Sanık M.G."in bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan 5237 sayılı TCY"nın 85/1, 22/3, 62, 50/4,1-a ve 52. maddeleri uyarınca 16.200 lira adli para cezası ile cezalandırıl¬masına, sanığa verilen cezanın 24 eşit taksitle tahsiline, sanığın sürücü belgesinin 53/6 maddesi gereğince 6 ay süre ile geri alınmasına ilişkin, Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.01.2007 gün ve 108-3 sayılı hükmün katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.12.2010 gün ve 1033-12257 sayı ile;
“Sanığın meskun mahalde bir başka araçla yarış halinde ve aşırı hızlı bir şekilde kullandığı otomobil ile karşıdan karşıya geçmeye çalışan ölene çarpıp 175 m. ileriye sürüklemesine neden olması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın eylemini bilinçli taksirle gerçekleştirdiği ve olayda bilinçli taksir bulunması nedeniyle uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” eleştirisi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 28.01.2011 gün ve 170150 sayı ile;
“Dosya kapsamı itibariyle buradaki hukuki sorun iki noktada toplanmaktadır. Birincisi, bilinçli takdirde ölüme sebebiyet veren sanık hakkında mahkemece hükmolunan 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceği, ikincisi ise, dosyada aleyhe temyiz bulunup bulunmadığı hususlarıdır.
TCK"nun 49/2. fıkrasındaki, ‘Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır’ ve TCK.nun 50/4. fıkrasındaki, ‘Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz’ şeklindeki yasal düzenlemeler nazara alındığında; 2 yıl 2 ay 20 gün uzun süreli hapis cezasına mahkûm edilen ve eylemi bilinçli taksirle gerçekleştiren sanık Murat hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Gerek dosya kapsamı gerekse Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 13.01.2011 tarihli yazısından da anlaşılacağı üzere, karar hem sanık müdafii ve hem de katılan vekilince temyiz edilmiş olup, aleyhe bozma yasağı bulunmamaktadır.
Yukarıda anlatılan nedenlerle; TCY"nın 50/4 maddesine muhalefet edilmesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekirken, bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne sebebiyet vermek suçundan hükmolunan 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasının adli para cezasına çevrilemeyeceği hususunu eleştiri konusu yapmakla birlikte, aleyhe temyiz bulunmadığından bahisle hükmün onanmasına karar veren ilam aleyhine itiraz yasa yoluna başvurulması gerekmiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün bozulması talebinde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilen hükmün katılan vekili tarafından aleyhe temyiz edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde;
Sanığın, bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına ilişkin 17.01.2007 günlü hükmün sanık ve katılanın yokluğunda, sanık müdafii ve katılan vekilinin yüzüne karşı verildiği ve sanık müdafii tarafından 18.01.2007, katılan vekili tarafından ise 24.01.2007 günü temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Özel Daire tarafından hükmün yalnızca sanık müdafii tarafından temyiz olunduğu kabul edilerek temyiz incelemesi yapılmış olup, katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 06.12.2010 gün ve 1033-12257 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın katılan vekilinin temyiz isteminin incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.