Esas No: 2012/4-376
Karar No: 2012/1788
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/4-376 Esas 2012/1788 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesi, imar kirliliğine neden olan sanık F.I.'ın 5237 sayılı TCY'nin 184/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Ancak Yargıtay 4. Ceza Dairesi bozma kararı vererek hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda tartışılması gerektiğini belirtti. Yerel mahkeme ikinci kez yapılan yargılamada, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları değerlendirildi ve sanığın sebep olduğu zararı gidermediği için bu koşulların sağlanmadığına karar verildi. Bunun üzerine dosya, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu için Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5237 sayılı TCY'nin 184/1, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi 1. fıkrası ile CYY'nın 231/5. maddesi ve fıkrası, CYY'nın 231/6/c maddesi.
"İçtihat Metni"
Tebliğname: 2008/254649
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 14. Asliye Ceza
Günü : 15.07.2008
Sayısı : 335-358
İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık F.I..’ın 5237 sayılı TCY’nın 184/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Yasanın 51. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine ilişkin, İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.02.2006 gün ve 792-73 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 07.04.2008 gün ve 4802-5735 sayı ile;
“Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY.nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY.nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY.nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 15.07.2008 gün ve 335-358 sayı ile;
“Önceki karar gerekçesinde yapının ruhsata uygun hale getirilmediği ve ruhsat alınmadığı açıklanmıştır.
5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinin 6/c maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması için suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade ve suçtan önceki hale getirme veya tanzim suretiyle tamamen giderilmesi yasal koşullardan biridir.
Söz konusu ruhsatsız inşaatın yıkılarak kamunun uğradığı zararın giderilmesi ve suçtan önceki hale getirilmesi halinde zaten suç vasfına göre 5237 sayılı TCY’nın 184/5. maddesine göre ceza davasının düşürüleceği yasanın amir hükmüdür.
Dosya kapsamına göre ruhsatsız inşaatın yıkılmamış olması nedeniyle kamunun uğradığı zararın giderilmediği ve suçtan önceki hale getirilmediği açık olduğundan, bozma kararı diğer koşullar (5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231/6-a-b maddesi) yönünden yerinde ise de, bu koşul yönünden yerinde görülmediğinden bozma kararına uyulmayarak ısrar kararı verilmiştir” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 02.08.2010 gün ve 254649 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 4. Ceza Dairesine, Özel Daire tarafından da Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun sanık hakkında uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmiştir.
İncelenen dosya içeriğinden; ilk hükümde 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun sanık hakkında uygulanma olanağının bulunup bulunmadığına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme yapmamış olan yerel mahkemenin, bozmadan sonraki direnme gerekçesinde, bozmada belirtilen hususları tartışmak suretiyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunmadığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen karar; özde direnme niteliğinde olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Somut olayda, sanık müdafiinin temyizi üzerine Özel Dairece, yapılan yasal değişikliklere işaret edilmek suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi amacıyla yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş, yerel mahkemece de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları değerlendirilerek, sanığın sebebiyet verdiği zararı gidermediği gerekçesiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunmadığına karar verilmiştir.
Buna göre, yerel mahkemece, bozma ilamından sonraki yargılamada, bozma ilamının gereğinin eylemli olarak yerine getirilmiş bulunması karşısında; verilen kararın direnme hükmü niteliğinde olduğunun kabulü olanaksızdır. İlk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeye dayanılarak karar verilmiştir. Önceki hükümde bulunmayan bu hususlar, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İzmir 14. Asliye Czea Mahkemesince verilen 15.07.2008 gün ve 335-358 sayılı karar, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.09.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.