Esas No: 2021/3356
Karar No: 2022/1718
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3356 Esas 2022/1718 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3356 E. , 2022/1718 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yükleniciden temlik alan, bakiye temlik tutarının tahsilini talep etmiş, ıslah da değerlendirilerek davanın kabulüne dair verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacı, dava dışı yüklenici ile Yenimahalle 5. Noterliği’nin 23.01.2013 tarih, 02389 yevmiye numaralı temliknamesi ve yine aynı noterliğin 27.02.2013 tarih, 5941 yevmiye nolu düzeltme beyannamesi ile davalı nezdinde doğacak yüklenici alacağının, KDV dahil 2.450.000,00 TL’sinin temlik alındığını, 1.716.301,72 TL temlik alacağının ödenmesine rağmen bakiye kısmın kesin hesap yapılarak ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise kesin hesabın yapılmamasının dava dışı yükleniciden kaynaklandığını, yükleniciye fazla ödeme yapılmadığını, temlik miktarına yönelik ödeme yapılmamasının nedeninin yüklenici adına ödenmiş olan vergi, SGK, işçi borçları ve gecikme cezası ile yüklenici nam ve hesabına yapılan iş bedellerinden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; bilirkişi heyetince sözleşme ve yapım işleri genel şartnamesi hükümlerine uygun olarak hesaplandığı tespit edilen 9 ve 13 nolu hakedişlerden kesilen ceza tutarları, 1 nolu hakedişten kesilen teminat kesintisi, gelir vergisi stopajı, fiyat farkı damga vergisi kesintisi ve yerinde olduğu tespit edilen yüklenici nam ve hesabına yaptırılmış olan kesin hesap eksiklikleri ile ilgili tutarların tenzili ile hesaplanan toplam hakediş tutarının 2.819.583,00 TL olarak belirlendiği, davacının temlik sözleşmesinden sonra düzenlenmiş olan hakedişler nedeniyle davalı ...Ş'nin davacı temlik alan adına tahakkuk ettirilmesi gereken %80 oranındaki temlik tutarının 2.255.666,45 TL olduğu, davalı tarafından davacı temlik alana toplam 1.904.217,45 TL ödeme yapılmış olmakla davacının davalıdan bakiye 351.449,00 TL ödenmeyen temlik alacağının bulunduğu kanaatine ulaşılarak, ıslah da dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temlik tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 183. maddesine göre, yasa, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, alacaklı alacağını, borçlunun onayı aramaksızın, başka bir kimseye temlik edebilir. Aynı Kanun'un 188/1. maddesinde de, borçlunun temliki öğrendiği zaman temlik edene karşı sahip olduğu savunmaları temellük edene karşı da ileri sürebileceği düzenlenmiştir. Bu madde hükmünde de anlaşılacağı üzere bir alacağın devri borçlunun hukuksal durumunu ağırlaştırmamalıdır. Temlik zamanında temlik edenin alacağının davalıda bulunması gerekir. Kısaca davalının, temlik edene ödeyemeyeceği, başka anlatımla hakedişinden kesmesi gereken tutarları davacıya ödemesi beklenemez.
Mahkemece hükme esas alınan raporda ise; temlik sözleşmesine göre dava dışı yüklenici firmanın, tarafına ödenecek tutarın değil, adına tahakkuk edecek tutarın %80’inin davacıya ödenmesini kabul ettiğini, bu nedenle davalı tarafından hakediş ile ilgili tahakkuk işlemi yapılırken davacı temlik alacağına tekabul eden %80’lik kısmın da tahakkuka bağlanması gerektiği, davalının yüklenici alacağından işçilere ödenen tutarlar, SGK ödemeleri, idarece tahakkuk ettirilen cezalar, vergi dairesine ödenecek tutarlar vs kesintileri tenzil ettikten sonra kalan bakiye tutar üzerinden davacı şirket temlik alacağını tahakkuk ettirmiş olmasının temlik sözleşmesinin mantığına aykırı olduğu ve eksik alacak tahakkukuna sebep olacağı kanaatine varıldığı ve hesaplama yapılırken SGK ödemeleri, idarece tahakkuk ettirilen cezalar, vergi dairesine ödenecek tutar, işçi ücret ödemeleri vd ödemelerin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı ve dava dışı yüklenici arasında imzalanan temliknamede; davalının temlik edene ödeyeceği herbir hakedişin %80’lik kısmının kesilerek toplamda KDV dahil 2.400.000,00 TL’lik miktarın temlik edildiği anlaşılmaktadır. Temliknamenin metninden, kesintiler yapılmadan düzenlenen hakedişin %80’ni üzerinden alacağın tahakkuk ettirileceğine yönelik bir anlam ortaya çıkmadığı gibi TBK’nın 188/1. maddesinde de, borçlunun temliki öğrendiği zaman temlik edene karşı sahip olduğu savunmaları temellük edene karşı da ileri sürebileceği düzenlemesi de dikkate alındığında mahkemece, davalı tarafça kesintiler tenzil ettikten sonra kalan bakiye tutar üzerinden davacı şirket temlik alacağının tahakkuk ettirilmiş olmasının temlik sözleşmesinin mantığına aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tüm sözleşme ve eklerinin temin edildikten sonra HMK'nın 266. maddesi hükmünce yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetinden yapılan tüm hakedişler, sözleşme ve ekleri, itiraz edilmediğinden kesinleşen cezalar, vergi kesintileri ve SGK borçları, işçi alacakları, vb. diğer borçları, davalı itirazları da giderilecek şekilde TBK’nın 188/1. maddesi de değerlendirilerek hesaplattırılıp dava dışı yüklenicinin hakediş bedelinden mahsupla varsa kalan alacak tutarına göre davacı istemini belirlemek ve varsa bedele hükmetmekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 18.03.2021 tarih ve 2020/692 Esas, 2021/283 Karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcın talep halinde temyiz edene iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.