Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/257 Esas 2010/109 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2009/257
Karar No: 2010/109

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/257 Esas 2010/109 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü 2009/257 E., 2010/109 K.

"İçtihat Metni"

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının, Antalya İli, Merkez İlçe, Kütükçü, 7445 ada, 9 nolu parselde kayıtlı bulunan 1120 metrekarelik arsanın maliki olduğunu, söz konusu taşınmazı 1991 yılında M. oğlu E. K."tan satın aldığını, söz konusu arsayı imar uygulamasından sonra tapudan satış ile aldığını, satın aldığı zaman tapunun üzerinde herhangi bir takyit veya şerh bulunmadığını, daha sonra söz konusu yerin orman sınırlarında kaldığından bahisle Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/208 Esas, 2005/216 Karar sayılı, 13.7.2005 tarihli kararı ile adına kayıtlı gayrimenkulün tapu kaydının iptal edildiğini, gayrimenkulün 1963-1966 yıllarında yapılan kadastro işlemine dayanılarak tapu tesis edildiğini, davacının Tapu Sicilde inceleyerek üzerinde şerh olmaması ve davalı Kepez Belediyesi"nde imar durumunu inceleyip, inşaata hazır halde olduğunu tespit ile aldığını, Hazinenin ise söz konusu yerin orman olduğuna dair davayı 2005 yılında 40 yılı geçtikten sonra açtığını, Anayasa"nın 40. maddesinin 3. fıkrasında, "Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre Devletçe tazmin edilir" hükmünün öngörüldüğü, 129. maddesinin 5. fıkrasında, "memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği"nin açıklandığı, Medeni Kanun"un 1007. maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiğinin anlaşıldığı, dayanaksız yada hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemenin, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmanın da aynı kapsamda düşünülmesi gerektiği, taşınmaz orman sınırları içerisinde iken kadastro tespiti ile kişiler üzerine yapılan tescilin yolsuz olduğu, davacının yolsuz oluşan tapu kaydına güvenerek taşınmazın bedelini ödemek suretiyle tapudan pay alan 2. el konumunda bulunduğu, taşınmazın tapu kaydı üzerinde ormandan çıkarıldığına ilişkin hiçbir şerh bulunmadığı, başka bir anlatımla temlikten önce Hazine tarafından tapunun yolsuz olduğundan bahisle açılmış bir dava olmadığı, davalı Belediyenin söz konusu yere imar uygulaması yaparak davacıyı hataya düşürdüğü için sorumlu olduğu, imar işleminin Antalya Belediyesi tarafından yapıldığı, Büyükşehir Belediyesi kurulduğunda bu bölgenin imar işlemlerinin Kepez Belediyesi"ne devredildiği, davalı Belediyenin sorumlu halefi olduğu, söz konusu olayın haksız fiil olup, davacının tapu kaydının iptal kararının kesinleşme tarihi itibariyle rayiç değerini talep ettiği ileri sürülerek diğer hakları saklı kalmak kaydıyla 400.000.-YTL nin iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Dava, Kepez Belediye Başkanlığı vekilinin istemi üzerine Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı"na ihbar edilmiştir.

ANTALYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 29.12.2008 gün ve E:2008/252, K:2008/548 sayı ile, davacı vekili 25.6.2008 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin Antalya Merkez, Kütükçü Mah., 7445 ada, 9 parsel sayılı taşınmazın maliki iken söz konusu yerin orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/208 Esas, 2005/216 Karar sayılı dosyasında taşınmazın tapu kaydının iptal edildiğini, müvekkilinin taşınmazı satın almadan önce 1963-1966 yılları arasında yapılan kadastro işlemine dayanılarak tapu tesis edildiğini ve tapu kaydı üzerinde herhangi bir şerh bulunmadığını görmesi üzerine davalı Kepez Belediyesi"nde imar durumunu da inceleyip üzerinde inşaat yapılabilecek durumda olduğunu tespit ettikten sonra taşınmazı satın aldığını, Hazine tarafından aradan 40 yıl geçtikten sonra taşınmazın orman olduğu iddiasıyla açılan davanın kabul ile sonuçlandığını, Anayasa"nın 40. maddesi ve MK"un 1007. maddesi uyarınca ortaya çıkan zararlardan Devletin sorumlu olduğunu, davalı Belediyenin de söz konusu yere imar uygulaması yaparak müvekkilini hataya düşürdüğü için sorumlu bulunduğunu, müvekkilinin tapu siciline güvenerek taşınmazı satın alması nedeniyle iyiniyetli olduğunu ileri sürerek tapunun iptal edildiği tarih itibariyle taşınmazın rayiç değeri olarak diğer hakları saklı kalmak kaydıyla 400.000 YTL nin iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istediği, davalı Hazine vekilinin cevap dilekçesinde, davada Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, dava dilekçesinde bildirilen hususların tapu sicilinin yanlış veya gereği gibi tutulmamasından değil, kadastro işlemlerinden kaynaklandığını, söz konusu kadastro işleminin idari bir işlem olması nedeniyle idari işlemlerden zarar görenlerin idari yargıda tam yargı davası açabileceğini, ayrıca davanın süresi içerisinde açılmadığını belirterek reddine karar verilmesini istediği, davalı Kepez Belediye Başkanlığı vekilinin cevap dilekçesinde, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek yargı yolu itirazında bulunduğu ve davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istediği, ihbar olunan vekilinin, davacının olay nedeniyle adli yargıda tazminat davası açamayacağını, ancak kusursuz sorumluluk ilkesine göre tam yargı davası şeklinde idari yargıda dava açılabileceğini bildirdiği, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istediği, davanın, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin bulunduğu, dava dilekçesinde sözü edilen Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/208 Esas, 2005/216 Karar sayılı dosyasının getirtildiği, anılan dosyada davacı A. G. tarafından davalı Kepez Belediyesi ve Kadastro Müdürlüğü adına Hazine aleyhine dava açıldığı, Maliye Hazinesi tarafından davacı A. G. hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasının birleştirildiği, yapılan yargılama sonucunda davacı A. G."ın asıl davasının reddine, birleşen Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/1490 Esas, 2003/1729 Karar sayılı dosyası ile açılan davanın kabulü ile, 7445 ada, 9 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiği, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 3.7.2007 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, dava konusu taşınmaza ait tedavüllü tapu kaydının getirtildiği, taşınmazın 24.9.1991 tarihinde davacı tarafından kayıt maliki E. K."tan satın alındığı, taşınmazın geldisinin 66 sayılı kadastral parsel olduğu ve bu parselin tapulama sonucu 21.1.1966 tarihinde R. Ç. adına tescil edildiğinin görüldüğü, dava dilekçesi içeriğine göre, davacı kadastro tespiti sonucunda üçüncü kişi adına tespit görüp kesinleşen ve tapuya kaydedilen taşınmazı tapu siciline güvenerek satın aldığını, daha sonra Hazinenin açtığı dava sonunda tapusunun iptal edildiğini, tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan Devletin sorumlu olduğunu belirterek davasını TMK"nun 1007. maddesine dayandırdığı, TMK"nun 1007. maddesine göre, Hazinenin sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmış olması gerektiği, oysa, dava konusu zarara neden olan hatalı tespitin kadastro çalışmaları sırasında oluştuğu, taşınmazın orman niteliğinde olduğu halde nitelik ve zilyetlik koşulu gerçekleşmeden üçüncü kişi adına tespit gördüğü, Hazinenin Devlete ait taşınmazların kadastro tespiti çalışmalarını takip etmediği, askı ilanı sonrasında itirazlarını yapmayarak hatalı sicil oluşmasına ve bunun sonucunda taşınmazı tapu siciline güvenerek satın alan davacının yanılmasına neden olduğu, Hazinenin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zararın, ihmali nitelikteki idari eylemden doğduğu, davalı Belediyece yapılan imar uygulaması da idari işlem niteliğinde olduğundan, bu tür idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının idari yargı yerinde açılması gerektiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi"nin emsal nitelik taşıyan 15.9.2008 gün ve 2007/14216 Esas, 2008/10282 Karar sayılı ilamının da aynı doğrultuda olduğu, hal böyle olunca, davacının davasının idari yargının görev alanı kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ"nin 7.5.2009 gün ve E:2009/5310, K:2009/6365 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ; 9.7.2009 gün ve E:2009/510 sayı ile, davacı Ali Gökpınar vekili Av. Semih Gökpınar tarafından 1991 yılında tapu kaydına güvenerek satın aldığı Antalya İli, Merkez Kütükçü Mahallesi, 7445 ada, 9 parsel sayılı tapuda adına kayıtlı taşınmazın, daha sonra Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 400.000.