Esas No: 2012/9-1238
Karar No: 2012/1827
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/9-1238 Esas 2012/1827 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2011/143262
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KAYSERİ 2. Asliye Ceza
Günü : 21.12.2010
Sayısı : 1561-1061
Sanık S. H.."in taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı TCY"nın 89/4 ve 22/3. maddeleri uyarınca 8 ay hapis, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise aynı Yasanın 179/2. maddesi uyarınca 1 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.11.2007 gün ve 848-949 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.10.2009 gün ve 12955-9575 sayı ile;
"1- Taksirle yaralama suçu ile ilgili olarak;
Mağdurların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanması sebebiyle sanığa atılı suçun, 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesi kapsamında takibinin şikayete bağlı bulunması ve her üç mağdurun da 13.03.2007 tarihli duruşmadaki ifadelerinde şikayetten vazgeçtiklerinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 89/5 ve 73/4. maddeleri uyarınca sanık hakkında taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen hükme yönelen temyize gelince;
a) Anılan suç için kanunda belirlenen unsurların kaza öncesi açıkça tespit edilmemiş olması halinde, alkollü araç kullanarak ölüm veya yaralamaya neden olunması halinde eylemin taksirle yaralama veya ölüme neden olma suçunu oluşturacağı ancak, somut olayda; taksirle yaralama suçuna ilişkin davanın şikayet yokluğu nedeniyle düşürülmesi halinde, eylemin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna dönüşebileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi kanuna aykırı,
b) Kabul ve uygulamaya göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 11.3.2008 tarih, 2008/7-14 esas, 2008/50 sayılı kararı ile; 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde değişiklik yapan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin amaç, kapsam ve gerekçesi de nazara alındığında; hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenleme karşısında, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun niteliği, hükmolunan cezanın süresi gözetilip dosyada bulunan adli sicil kaydı da değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması" nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna yönelik bozmaya uyan, Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesince 21.12.2010 gün ve 1561-1061 sayı ile;
"... Sanık S.H.."in kırmızı ışık ihlali yaptığının ve olayın oluşumunda asli derecede tamamen kusurlu olduğunun kabul edildiği, alkollü olduğundan bilinçli taksir koşullarının oluştuğu, bu nedenle taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunun izlenmesinin şikayete bağlı olmadığı, mağdurların sanık hakkında şikayetçi olmamalarının suçun oluşumunda etkili olmayacağı,
5237 sayılı TCY’nın 44. maddesi uyarınca işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan kişinin bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacağı sanık S. H.."in işlediği bir fiil ile hem bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma ve hem de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği bilinçli taksirle birden çok kişinin yaralanmasına neden olma suçunun 5237 sayılı TCY"nın 89/4. maddesinde düzenlendiği ve altı aydan üç yıla kadar hapis cezasını gerektirdiği, aynı yasanın 22/3. maddesi uyarınca cezada üçte birden yarısına kadar artırım yapılacağı, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun 5237 sayılı TCY’nın 179/3. maddesinde düzenlendiği ve iki yıla kadar hapis cezasının verileceği, cezanın alt sınırının bir ay hapis cezası olacağı, bilinçli taksirle birden çok kişinin yaralanmasına neden olma suçunun trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna göre daha ağır cezayı gerektirdiği bu nedenle sanık hakkında sadece bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan ceza verilmesinin gerektiği, iddia, mağdurların anlatımları, sanığın savunması, Doktor V. A. Ö.. Kayseri Devlet Hastanesi tarafından verilen 08 Kasım 2005 günlü 33363, 33361, 33362 sayılı raporu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhsisas Dairesinin 25 Kasım 2010 günlü 7506 sayılı raporu, trafik kazası tespit tutanağı, sürücü belgesi örneği, nüfus ve sabıka kayıtları ile ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın üzerine yüklenen bilinçli taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmasına trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan fikri içtima nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle taksirle yaralama suçu yönünden direnilerek, ilk hükümdeki gibi karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “onama” istekli 16.04.2010 gün ve 143262 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 12. Ceza Dairesine, Özel Dairece de 16.04.2012 gün ve 15230-10144 sayılı tevdi kararıyla Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın 5237 sayılı TCY’nın 89/1. maddesi kapsamında olacak şekilde 3 kişinin taksirle yaralanmasına neden olduğu ve mağdurların şikayetten vazgeçtiği olayda; sanık hakkında TCY’nın 89/4. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının ve suçun bilinçli taksirle işlenmiş olmasının bu suçu takibi şikayete bağlı olmaktan çıkarıp çıkarmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkeme direnme hükmünün eylemli uyma sonucu verilmiş yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Yerel mahkemece, bozma ilamından sonraki yargılamada sanığın suçu bilinçli taksirle işleyip işlemediğinin belirlenmesi amacıyla olay yerinde keşif yapılması, trafik bilirkişisinden rapor alınması, Kayseri Büyükşehir Belediyesinden trafik ışıklarının çalışma sistemine ilişkin belgelerin getirtilmesi ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur durumuna ilişkin rapor alınması suretiyle, ilk hükümde yer almayan bozma sonrası yapılan araştırmaya, incelemeye ve toplanan delillere göre karar verilmiştir. Önceki hükümde bulunmayan bu hususlar Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için tebliğname tarihine göre uygulanması gereken 6110 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi uyarınca Dairelerin işbölümüne ilişkin olarak Yargıtay Büyük Genel Kurulunca alınan ve 02.06.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 12.05.2011 gün ve 1 sayılı karar gereğince taksirle yaralama suçlarına bakmakla görevli Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.12.2010 gün ve 1561-1061 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.10.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.