Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5-23 Esas 2011/23 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/5-23
Karar No: 2011/23

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/5-23 Esas 2011/23 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2011/5-23 E., 2011/23 K.

Ceza Genel Kurulu 2011/5-23 E., 2011/23 K.

  • CİNSEL İSTİSMAR
  • ÇOCUK PSİKİYATRİSİ
  • 4810 S. ADLİ TIP KURUMU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI ... [ Madde 16 ]
  • 4810 S. ADLİ TIP KURUMU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI ... [ Madde 23 ]
  • 4810 S. ADLİ TIP KURUMU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI ... [ Madde 7 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 62 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 103 ]
  • "İçtihat Metni"

    15 yaşından küçük çocuğa karşı cinsel istismar suçundan sanık A... K....."ın 5237 sayılı TCY"nın 103/1-6, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.04.2007 gün ve 188-82 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 23.01.2008 gün ve 11584-280 sayı ile;

    "5237 sayılı TCK"nun 103/1. maddesiyle temel ceza belirlendikten sonra 103/6. maddesi ile hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç cezaya müessir bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır" eleştirisiyle onanmasına karar verilmiştir.

    Yargıtay C. Başsavcılığı ise 24.01.2011 gün ve 304157 sayı ile;

    "Cinsel istismar suçundan sanık hakkındaki ilk derece mahkemesince, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 6. İhtisas Kurulunun 12 Ocak 2007 gün ve 77 sayılı kararına dayanılarak, TCK.nun 103/6. maddesi düzenlemesi de uygulanmak suretiyle verilen hüküm; aşağıda izah olunacağı üzere 4810 sayılı Kanun ile değişik 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili hükümlerine uygun şekilde verilmiş adli tıp mütalaasına dayanmaması nedeniyle hukuka uygun bulunmadığından bozulması gerekmekte iken, Yüksek Dairece onanmıştır.

    2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 19.02.2003 tarih ve 4810 sayılı Kanunla değişik 16, 7/f ve 23/B maddelerine göre; 5237 sayılı TCK.nun 103/6. maddesi kapsamında mağdurda ruh sağlığında bozulma olup olmadığı yönünden değerlendirme yapmakla görevli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 6. İhtisas Kurulunun, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birlikte, incelenecek konunun uzmanı çocuk psikiyatristi bir üye olmak üzere en az dört üyenin katılımıyla karar vermesi gerektiği halde, Adli Tıp Kurumu Kanununun 23. maddesinin B bendinin 2. fıkrasının son cümlesindeki "Şu kadar ki tetkik edilecek konu, ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez" düzenlemesine aykırı olarak çocuk psikiyatristi bir üye heyete dâhil edilmeksizin veya 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 4810 sayılı Kanunla değişik 24/1. maddesi gereğince çocuk psikiyatristi bir uzman bilirkişi görevlendirilip olay nedeniyle mağdurun ruh sağlığında bir bozulma olup olmadığı konusunda rapor alınmadan ya da çocuk psikiyatrisi uzmanının da olduğu bir rapora dayanılmadan başkan ile iki adli tıp uzmanı ile birlikte kadın hastalıkları doğum uzmanı, radyoloji uzmanı, üroloji uzmanı, ruh sağlığı hastalıkları uzmanı ve çocuk cerrahisi uzmanının katılımıyla 12 Ocak 2007 tarih ve 77 sayılı "olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu, hakkında TCK"nun 103/6. maddesine mümas olduğu" mütalaasına dayanılarak mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, mahkeme hükmünün bozulması, bu sebeple de yapılan itirazın kabulü ile Yüksek Dairenin onama kararının kaldırılması gerekmektedir" görüşüyle Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

    Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanığın 15 yaşından küçük mağdura cinsel istismarda bulunarak, ruh ve beden sağlığının bozulmasına neden olduğu kabul edilen olayda, Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mağdur hakkında 12.01.2007 tarihli raporu düzenleyen Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu"nun 2659 sayılı Yasanın 7/f, 23/B ve 24/1. maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak teşekkül edip etmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca varılabilmesi için, 25.02.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, yayımından üç ay sonra yürürlüğe giren 4810 sayılı Yasa ile köklü değişikliklere uğramış bulunan 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasasının, İhtisas Kurullarının kuruluş şekli ve çalışma düzeni hakkındaki düzenlemelerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

    Anılan Yasanın, "Adli Tıp İhtisas Kurulları" başlıklı 7. maddesi;

    "Adli Tıp Kurumunda altı ihtisas kurulu bulunur. Aşağıdaki ihtisas kurulları, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile;

    …f) Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu birer;

    - Kadın Hastalıkları ve Doğum,

    - Radyoloji,

    - Üroloji,

    - Ruh Sağlığı ve Hastalıkları,

    - Çocuk Psikiyatrisi,

    - Adli Antropoloji,

    - Çocuk Cerrahisi,

    Uzmanlarından oluşur.

    İhtisas Kurullarında yeteri kadar raportör bulundurulur",

    "Adli Tıp Genel Kurulunun ve İhtisas Kurullarının Çalışması" başlıklı 23. maddesi;

    "…

    …B) Adli Tıp İhtisas Kurullarının Çalışması:

    Adli Tıp İhtisas Kurulları Başkanının başkanlığında işin niteliğine göre en az dört üye ile toplanır ve oyçokluğu ile karar alır. Oyların eşitliği halinde Başkanın bulunduğu taraf oy çokluğunu sağlamış sayılır.

