Kasten yaralama suçundan sanık K. K."un 5237 sayılı TCK’nun 86/2 ve 86/3-a maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Hatay 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 29.07.2008 gün ve 121-380 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 11.02.2010 gün ve 2046-3624 sayı ile;
“Sanık hakkında şikayetinden vazgeçen mağdurun "suçun işlenmesiyle herhangi bir zararının bulunmadığını" da belirtmesi karşısında, sanığın adli sicil kaydında yer alan hükümlerin silinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususu da araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde "halen başka bir suçtan tutuklu bulunması" biçimindeki 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinin 6. fıkrasının a, b ve c bentlerinde belirtilen koşulları içermeyen gerekçeyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 15.06.2010 gün ve 256-476 sayı ile;
“Sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde, hakkında hırsızlık suçundan iki ayrı hüküm kurulduğu, her ikisinde de yaş küçüklüğü hükümlerinin uygulandığı, Hatay 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 1185-1 sayılı kararı ile yine hırsızlık suçundan sanığın 12 yıl 34 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verildiği, sanığın 4616 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanarak şartla tahliye olduğu belirlenmiş ise de, bir an için bu suçların adli sicilden silinebileceği kabul edilse dahi hırsızlık suçunun 1982 Anayasasının 76. maddesi gereği arşiv kaydına alınacağı ve silinemeyeceği, yine sanığın kasti suçtan bu mahkumiyetleri, bozma önce ve sonrası yargılama aşamasında başka suçtan tutuklu bulunuşu, belirlenen suç işlemeye eğilimli kişiliği itibariyle bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkememizde olumlu kanı oluşmadığı" gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 21.06.2012 gün ve 326018 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmamasına ilişkin gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Direnme kararında, ilk hükümde yer almayan, “sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde, hakkında hırsızlık suçundan iki ayrı hüküm kurulduğu, her ikisinde de yaş küçüklüğü hükümlerinin uygulandığı, Hatay 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 1185-1 sayılı kararı ile yine hırsızlık suçundan sanığın 12 yıl 34 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verildiği, sanığın 4616 sayılı Yasa hükümlerinden faydalanarak şartla tahliye olduğu belirlenmiş ise de, bir an için bu suçların adli sicilden silinebileceği kabul edilse dahi, hırsızlık suçunun 1982 Anayasasının 76. maddesi gereği arşiv kaydına alınacağı ve silinemeyeceği” şeklindeki yeni ve değişik gerekçeye yer verilmiş olup, bu hususun Özel Dairece incelenmemiş olması karşısında, konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğindeki yerel mahkeme hükmünün, temyiz davasına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekeceğinden, dosyanın Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Hatay 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 15.06.2010 gün ve 256-476 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.12.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.