Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/3-1242 Esas 2012/1822 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/3-1242
Karar No: 2012/1822

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/3-1242 Esas 2012/1822 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi, M., M. ve M. isimli sanıkların kasten yaralama suçundan 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılması kararını verdi. Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kararı eksik araştırmaya dayalı olarak bozdu. Yerel mahkeme ise kararında direnerek, sanıklar hakkında verilmiş ilk hükümdeki gibi karar verdi. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı \"bozma\" istekli tebliğnamesi gönderince Ceza Genel Kurulu tarafından değerlendirildi ve dava zamanaşımının gerçekleştiği belirlenerek sanıklar hakkındaki kamu davası düşürüldü.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ceza Kanunu (mülga) (765) Madde 104
- Türk Ceza Kanunu (mülga) (765) Madde 102
- Türk Ceza Kanunu (mülga) (765) Madde 463
- Türk Ceza Kanunu (mülga) (765) Madde 456
- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 326
- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 322
- Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 223
- Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 5271
Ceza Genel Kurulu         2012/3-1242 E.  ,  2012/1822 K.
  • DAVA ZAMANAŞIMI
  • DAVANIN DÜŞMESİ
  • KASTEN YARALAMA SUÇU
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 104
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 102
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 463
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 456

"İçtihat Metni"

Kasten yaralama suçundan sanıklar M., M. ve M’nin eylemlerine uyan ve lehe olan 765 sayılı TCY"nın 456/2 ve 463. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.12.2007 gün ve 356-687 sayılı hükmün sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 08.07.2009 gün ve 15283-14737  sayı ile;

"1- Mağdurda oluşan mandibula kırığının hangi sanığın eylemi sonucu oluştuğunun şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırılması bakımından mağdurun tekrar duruşmaya çağrılarak ifadelerindeki çelişkinin giderilmesi ve tüm tanıkların da duruşmada hazır edilerek yaralama olayının açıklığa kavuşturulmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması,

 2- Sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğini gözetilmemesi suretiyle CMK’nun 326. maddesine muhalefet edilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.             

Yerel mahkeme ise 02.11.2009 gün ve 1043-788 sayı ile;

"...Olayın oluş biçimi, yeri saati, saldıran sanık sayısı dikkate alığında, hayatın olağan akışı mevcut ceza yargılamaları deneyimimize göre, mağdur olan kişinin normal vatandaş değil örneğin doktor olması halinde bile bu ayrımı kesin olarak yapabilmesi asıl sanığı (nitelikli yaralamayı yapan) ayırt edebilmesi kanaatimizce  mümkün değildir. Yüzyüzelik ilkesi kapsamında mağdurun şikayetten vazgeçme süresinin tarafımızdan gözlemlenmesi, şikayetten vazgeçme aşaması sonrasında mağdurun (bu tanıklar için çok imkansızdır) önceki aşamalarda ayırt edemediği hususu Yargıtay bozmasından sonra ayırt etmesi ve bu ayırt etmeye üstün değer verilebilmesi mahkememizce mümkün görülmediğinden mağdurun yaralanmasının asli faili belli olamayacak şekilde nitelikli yaralama olarak değerlendirilmesi ve bu konuda sanıklar hakkında verilmiş ilk hükümde direnilmesi gerektiği vicdani kanısına ulaşılmıştır" şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümdeki gibi  karar vermiştir.

Bu hükmün de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 20.06.2011 gün ve 211114 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesine, Özel Daire tarafından da Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

                                                              TÜRK MİLLETİ ADINA

                                                    CEZA GENEL KURULU KARARI             

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;  eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği öncelikle belirlenmelidir.

765 sayılı TCY’nın 102. maddesinde, yasalarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin dördüncü fıkrasında da, beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır.

Kesen bir nedenin bulunması halinde anılan Yasanın 104/2. maddesi uyarınca zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve zamanaşımı süresi, ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978-250 ile 23.01.2007 gün ve 254–5 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme veya temyiz mercii resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanıklara yüklenen kasten yaralama suçunun yaptırımı 765 sayılı TCY"nın 456. maddesinin ikinci fıkrasında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olup, anılan Yasanın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 5 yıl, 104/2. maddesi göz önünde  bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı ise 7 yıl 6 aydır. Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma olasılığı bulunmayan ve 28.03.2005 günü gerçekleştirildiği iddia olunan eylemle ilgili olarak yedi yıl altı aylık kesintili dava zamanaşımının 28.09.2012 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1412 sayılı CYUY"nın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı Yasanın 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle,

1- Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.11.2009 gün ve 1043-788 sayılı direnme hükmünün dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,

Yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CYUY"nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanıklar hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.10.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara