Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-591 Esas 2012/1846 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/6-591
Karar No: 2012/1846

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-591 Esas 2012/1846 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir hırsızlık suçuna ilişkin hüküm, Yargıtay tarafından bozulmuştur. Ancak yerel mahkeme, direnme hükmü vermiştir. Bu durumda, Ceza Genel Kurulu, dava zamanaşımının gerçekleştiği konusundaki uyuşmazlığı çözmek için kararı incelemiştir. Sonuç olarak, suçun işlendiği tarihten bu yana geçen süre, dava zamanaşımını aşmıştır. Bu nedenle, kamu davası düşmüştür. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: 765 sayılı TCK'nun 492/7, 522, 55/3 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddesi, 5395 sayılı Kanunun 24. maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi, 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2 maddeleri, 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi.
Ceza Genel Kurulu         2012/6-591 E.  ,  2012/1846 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname  :  2008/228286 
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi  : ANTALYA 7. Asliye Ceza
    Günü  : 14.05.2008
    Sayısı  : 224-631

    Hırsızlık suçundan sanık R. A."un 765 sayılı TCK"nun 492/7, 522, 55/3 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 4.015 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.06.2005 gün ve 2085-2123 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyenYargıtay 6. Ceza Dairesince 27.11.2007 gün ve 17879-12794 sayı ile;
    "1- Yakınanın hırsızlık yapan sanığı arkasından kesintisiz biçimde takip ederek yakalaması karşısında, eylemin, 765 sayılı TCK’nun 62. maddesine uyan tam kalkışma aşamasında kaldığının gözetilmemesi,
    2- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5395 sayılı Kanunun 24. maddesinin sanık hakkında değerlendirilmesi zorunluluğu"  nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi ise 14.05.2008 gün ve 224-631 sayı ile ilk hükmünde direnmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istemli 24.11.2008 gün ve 228286 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 6.  Ceza Dairesine, bu Dairece Yargıtay 13. Ceza Dairesine, 13. Ceza Dairesince de 22.02.2012 gün ve 7522-3993 sayı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
    765 sayılı TCK"nun 102. maddesinde; kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça maddede yazılı sürelerin geçmesiyle kamu davasının ortadan kalkacağı öngörülürken, aynı maddenin dördüncü fıkrasında da, beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 104/2. maddesi uyarınca dava zamanaşımını kesen bir nedenin bulunması durumunda zamanaşımı, kesilme tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve zamanaşımı, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme veya temyiz mercii resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunun yaptırımı, 765 sayılı TCK"nun 492/7. maddesinde "iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası" olarak düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı beş sene, aynı Kanunun 104. maddesinin ikinci fıkrası  göz önüne alındığında kesintili zamanaşımı ise yedi sene altı aydır. Daha ağır yaptırımı gerektiren başka bir suçu oluşturmayan ve 20.10.2004 günü gerçekleştirilen  eylemle ilgili olarak suç tarihi ile Ceza Genel Kurulunca incelemenin yapıldığı tarih arasında, 20.04.2012 tarihinde 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımının dolduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının, 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.05.2008 gün ve 224-631 sayılı direnme hükmünün dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
    Ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.12.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara