Esas No: 2018/12940
Karar No: 2018/12940
Karar Tarihi: 9/6/2021
AYM 2018/12940 Başvuru Numaralı ATTİLA OKAY Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ATTİLA OKAY BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/12940) |
|
Karar Tarihi: 9/6/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
M. Emin ŞAHİNER |
Başvurucu |
: |
Attila OKAY |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir sosyal güvenlik ödemesinin değer kaybına uğratılarak yapılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/4/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1/11/1965 ile 30/6/1975 tarihleri arasında Köy İşleri Yol Su Elektrik (YSE) Genel Müdürlüğünün çeşitli birimlerinde memur olarak görev yapmıştır. Başvurucu daha sonra bu görevinden ayrılarak 1/7/1975 ile 1/4/1977 tarihleri arasında Bursa Sanayi ve Ticaret Odasında Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) tabi olarak çalışmıştır. Başvurucu daha sonra bu görevinden de ayrılarak istifa ettiği devlet memurluğu görevine dönmek suretiyle 7/3/1978 ile 29/7/1983 tarihleri arasında Bilecik Belediyesinde ve YSE Genel Müdürlüğünün çeşitli birimlerinde memur olarak görev yapmıştır. Başvurucu daha sonra bu görevinden de ayrılarak 29/7/1983 ile 1/4/1994 tarihleri arasında özel sektörde çeşitli şirketlerde SSK"ya tabi olarak çalışmıştır. SSK tarafından başvurucuya 1/5/1994 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlanmıştır.
10. Anayasa Mahkemesi 5/2/2009 tarihli ve E.2005/40, K.2009/17 sayılı kararı ile 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"un 12. maddesinde yer alan "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve" ibaresini, Anayasa"nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu karar 5/6/2009 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanmış olup 5/6/2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
11. Bu gelişme üzerine başvurucu 29/4/2011 tarihli dilekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK), Emekli Sandığına tabi olarak çalıştığı hizmet süresi için kendisine emekli ikramiyesi ödenmesini talep etmiştir. SGK 13/5/2011 tarihli yazıyla başvurucunun talebini "emekli ikramiyesi ödenmesinin imkânı bulunmadığı" gerekçesiyle reddetmiştir.
12. Başvurucu dava dosyasından anlaşılamayan bir tarihte Ankara 15. İdare Mahkemesinde 29/4/2011 tarihli talebinin reddine ilişkin söz konusu idari işlemin iptali ve bahse konu emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki memur maaş katsayısı üzerinden kendisine ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
13. Anayasa Mahkemesinin 5/2/2009 tarihli iptal kararından sonra kanun koyucu tarafından 19/9/2010 tarihli ve 5997 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile getirilen düzenlemenin de Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 tarihli ve E.2010/81, K.2011/78 sayılı kararı ile iptal edilmesinin ardından başvurucu bu defa 25/7/2011 tarihli dilekçesiyle Emekli Sandığına tabi olarak çalıştığı hizmet süresi için kendisine emekli ikramiyesi ödenmesini tekrar SGK"dan talep etmiştir. SGK 13/10/2011 tarihli yazıyla başvurucunun istemini "talebin birinci başvuru ile aynı mahiyette olduğu" gerekçesiyle reddetmiştir.
14. Başvurucu bu defa 28/10/2011 tarihinde Ankara 1. İdare Mahkemesinde 25/7/2011 tarihli talebinin reddine ilişkin idari işlemin iptali ve bahse konu emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki memur maaş katsayısı üzerinden kendisine ödenmesi istemiyle daha önce açmış olduğu dava ile benzer içerikte ayrı bir dava daha açmıştır.
15. Ankara 1. İdare Mahkemesi 6/4/2012 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Mahkemece, emekli aylığının bağlandığı tarihte yürürlükte bulunan katsayılar dikkate alınarak hesaplanacak emekli ikramiyesi tutarının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK tarafından başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir.
16. SGK tarafından gönderilen 5/9/2012 tarihli yazı ile başvurucunun lehine sonuçlanan mahkeme kararı gereği emekli ikramiyesinin aylığın bağlandığı 1/7/1994 tarihine göre hesaplandığı bildirilmiştir. Bu yazıda ayrıca ikramiye alacağına başvurucunun SGK"ya başvurduğu tarihten itibaren yasal faiz işletildiği ifade edilmiş ve yapılan hesaplama sonucu söz konusu faiz alacağı ile birlikte 107,50 TL emekli ikramiyesinin banka hesabına yatırıldığı belirtilmiştir.
