Esas No: 2012/8-1071
Karar No: 2012/1794
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/8-1071 Esas 2012/1794 Karar Sayılı İlamı
- RUHSATSIZ SİLAH TAŞIMA SUÇU
- HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
- DAVA ZAMANAŞIMI
- MÜSADERE
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 36
- CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231
- TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 59
- ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN (6136) Madde 13
"İçtihat Metni"
Ruhsatsız Silah Taşıma Suçundan sanık Ş’nin 6136 sayılı Yasanın 13/1, 765 sayılı TCY’nın 59, 72, 36 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 5.371.346.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve zoralıma ilişkin, İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.06.2004 gün ve 368-779 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmiş ise de, 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca yürürlüğe giren yeni yasaların değerlendirilmesi amacıyla Yargıtay C.Başsavcılığınca 24.10.2005 gün ve 147533 sayı ile dosya mahalline iade edilmiştir.
Lehe yasa değerlendirmesi yapan İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesince 07.03.2006 gün 884-222 sayı ile, sanığın aynı yasa maddelerinin uygulanması suretiyle 5.371 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 05.05.2008 gün ve 5951-4898 sayı ile;
“Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesindeki koşulların varlığı halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması zorunluluğu” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyan İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesince 30.10.2008 gün 480-734 sayı ile; aynı yasa maddelerinin uygulanması suretiyle sanığın sonuç olarak 3.666 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.02.2011 gün ve 15693-1631 sayı ile;
“Sanığın sabıka kaydındaki mahkûmiyetlerinin kasıtlı bir suça ilişkin olmadığı gözetilmeden "daha önceden işlemiş olduğu kasıtlı suçlar nedeni ile sabıka kaydının bulunduğu ve buna göre kişilik özellikleri itibari ile bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığından" denilmek suretiyle dosya içeriğine uymayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden hüküm bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise 20.06.2011 gün ve 288-452 sayı ile;
“...Sabıka kaydında bulunan ve dosya içine konulan İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2003/721-662 sayılı kararına konu suçun ihkak-ı hak niteliğinde olduğu ve bu suçun kasıtla işlenen suçlardan olduğu, bu suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verildiği, dolayısıyla Yargıtay bozma ilamının bu yönüyle dosyanın içeriğine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan, suçun işleniş biçimi, dosyaya yansıyan suçun gerçekleşme şekline göre sanığın mahkememizde oluşturduğu kişilik özelliklerine göre, suça karşılık gelen cezanın caydırıcılık özelliği, her olayda hükmedilen cezanın ertelenmesi veya HAGB"na karar verilmesi halinde cezanın caydırıcı özelliğini kaybetmesi ve olayın mağdurlarınca adalete olan inancın zayıflaması, erteleme ve HAGB hükümlerinin sanık yönünden kazanılmış olarak görülüp her olayda uygulanmasında zorunluluk bulunmaması, aksi halde uzun süren yargılama süreci, harcanan emek ve mesai ve suçun mağdurunca yaşanan üzüntü ve sıkıntıları bir hiç kabul edilecek şekilde verilen cezanın evrak üzerinde kalıp uygulamada hiç bir sonuç doğurmadığı kanaatinin yaygınlaşması hususları bir bütün halinde değerlendirilerek, kişilik özellikleri itibariyle sanığın ilerde bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde kanaat oluşmadığı için hükmedilen ceza nedeniyle CMK. nun 231 ve erteleme hükümlerinin uygulanması yoluna gidilmemesinin de dosya içeriğine uymayan bir gerekçe olmadığı" gerekçesiyle direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının zamanaşımı nedeniyle “bozma ve düşme” istekli 28.05.2012 gün ve 326250 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkemece sanık hakkında 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğine göre, 05.03.2004 tarihinde kolluk görevlileri tarafından yapılan denetim sırasında bir kıraathanede sanığın üzerinde suça konu 9 mm çapındaki ruhsatsız yarı otomatik tabanca ile buna ait 13 adet merminin ele geçirildiği, alınan rapordan ruhsatsız tabancanın atışa elverişli olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
765 sayılı TCY’nın 102. maddesinde, yasalarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin dördüncü fıkrasında da beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı Yasa’nın 104/2. maddesi uyarınca dava zamanaşımını kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978-250 ile 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı ruhsatsız silah taşıma suçuna 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde bir seneden üç seneye kadar hapis ve adli para cezası öngörülmüştür. 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 5 yıl, 104/2. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı 7 yıl 6 aydır. Daha ağır başka bir suçu oluşturma olasılığı bulunmayan ve 05.03.2004 tarihinde gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak 765 sayılı TCY"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımı, yerel mahkemece direnme hükmünün verildiği 20.06.2011 tarihinden sonra, ancak dosyanın henüz Ceza Genel Kuruluna intikalinden önce 05.09.2011 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, 765 sayılı TCY"nın 36/2. maddesindeki; "Kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması ve satılması cürüm veya kabahat teşkil eden eşya bir ceza mahkumiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile mutlaka zabıt ve müsadere olunur" hükmü uyarınca suç tarihinde sanıkta yakalanarak el konulan, ruhsatsız olarak taşınması ve bulundurulması suç teşkil eden adli emanete kayıtlı ruhsatsız tabanca, şarjör ve mermilerin zoralımına karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2. ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca düşmesine ve adli emanete kayıtlı olan ruhsatsız tabanca, şarjör ve mermilerin 765 sayılı TCY"nın 36/2. maddesi uyarınca zoralımına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.06.2011 gün ve 288-452 sayılı direnme hükmünün dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesine göre karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Adli emanetin 2004/2160 sırasında kayıtlı 245 PZ 47126 numaralı 9 mm çaplı ruhsatsız yarı otomatik tabanca ve şarjörü ile mermilerin 765 sayılı TCY"nın 36/2. maddesi uyarınca ZORALIMINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.10.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.