Hırsızlık suçundan sanık B. K. hakkında açılan kamu davasında Fatih 1. Sulh Ceza Mahkemesince 07.12.2004 gün ve 1653-829 sayı ile verilen görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 765 sayılı TCK"nun 492/2, 522, 59 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca 2.200 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Fatih 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2008 gün ve 1479-334 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 09.03.2011 gün ve 35000-4724 sayı ile;
“Sanığın evinde yapılan denetimde "idareye kayıtlı sayacın tansiyon mandalını düşürmek suretiyle iki ailenin aynı sayaçtan elektrik kullandığı" gerekçesiyle kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlenmesi ve savunma karşısında; öncelikle suç tarihi itibariyle sözkonusu sayacı iki ailenin kullanıp kullanmadığı kolluk aracılığıyla araştırılıp, abone tüketim ekstresi de katılan kurumdan getirtilerek mahallinde keşif yapılmak suretiyle, evdeki elektrikli aletler, lamba ve prizler yardımıyla bulunacak kurulu güce göre, bu aletlerin normal kullanım süreleri de dikkate alınarak, kurulu güç ile tüketimlerin orantılı olup olmadığı ve dönemler arasında fark olup olmadığı konusunda bilirkişiden ayrıntılı rapor alındıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Fatih 5. Asliye Ceza Mahkemesi ise 26.05.2011 gün ve 329-565 sayı ile;
"Elektrik dağıtım şirketi çalışanları tarafından sanığın kullandığı elektrik sayacının tansiyon mandalının düşük olduğu tespit edilerek kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiği, tutanak düzenleyicilerinin yargılama sırasında yeminli beyanları ile tutanak içeriğini doğruladıkları, yapılacak keşfin sonuca etkili olmayacağı ve sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğinin kabulü gerektiği" görüşüyle direnerek, önceki hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 02.06.2012 gün ve 116908 sayılı “zamanaşımı nedeniyle bozma ve düşme" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın hırsızlık suçunu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin birinci fıkrası uyarınca dosyanın esasına girilerek inceleme yapılmasının mı, yoksa esasa girilmeden gönderme kararı ile mahalline gönderilmesinin mi gerektiği hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir.
05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 82. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nun elektrik enerjisi hırsızlığı suçunu düzenleyen 142. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi yürürlükten kaldırılarak, 83. maddesi ile de aynı Kanunun 163. maddesine; “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde 3. fıkra eklenmiş, aynı Kanunun 84. maddesiyle de, TCK"nun 168. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve karşılıksız yararlanma” ibaresi madde metninden çıkarılarak, maddeye "Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz” şeklindeki beşinci fıkra ilave edilmiştir.
6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin birinci fıkrası; “…temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyalar ise bu dairece, hükmü veren mahkemeye gönderilir” şeklinde olup, maddenin bu açık hükmü karşısında belirtilen suçlara ilişkin dosyaların esasına girilmeden gönderme kararı ile mahalline gönderilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 18.09.2012 gün ve 522-1770 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında “6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının yalnızca karşılıksız yararlanma suçuna dönüştürülen suçları kapsadığı, bu kapsamdaki hükümlerin ise esası incelenmeden dosyanın gönderme kararı ile mahalline gönderilmesi gerektiği” sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan Ceza Genel Kurulunun 5320 sayılı Kanunun 8/2. maddesiyle ilgili olarak verilen 23.01.2007 gün ve 343-8 sayılı kararında da vurgulandığı gibi; başlamış olan bir temyiz sürecini sonlandıran ve yeni bir süreç başlatan "gönderme kararı" yeni bir hüküm verilmesi zorunluluğu nedeniyle bozma etkisi doğurması bakımından Ceza Muhakemesi Kanunumuzdaki sisteme aykırı ise de, yerel mahkemelere önceki hükmü değiştirme yetkisi veren söz konusu istisnai düzenleme pozitif bir hukuk normu olarak kanunlardaki yerini almıştır. Kuralın yerindeliğine ve yargılama sistemimize uygunluğuna ilişkin yapılan tartışmalar, yargı mercilerinin kanunlara uygun olarak karar verme hak ve ödevini ortadan kaldırmayacaktır.
Bu itibarla, 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin birinci fıkrası ile yapılan düzenleme karşısında dosyanın incelenmeksizin gönderme kararıyla yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin birinci fıkrası ile yapılan düzenleme karşısında dosyanın incelenmeksizin mahalline GÖNDERİLMESİNE,
2- Dosyanın mahalline iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.12.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.