Esas No: 2012/11-1060
Karar No: 2012/1820
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/11-1060 Esas 2012/1820 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanıklar H.D. ve H.E. dolandırıcılık suçundan yargılanmış ve yerel mahkeme tarafından beraat ettirilmiştir. Ancak, Yargıtay 11. Ceza Dairesi bu kararı eksik inceleme sonucu verildiği gerekçesiyle bozmuş, yerel mahkeme ise direnerek ilk kararını tekrarlamıştır. Dosya Ceza Genel Kurulu tarafından incelenmiş ve yerel mahkemenin eksik araştırma yapmadığına karar verilmiştir. Dosya dolandırıcılık suçlarında görevli olan Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmiştir.
Kanun maddeleri: Dolandırıcılık suçunun karşılık geldiği Türk Ceza Kanunu'nun 157. Maddesi.
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2011/202364
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ZONGULDAK 2. Ağır Ceza
Günü : 24.03.2011
Sayısı : 42-47
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar H.D.ve H.E.."in beraatına ilişkin, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.07.2007 gün ve 84-105 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 22.12.2010 gün ve 1657-14820 sayı ile;
“Evli olan sanıkların, sanık H.D..’in SSK’dan emekli aylığı alan babasının 17.03.2001 tarihinde vefatından sonra yetim maaşı almak amacıyla danışıklı olarak boşanıp, birlikte aynı evde yaşamaya devam ederek 01.06.2002-10.04.2007 tarihleri arasında toplam 19.565 lira haksız çıkar sağladıklarının iddia olunması, sanıkların soruşturma sırasında sanık H. D..’e maaş bağlanması için boşandıklarını beyan ederek kovuşturma evresinde geri almaları karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından boşanma dosyası getirtilerek incelenip içeriği ve boşanma nedeni ile, sanıkların boşandıktan sonra aynı evde birlikte yaşamaya devam edip etmediklerinin muhtarlık, zabıta ve komşularından sorulup araştırılıp, ikametgahın bir başka yere nakledilip nakledilmediğinin tespitinden sonra, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu "tarafların mahkeme ilamı ile boşanmalarında ve boşandıktan sonra sanık H..’nin babasından kalan sigorta aylığını almasında dolandırıcılık suçunun unsuru olan hile ve aldatıcılıktan söz edilemeyeceğinden" bahisle yazılı şekilde beraatlerine hükmolunması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 24.03.2011 gün ve 42-47 sayı ile;
"...Taraflar mahkeme ilamı ile boşanmışlardır. Tarafların mahkeme ilamı ile boşanmalarında ve boşandıktan sonra sanık H..’nin babasından kalan sigorta aylığını almasında dolandırıcılık suçunun unsuru olan hile ve aldatıcılıktan söz edilemez. Boşandıktan sonra tarafların yeniden bir araya gelerek nikahsız olarak yaşamalarının da dolandırıcılık suçunun unsurlarını oluşturmayacağı, nitekim mahkememizden benzer mahiyette bir olayda verilen beraat kararının onanmasına dair emsal nitelikteki Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 04.05.2006 tarih 2253-3791 sayılı kararının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, unsurları oluşmayan atılı suçtan sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekeceği" şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 24.05.2012 gün ve 202364 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
"H. E."in (D.) ölen babasının emekli aylığını almak amacıyla eşinden ayrıldığı, ancak halen birlikte yaşamaya devam etmek suretiyle suç işlediği" iddiasını içeren ihbar mektubunun Zonguldak C.Başsavcılığına, Zonguldak C.Başsavcılığı tarafından da Çaycuma C.Başsavcılığına gönderilmesi üzerine şüpheliler hakkında soruşturmaya başlandığı,
Çaycuma C.Başsavcılığınca kolluktan, şüphelilerin boşanmış olup da halen aynı çatı altında birlikte yaşayıp yaşamadığının tespitinin istenmesi üzerine, Çaycuma İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerince ....Köyü Muhtarı M. E..’in beyanına göre düzenlenen ve iki kolluk görevlisi ile muhtarın imzası bulunan 21.02.2007 günlü tutanak içeriğine göre şüphelilerin halen aynı çatı altında birlikte yaşadıklarının tespit edildiği,
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 10.04.2007 gün ve 269319 sayılı yazısına göre, sanık H. D..’in 01.06.2002 ila 16.03.2007 tarihleri arasında toplam 19.565 lira maaş aldığının belirtildiği,
Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2002 gün ve 354-327 sayılı ilamına göre sanık H. E. (D.) ile sanık H.E.’in Medeni Kanunun 166. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıkları, kararın aynı gün taraflara tebliğ edildiği, tarafların kararı temyiz etmeyeceklerini belirtmeleri üzerine de kararın 29.05.2002 tarihinde kesinleştiği,
Yerel mahkeme tarafından sanıklara duruşma gününü bildirir davetiyelerin ... Köyü, Çaycuma adresine çıkarıldığı, sanıkların tebligat sırasında evde bulunmaması nedeniyle tebligatın 7201 sayılı Tebligat Yasasının 21. maddesine göre yapıldığı,
Anlaşılmaktadır.
Sanık H. D.savcılık savunmasında, babasından kalan maaşı almak için eşi ile anlaşmalı boşandığını, bazen eski eşi ile birlikte köydeki evde kaldığını belirtmiş, mahkemede ise eski eşi ile birlikte yaşamadığını, çocuklarının yanında kaldığını dile getirmiş,
Sanık H. E..de savcılık savunmasında, H. E. (D..) ile babasından kalan maaşı alabilmek için anlaşmalı olarak boşandıklarını, bazen köydeki evde birlikte kaldıklarını belirtmiş, mahkemede ise eşi ile anlaşamadıkları için boşandıklarını ve ayrı yaşadıklarını söylemiştir.
Bu bilgi ve belgeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Özel Daire tarafından yerel mahkeme kararının, "sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi amacıyla, boşanma dosyasının getirtilerek incelenip, içeriği ve boşanma nedeni ile sanıkların boşandıktan sonra aynı evde birlikte yaşamaya devam edip etmediklerinin tespiti gerektiğinden bahisle eksik inceleme ile hüküm kurulduğu" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, aslına uygun onaylı sureti dosya içerisinde bulunan Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2002 gün ve 354-327 sayılı ilamında sanık H.. E.. (D..) ile sanık H. E..’in Medeni Kanunun 166. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşandıklarının belirtilmiş olması ve Cumhuriyet savcılığı tarafından kolluk görevlilerine düzenletilmiş olan 21.02.2007 günlü tutanakta sanıkların halen aynı çatı altında birlikte yaşadıklarının tespit edilmiş bulunması karşısında, yerel mahkeme tarafından eksik araştırma ile hüküm kurulması söz konusu değildir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı yönündeki direnme gerekçesi isabetli olup, hükmün esasına yönelik temyiz incelemesi yapılması için dosyanın, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 6110 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 14. maddesi uyarınca Dairelerin İş Bölümüne ilişkin olmak üzere Yargıtay Büyük Genel Kurulunca alınan ve 02.06.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.07.2011 tarihinde yürürlüğe giren 12.05.2011 gün ve 2011/1 sayılı kararına göre, dolandırıcılık suçlarına ilişkin davalara bakmakla görevli Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.03.2011 gün ve 42–47 sayılı kararındaki direnme gerekçelerinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.10.2012 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 31.10.2012 günü yapılan ikinci müzakerede tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.