17. Ankara 15. İdare Mahkemesi ise 26/9/2012 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda, 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Kanunu"nun 45. maddesi 8/9/1999 tarihinde yürürlüğe girdiğinden Emekli Sandığına tabi bir görevde iken anılan tarihten önce istifa edenlerin gerekli koşullara sahip olsa bile ikramiye hakkından yararlandırılmalarının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
18. Bu arada Ankara 1. İdare Mahkemesinin anılan kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesinin (Daire) 27/3/2013 tarihli hükmüyle temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının "tek hakimle alınması gereken kararın heyetçe alınmış olması" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
19. Başvurucunun karar düzeltme istemi de Dairenin 28/3/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
20. Bozma kararı üzerine Ankara 1. İdare Mahkemesi bu defa 22/5/2014 tarihinde davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Kararda, başvurucunun emekli ikramiyesinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 13/5/2011 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davada Ankara 15. İdare Mahkemesinin 26/9/2012 tarihli kararıyla davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ve somut olayda da başvurucunun aynı istemle yaptığı yeni başvurusunun reddine yönelik işlemin dava konusu yapıldığı vurgulanmıştır.
21. Ankara 1. İdare Mahkemesinin kararına karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurulu tarafından 2/7/2015 tarihli kararıyla yerel mahkeme kararının bozulmasına ve yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının iadesine hükmedilmiştir. Kararda, başvurucunun 25/7/2011 tarihinde idareye yaptığı başvurunun Anayasa Mahkemesinin ikinci iptal kararından sonra oluşan yeni hukuki durum nedeniyle farklı dava olduğunun kabulü ile davanın incelenmesinin gerektiği belirtilmiştir.
22. Ankara 1. İdare Mahkemesince 31/12/2015 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Mahkemece, emekli aylığının bağlandığı tarihte yürürlükte bulunan katsayılar dikkate alınarak hesaplanacak emekli ikramiyesi tutarının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK tarafından başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir. Kararda, başvurucunun yoksun kaldığı zarar emekli aylığının bağlandığı tarihi itibarıyla oluştuğu ve 17/1/2012 tarihli ve 6270 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin 26/1/2012 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanamayacağı ve dava konusu uyuşmazlığın o tarihten önceki geçerli düzenlemelere göre çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
23. İtiraz başvurusu üzerine karar Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesince 19/4/2017 tarihinde onanmıştır. Mezkûr başvuruda başvurucu, itiraz dilekçesinde özellikle emekli olunan tarihteki katsayılar üzerinden hesap yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Karar düzeltme istemi de aynı Daire tarafından 8/3/2018 tarihinde reddedilmiştir.
24. Nihai karar başvurucuya 3/4/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
25. Başvurucu 26/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
26. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Ferda Yeşiltepe [GK], B. No: 2014/7621, 25/7/2017, §§ 17-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 9/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu, emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki katsayılar esas alınarak ödenmemesi ve ikramiye hesaplamasının bir esasa dayandırılmadan yapılması nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuya göre ikramiye ödemesinde emekli aylığının bağlandığı tarihin esas alınması, alacağın değer kaybetmesine yol açmaktadır.
29. Bakanlık görüşünde, kanunda başvurucunun talebine cevaz veren bir düzenleme olmadığı dikkate alındığında yürürlükteki mevzuata uygun işlemin hukuki dayanağının bulunduğu ifade edilmiştir. Bakanlık ayrıca başvurucuya emekli olduğu tarihteki koşullar dikkate alınarak ödeme yapılması yolunda işlem tesis edilmesinin ve yürürlükteki düzenlemelerin bu şekilde yapılmış olmasının kamu yararı amacı çerçevesinde sosyal güvenlik sisteminin devamlılığını ve sınırlı kamusal kaynakların doğru şekilde harcanmasını gözeten meşru bir amacı taşıdığını bildirmiştir.
30. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda dile getirdiği hususları yinelemiş; her hukuki olayın nitelikleri ve gerekçeleri itibarıyla birbirinden farklı olduğunu, kendi hukuksal durumunun ve talebinin Bakanlık görüşünde yer verilen Anayasa Mahkemesi kararlarına konu başvuruların başvurusuyla aynı olmadığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü emekli ikramiyesinin enflasyon karşısında uğramış olduğu değer kaybının nazara alınmamasının ekonomik yönden mağduriyetine neden olduğuna ilişkin olup, tüm şikâyetler mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
32. Başvuruya konu olayda uygulanacak ilkeler Anayasa Mahkemesinin Ferda Yeşiltepe kararı ile ortaya konulmuştur (Ferda Yeşiltepe, §§ 45-76).
33. Başvurucunun emekli ikramiyesi alacağının mevcut olduğu derece mahkemelerince kabul edilmiştir. Başvurucunun bu alacağının Anayasa"nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkı kapsamında mülk teşkil ettiği kuşkusuzdur (Ferda Yeşiltepe, §§ 45-47). Başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının enflasyon karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi şeklindeki müdahalenin mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin birinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir (Ferda Yeşiltepe, §§ 48-51).
34. Anayasa Mahkemesi, kanun koyucunun bir hak olarak öngördüğü veya kamu borcu hâline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle mağdur olunduğu iddiasıyla yapılan başvurularda alacakta veya hakka konu bedelde meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir yük oluşturması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; Ferda Yeşiltepe, §§ 63-76). Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce hükmedilen alacak veya tazminatların enflasyon karşısında aşırı ölçüde değer kaybettiği başvurularda ölçülülük yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Abdulhalim Bozboğa, B. No: 2013/6880, 23/3/2016, §§ 48-66; ANO İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/2267, 21/12/2017, §§ 69-82).
35. Başvurucuya emekli ikramiyesi ödenmemesi suretiyle yapılan müdahale yönünden derece mahkemelerince Anayasa Mahkemesinin iptal kararları da gözetilerek emekli ikramiyesinin başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir. Bu bakımdan başvurucunun mağduriyeti giderilmiş durumdadır. Öte yandan başvurucunun ikramiye hesabında ödeme tarihindeki katsayıların esas alınması talebinin somut bir temele dayalı olmadığı, hesaplama yöntemi ve esasları bakımından takdir hakkının derece mahkemelerine ait olduğu değerlendirilmiştir (Ferda Yeşiltepe, § 74). Bununla birlikte yargılama makamlarının başvurucunun emekli aylığının bağlandığı 1/7/1994 tarihi itibarıyla emekli ikramiyesine hak kazandığını tespit ettiği görülmektedir. Nitekim ikramiyenin hesabı da bu tarihteki katsayılara göre yapılmıştır. Ancak bu ikramiye alacağına başvurucunun SGK"ya başvurduğu tarihten itibaren yasal faiz işletilmiştir (bkz. § 16).
36. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre alacağa hak kazanıldığı 1994 yılı Temmuz ayındaki 100 TL"nin, ödemenin yapıldığı 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybı giderilmiş karşılığı 18.099,98 TL"dir. Bu durumda başvurucuya ödenmesi gereken 107,50 TL tutarındaki emekli ikramiyesi alacağının 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla TÜİK verileri kullanılarak enflasyon karşısında değer kaybının giderilmiş karşılığı 19.457,50 TL’dir.
37. Dolayısıyla yukarıdaki verilere göre başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen 107,50 TL tutarındaki alacağının değer kaybını telafi edecek fark 19.350 TL"dir. Bu durumda alacağın hak kazanıldığı tarihten bu yana enflasyonun %17.999,98 oranında arttığı, diğer bir deyişle başvurucunun alacağının %1"inden bile daha az bir miktara düşerek enflasyon karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğradığı görülmektedir.
38. Sonuç olarak başvurucunun emekli ikramiyesine hak kazandığı tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen on sekiz yılı aşkın süredeki enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacağın değer kaybına uğratılarak ödendiği anlaşılmaktadır. Belirtilen değer kaybının miktarı gözetildiğinde müdahaleyle başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği, bu sebeple söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu sonucuna varılmıştır (benzer yönde bir karar için bkz. Ferda Yeşiltepe, § 75).
39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
41. Başvurucu 42.529,15 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
42. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
43. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
44. İncelenen başvuruda ikramiye ödemesinde emekli aylığının bağlandığı tarihin esas alınması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin idarenin işleminden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
45. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle başvurucunun uğradığı zarar miktarı, mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının uğradığı değer kaybı bedelidir. Bu değer kaybı bedelinin ise 19.457,50 TL olduğu yukarıda belirtilmiştir (bkz. §§ 36, 37). Buna göre maddi zararları karşılığında başvurucuya net 19.350 TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Belirtilen maddi tazminat miktarı yeterli bir giderim sağladığından fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harçtan ibaret yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 19.350 TL maddi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.