-TL"nin iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle Maliye Hazinesi ve Kepez Belediye BaşkanIığı"na karşı dava açıldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları, doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, dava dosyasının incelenmesinden, davacının Antalya İli, Merkez Kütükçü Mahallesi, 7445 ada, 9 parsel sayılı taşınmazı 1991 yılında Ergun Kunt adlı şahıstan tapudan satış ile satın aldığı, ancak söz konusu parselin orman olduğundan bahisle Maliye Hazinesi tarafından tapu kaydının iptali istemiyle açılan dava sonucu Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 13.7.2005 günlü ve E:2003/208, K:2005/216 sayılı kararıyla tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararın Yargıtay aşamasından da geçerek kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından ilk olarak Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/252 Esasında açılan dava ile tapu siciline güvenerek iyiniyetle satın aldığı taşınmazın tapu kaydının iptal edildiği tarih itibariyle rayiç değeri olan 400.000.-TL"nin iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunulduğu, ancak anılan Mahkemenin 29.12.2008 günlü ve K:2008/548 sayılı kararıyla, Hazinenin yasalar uyarınca kendisine verilen görevleri yapmaması sonucu zararın ihmali nitelikteki idari eylemden, davalı Belediyece yapılan imar uygulaması da idari işlem olduğundan, bu tür idari işlem ve eylemden kaynaklanan tazminat davasının idari yargı yerinde açılması gerektiği gerekçesiyle davanın görevden reddi üzerine bakılan bu davanın açıldığının anlaşıldığı, dava konusu olayda, davacının zararının, tapu kaydına güvenerek satın aldığı taşınmazın daha sonra hatalı tescil nedeniyle tapu kaydının iptal edilmesi sonucu doğduğunun görüldüğü, bir başka deyişle, dava konusu zararın imar uygulaması sonucu yapılan hatalı tescil işleminden değil, bu işlemden önce kadastro çalışmaları sonucunda taşınmazın orman niteliğini taşıdığı halde üçüncü bir kişi adına tespit görmesinden kaynaklandığı, ortada idari bir eylem veya işlemden doğan zararın söz konusu olmadığı, bu durumda, davacının tapu kaydına güvenerek satın aldığı taşınmazın daha sonra tapu kaydının iptal edilmesi üzerine mülkiyet hakkının elinden alınması sonucu doğan ve mülkiyet iddiasına dayalı olan tazminat davasının adli yargı yerinde görüm ve çözümü gerektiği, öte yandan, daha önce açılan davada, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce görevsizlik kararı verilip, bu karar kesinleştiğinden, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvuru zorunluluğunun doğduğu, bu nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR"ün katılımlarıyla yapılan 3.5.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa"nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ"un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA"nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 1991 yılında satın aldığı taşınmazın tapu kaydının, Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucu iptal edildiği ileri sürülerek diğer hakları saklı kalmak kaydıyla 400.000.-YTL nin iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle açılmıştır.

Türk Medeni Kanunu"nun 1007. maddesinde, "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür" denilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 13.7.2005 gün ve E:2003/208, K:2005/216 sayılı kararıyla, uyuşmazlık konusu taşınmazın geldisinin 66 nolu kadastro parseli olduğu, 66 nolu kadastro parselinin de kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle Antalya, Merkez, Kütükçü, 7445 ada, 9 nolu parselin iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi üzerine davacı tarafından, diğer hakları saklı kalmak kaydıyla 400.000.-YTL nin iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Buna göre, davacının iddiasının, taşınmazın tapu kaydının hatalı tescili nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklandığı gözetildiğinde, davanın görüm ve çözümünün, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 2. İdare Mahkemesi"nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 29.12.2008 gün ve E:2008/252, K:2008/548 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.5.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara