öngören kuralların, açıkça bu yasağa herhangi bir istisna sağlamadığı durumda gerekçelendirilemeyeceğini belirterek Sözleşme"nin 8. maddesinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (Biržietis /Litvanya, B. No: 49304/09, 14/6/2016, §§ 55-58).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
35. Mahkemenin 21/4/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
36. Başvurucu isteği ve iradesi dışında saçlarının kesilmiş olması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuya göre saç kesmenin geçmişten beri süregelen bir cezalandırma, baskılama ve aşağılama yöntemi olduğu sosyolojik bir gerçektir. Yapılan işlem önceden karar alınıp kendisine tebliğ edilmediğinden infaz hâkimliğine başvuru şansının bulunmadığını belirten başvurucu etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğini iddia etmiştir. Son olarak Kurumun kendi uygulamasını kendisinin denetlemesi ve dilekçesinde ileri sürdüğü hususların kararlarda tartışılarak gerekçelendirilmemiş olması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtmiştir.
37. Bakanlık görüşünde;
i. Başvurucuya saçlarının kesilmesi gerektiği uyarısı yapılmasına rağmen bu uyarıyı dikkate almaması neticesinde başvurucunun saçlarının Kurum personeli tarafından kesildiği,
ii. Gerek ulusal gerek uluslararası mevzuat ışığında ceza infaz kurumunda barındırılan tutuklu ve hükümlülerin kendi sağlıkları ile kurumda barındırılan diğer kişilerin sağlıklarının korunması maksadıyla bazı tedbirlere katlanmak zorunda oldukları, başvurucunun saçlarının ceza infaz kurumu idaresi tarafından bu tedbirler kapsamında mevzuata uygun olarak kesildiği,
iii. Saç kesme işlemi neticesinde başvurucunun vücut bütünlüğüne ya da sağlığına herhangi bir zarar gelmediği gibi hem kendi sağlığı hem de diğer kişilerin sağlığının uygulanan işlemle korunduğu, başvurucunun saçlarının haklı bir gerekçeye dayanarak kesilmesi başvurucuda telafi edilemez ve katlanılması mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkarmayacağı belirtilerek yapılan muamelenin niteliği ve uygulanma şekli değerlendirildiğinde asgari eşik sınırını aşmayacağı ileri sürülmüştür.
38. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında özetle;
i. Saç kesme işleminden önce bilgilendirilmeyerek infaz hâkimliği nezdinde itiraz hakkının ortadan kaldırıldığını,
ii. Şikâyet dilekçesinin infaz hâkimliğine gönderilmeyip idare ve gözlem kuruluna gönderildiğini,
iii. Saçlarının kesilmesi hususunda uyarılmadığını,
iv. Saçlarının kesilmeden önce bakımlı olduğunu, sağlık nedeni ile değil uzun olması nedeniyle kesildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
39. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikayetlerini dile getiriş biçimi de gözönünde bulundurularak somut olayda ihlal iddiaları özü itibarıyla kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
40. Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmış; üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
41. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).
42. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir. Dolayısıyla verilen bir mahkûmiyet veya tutuklama kararının infazında mahkûmlar veya tutuklular için sağlanacak şartlar insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte olmalıdır (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, §§ 35, 36).
43. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Ceza infaz kurumlarındaki yaşam, mahpuslara sunulan aktivitelerin genişliğinden mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir alanda değerlendirilmelidir. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, §§ 37, 39).
44. Bununla birlikte bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23). Değerlendirmeye alınacak bu unsurlara muamelenin amacı ve kastı ile ardındaki saik de eklenebilir. Ayrıca kötü muamelenin heyecanın ve duyguların yükseldiği bağlamda meydana gelip gelmediğinin tespiti de dikkate alınması gereken diğer faktördür (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83).
45. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu kararlarında, Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının koruduğu temel haklara, bir eylemin Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık düzeyine ulaşmış olması gerektiğine ve söz konusu ağırlık düzeyi belirlenirken gözönüne alınması gereken durumlara ilişkin olarak ilkeler tespit edilmiştir (Şehnaz Ayhan, B. No: 2013/6229, 15/4/2014, §§ 21-26; Işıl Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, §§ 31-36; Emel Leloğlu, B. No: 2013/3512, 17/7/2014, §§ 26-31; Hüdayi Ercoşkun, B. No: 2013/6235, 10/3/2016, §§ 84-88; Hacer Kahraman, B. No: 2013/7935, 20/4/2016, §§ 51-56).
46. Başvurucu, Anayasa Mahkemesine saçının kesilmesinin kendisi üzerindeki fiziksel ve ruhsal etkileri konusunda bir açıklamada bulunmadığı gibi saçlarının ilk hali ve kesim sonrası uzunluğu hususunda da bir bilgi sunmamıştır. Başvurucunun esasında saçlarının kesilmiş olmasının kendisi üzerinde bıraktığı etkiden çok saç kesme olgusundan şikâyet ettiği anlaşılmaktadır. Başvurucu saç kesme işleminin cezalandırma, baskılama ve aşağılama yöntemi olduğunu belirtmekle yetinmiş ve kendi özelinde bir açıklama yapmamış, kendisine uygulanan muamelenin amacı konusunda somut bir iddia ileri sürmemiştir. Başka bir ifadeyle başvurucunun hijyen veya sağlığın korunması dışında bir amaçla saçlarının kesildiğine yönelik bir iddiası bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun maruz kaldığı muamelenin Anayasa"nın 17. maddesi üçüncü fıkrası kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlığa ulaştığı söylenemeyecektir.
47. Açıklanan gerekçelerle Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/4/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.