    Üyelerden birinin özürlü olması veya yokluğu halinde eksiklik diğer kurullardan alınacak üye ile tamamlanır. Şu kadar ki tetkik edilecek konu, ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez.

    C) Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu ve İhtisas Kurulları lüzum görüldüğü hallerde kararını vermeden önce incelediği konu ile ilgili bulunan evrakın onanmış örneklerini mahallinden isteyebileceği gibi aslı üzerinde de inceleme yapması zorunlu olduğunda bunları da isteyebilir.

    Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu ve İhtisas Kurulları ilgili kişileri gerektiğinde muayene ve bunları usulüne göre dinleyebilir. Her türlü tetkikatı yapar ve yaptırabilir.

    Adli Tıp Genel Kurulu kararları nihai olmakla beraber mahkemelerin delilleri serbestçe takdir hususundaki yetkilerini kısıtlamaz.

    Umumi Hıfzısıhha Kanununun 10 ncu maddesinin hükümleri saklıdır.

    Adli Tıp Genel Kurulu ve adli tıp ihtisas kurullarının çalışma esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir",

    "Adli Tıp Kurumunda bilirkişi dinlenmesi ve toplantılara katılma" başlıklı 24. maddesi ise;

    "I- Adli Tıp Genel Kurulu ve adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunda bulunmayan tıp ve diğer uzmanlık dallarında Adli Tıp Kurumu dışından uzmanların bilirkişi olarak davet edilmesine karar verebilirler. Uzman kişiler oy hakları olmamakla beraber görüşlerini bir raporla Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu veya adli tıp ihtisas dairesi başkanlığına bildirirler.

    Bilirkişilere yönetmelikteki esaslara göre Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu ve adli tıp ihtisas dairesi başkanlığınca yaptıkları çalışmaya uygun ücret takdir olunur.

    II- a) Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak kendi kurul veya dairelerinde bulunmayan, Adli Tıp Kurumundaki diğer kurul veya dairelerde bulunan uzmanların davet edilmesine karar verebilirler. Uzman kişiler, o olayla ilgili toplantıya katılır ve oy kullanırlar…

    …" şeklinde düzenlemeler içermektedir.

    Bu düzenlemelere göre, anılan Yasanın 7. maddesinin (f) bendi uyarınca, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birer kadın hastalıkları ve doğum, radyoloji, üroloji, ruh sağlığı ve hastalıkları, çocuk psikiyatrisi, adli antropoloji ve çocuk cerrahisi uzmanından oluşacağı, aynı Yasanın 23. maddesinin (B) bendi uyarınca da ihtisas kurulunun başkan ve işin niteliğine göre, bu uzmanlardan en az dört üyenin katılımıyla toplanacağı, ancak incelenecek konunun, ilgili uzman üyenin hazır bulunmaması halinde görüşülemeyeceği açıktır. Kaldı ki, incelenecek konuda ihtisas kurulunda konuyla ilgili bir uzman bulunmaması, buna karşın diğer ihtisas kurullarında bulunması halinde buradan gelecek uzmanın katılımıyla görüşme yapılabileceği gibi, 24. madde uyarınca dışarıdan ilgili uzman kişinin bilirkişi olarak getirtilip görüşüne başvurulması da olanaklıdır. Bu hükümler ile amaçlanan, ceza yargılaması bakımından, somut gerçeğin saptanmasında, hükme esas alınmaya en uygun ve elverişli bilimsel görüşün, bilirkişi raporu olarak ceza mahkemelerine sunulmasıdır.

    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

    Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca, ruh sağlığı hastalıkları uzmanı başkanlığında, ikisi adli tıp, kadın hastalıkları ve doğum, üroloji, radyoloji, ruh sağlığı ve çocuk cerrahi uzmanlarından oluşan sekiz kişilik kurul tarafından düzenlenen 12.01.2007 gün ve 77 sayılı raporda, sonuç olarak mağdurun ruh sağlığının bozulduğu belirtilmektedir.

    Yerel mahkemece, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun bu raporu hükme esas alınmış olup, belirtilen raporun ruh sağlığı hastalıkları uzmanı başkanlığında, ikisi adli tıp, kadın hastalıkları doğum, üroloji, radyoloji, ruh sağlığı ve çocuk cerrahi uzmanlarından oluşan sekiz kişilik bir kurul tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ancak, mağdure 20.07.1996 doğumlu ve suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük olup, 6. İhtisas Kurulunda muayenesi ve hakkındaki raporun düzenlenmesi sırasında, inceleme konusunun uzmanı olan çocuk psikiyatrisi uzmanının görüşmelere katılmadığı görülmektedir. Bu nedenle Adli Tıp Kurumu Yasasının 7/f ve 23/B maddelerine aykırı olarak, konunun uzmanı olan çocuk psikiyatrisi uzmanı bulunmadan düzenlenen raporun, hükme esas alınamayacağında kuşku yoktur. O halde, mağdure hakkında, yeniden ve yasaya uygun bir şekilde oluşturulmuş bir kuruldan rapor alınarak, sanığın hukuki durumunun buna göre belirlenmesi gerekmektedir.

    Bu itibarla yerel mahkemece, yasaya aykırı olarak düzenlenmiş bir raporun hükme esas alınması suretiyle sanık hakkında suç nitelemesi yapılarak mahkûmiyetine karar verilmesi ve bu hükmün Özel Dairece eleştirilmek suretiyle onanması isabetsiz olup Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 23.01.2008 gün ve 11584-280 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

    3- Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin 24.04.2007 gün ve 188-82 sayılı hükmünün BOZULMASINA,

    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara