Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/734 Esas 2022/1751 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/734
Karar No: 2022/1751
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/734 Esas 2022/1751 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2022/734 E.  ,  2022/1751 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
    Birleşen 2013/206 Esas Sayılı Davada

    Taraflar arasındaki asıl davada itirazın iptali, birleşen davada alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... Sistemleri Ticaret A.Ş. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ... ile asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Avukat ...'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile dava dışı iş sahibi ...ve davalı yüklenici arasında düzenlenen 17/02/2010 tarihli sözleşmenin işveren ve ihracatçı yükümlülükleri başlığını taşıyan 10.2 maddesi uyarınca yüklenici tarafından temin edilen malzeme ve tesisatların ihracatçıya üretim mahallinde teslim edileceği, teslim edildiği yerden itibaren ihracat çıkış işlemlerinin müvekkili ihracatçı firma tarafından yapılacağının kararlaştırıldığını, davalının edimleri yerine getirmemesi nedeniyle dava dışı işveren şirketin talimatı ile sözleşmenin 12/02/2013 tarihinde feshedildiğini, davalı yüklenicinin cari hesap bakiyesini ödemediğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirket ile dava dışı işveren şirket arasında organik bağ bulunduğunu, müvekkili şirketin işveren şirketten hakediş alacakları bulunduğunu, avansın projede kullanılacak malzemeler için kullanıldığını, davacı şirkete karşı ödemezlik definin ileri sürülmesinin hakkaniyet gereği olduğunu, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketler ile müvekkili arasında Libya'da inşa edilen Burj-Al Baher adlı projenin dış cephe işlerinin müvekkili tarafından yüklenici sıfatı ile yapılmasına ilişkin 17.02.2010 tarih ve 11.400.000,00 EURO bedelli sözleşme akdedildiğini, davalı ...ile ... firmaları arasında organik bağ bulunduğunu, taraflar arasında kurulu sözleşmenin feshi, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi gibi işlemlerin de davalı tarafından gerçekleştirildiğini, alüminyum profiller ve diğer montaj elemanlarının Libya'ya gönderildiği halde Libya'da yaşanan olaylar nedeniyle davalı yanca işlerin askıya alınması nedeniyle camların zayi olduğunun anlaşıldığını, davalı yanca keşide edilen Beyoğlu 38. Noterliği'nin 18.02.2013 tarih ve 02087 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin haksız bir şekilde feshedildiğini ileri sürerek, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespitine, davacının toplam alacağı olan 7.297.316,322 Euro'dan davalı yanca ödenmiş 4.506.780,52 Euro'nun düşülerek bakiye 2.790.535,80 Euro'nun ve tüm müspet zararlarının davalıdan temerrüt tarihinden itibaren en yüksek değişken oranlarda mevduata uygulanan faizi ve/veya ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalı ....A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin sözleşmeye göre ...’nin temsilcisi olduğunu, müvekkili şirket ile işveren şirket arasında organik bağın bulunmadığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmediğini savunarak, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; asıl dava bakımından davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunduğu, birleşen dava bakımından ise davalı şirketin dava dışı ...’nin temsilcisi olarak hareket ettiği, bu nedenle zarar ve alacaktan sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 26.11.2021 tarih, 2021/645 Esas ve 2021/1073 Karar sayılı kararı ile, özellikle birleşen dava yönünden davaya konu sözleşme kapsamında iş sahibi ...'nin tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi gereğince davada taraf olarak yer almasının zorunlu bulunmasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı-birleşen dosyada davacı yüklenici vekili temyiz etmiştir.
    Kural olarak tüzel kişiler kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız ayrı kişiler olup “sınırlı sorumluluk” ilkesi çerçevesinde hukuki işlemlerde taraf olurlar. Kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmek için tüzel kişiliğin araç olarak kötüye kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Bunun engellenebilmesi amacıyla doktrinde “perdenin aralanması teorisi” geliştirilmiş, zaman içerisinde Yargıtay uygulamalarında da bu teori benimsenmiştir. Perdenin aralanması ile şirket kurucusu gerçek kişilerin sorumluluğuna gidilebildiği gibi, aynı şirketler içerisinde yer alan kardeş şirketler arasında da sorumluluğun gerçekleştiğinin kabulü sağlanabilir. Her ne kadar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 26.11.2021 tarih, 2021/645 Esas ve 2021/1073 Karar sayılı kararında ...'nin tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi gereğince davada taraf olarak yer almasının zorunlu olduğu belirtilmiş ise de; aralarında organik bağ bulunduğu ileri sürülen şirketlerin perdenin aralanması teorisi gereği birlikte davalı olarak gösterilmesi zorunlu değildir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru görülmemiş, ancak sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle düzelterek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı-birleşen dosyada davalı yararına takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı-birleşen dosyada davacıdan alınarak davacı-birleşen dosyada davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 29.03.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara