Esas No: 2012/6-907
Karar No: 2012/1814
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-907 Esas 2012/1814 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık H.'nin hırsızlık suçundan mahkumiyetine ilişkin kararın temyiz edilmesi sonucu dava, zamanaşımı koşullarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Yargıtay 6. Ceza Dairesi'ne taşındı. Yerel mahkeme, müştekinin zararının giderilmediği ve sanığın tekerrüre esas sabıkasının bulunduğu gerekçesiyle direndi. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle davaya karar verilemeyeceğine karar verdi. Davanın düşmesine karar verildi. Kararda geçen kanun maddeleri: Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) (5271) Madde 223, Türk Ceza Kanunu (mülga) (765) Madde 522, Türk Ceza Kanunu (mülga) (765) Madde 491.
- HIRSIZLIK SUÇU
- DAVA ZAMANAŞIMI
- DAVANIN DÜŞMESİ
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 522
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 491
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık H….’nin 765 sayılı TCY"nın 491/2 ve 522/1. maddeleri uyarınca bir yıl üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.06.2007 gün ve 1091-503 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 28.10.2010 gün ve 13631-17065 sayı ile;
"Suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre; 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun Geçici 1/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 231/5–14. madde ve fıkraları gereği sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu" bulunduğundan bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise, 13.07.2011 gün ve 847-432 sayı ile; "müştekinin zararının giderilmediği ve sanığın tekerrüre esas sabıkasının bulunduğu" gerekçesi ile direnmiş ve ilk hüküm gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.03.2012 gün ve 39833 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanık hakkında, katılanın park halindeki aracını çaldığı iddiasıyla kamu davası açıldığı, yerel mahkemece sanığın eyleminin, suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan 765 sayılı TCY"nın 491/2. maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu kabul edilerek anılan Yasanın 491/2 ve 522/1. maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar verildiği, yerel mahkemenin eylemin vasıflandırılmasına ilişkin kabulünde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
765 sayılı TCY"nın 102. maddesinde yasalarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen nedenler ise anılan Yasanın 104/1. maddesinde düzenlenmiş olup, kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve zamanaşımı, bu suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978-250 ile 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re"sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
765 sayılı TCY"nın 491. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci bendinde düzenlenen suça, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, anılan Yasanın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 5 yıl, aynı Yasanın 104/2. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı ise 7 yıl 6 aydır. Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma olasılığı bulunmayan ve 12.04.2005 tarihinde gerçekleştirildiği iddia olunan sanığın eylemiyle ilgili olarak 765 sayılı TCY"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımı 12.10.2012 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1412 sayılı CYUY"nın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının, 765 sayılı TCY"nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı Yasanın 223. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.07.2011 gün ve 847-432 sayılı direnme hükmünün dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
Yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CYUY"nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY"nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY"nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.10.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.