AYM 2020/32269 Başvuru Numaralı KEREM KARAGÖZ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2020/32269
Karar No: 2020/32269
Karar Tarihi: 9/6/2021

AYM 2020/32269 Başvuru Numaralı KEREM KARAGÖZ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KEREM KARAGÖZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/32269)

 

Karar Tarihi: 9/6/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Kerem KARAGÖZ

Vekili

:

Av. Oktay BAĞATIR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi ve kanunda öngörülen azami süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/10/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:

8. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PKK terör örgütünün Yüksekova ilçe yapılanmasına yönelik olarak başlatılan soruşturma kapsamında başvurucu 14/11/2014 tarihinde gözaltına alınmıştır.

9. Yürütülen soruşturma kapsamında başvurucu 17/11/2014 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, birden fazla kişi tarafından birlikte yağma ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarından tutuklanması istemiyle Yüksekova Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.

10. Yüksekova Sulh Ceza Hâkimliği aynı tarihte devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, birden fazla kişi tarafından birlikte yağma ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarından başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.

11. Yürütülen soruşturma sonucunda 26/3/2015 tarihinde başvurucu ve diğer yedi şüpheli hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, birden fazla kişi tarafından birlikte yağma ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarından cezalandırılmaları istemiyle Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

12. Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi 7/4/2015 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2015/137 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

13. Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi 20/1/2016 tarihinde Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı yazıyla güvenlik nedeniyle davanın naklinde taraflar yönünden hukuki yarar olacağı kanaatini bildirmiştir.

14. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, dava dosyasının naklinin uygun olacağı görüşüyle dosyayı incelenmek üzere Yargıtay 5. Ceza Dairesine göndermiştir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 18/3/2016 tarihinde davanın Van Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar vermiştir.

15. Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi 5/5/2016 tarihinde Yargıtay 5. Ceza Dairesinin kararı doğrultusunda davanın nakline ve dosyanın Van 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

16. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2/3/2017 tarihinde, başvurucunun devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan müebbet hapis, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası ve 100 TL adli para cezası, mala zarar verme suçundan 3 yıl 9 ay hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

17. Başvurucu mahkûmiyet kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

18. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi 12/7/2017 tarihinde yaptığı istinaf incelemesi neticesinde, başvurucu hakkında benzer veya bağlantılı suçlar nedeniyle açılan ve hâlen yargılaması devam eden başka davalar bulunduğunu belirterek mükerrer yargılamanın önüne geçilmesi amacıyla tüm delillerin bir arada değerlendirilmesinin sağlanmasının ve sanıkların hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayin edilmesinin gerekmesi nedeniyle Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermiştir.

19. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyanın Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/144 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir.

20. Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi, her iki dosya arasında hukuki ve fiilî bağlantı olmadığını değerlendirerek birleştirilme uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

21. Birleştirilme uyuşmazlığını inceleyen Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi, davaların birleştirilmelerine ve yargılamanın Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/144 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.

22. Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 7/7/2020 tarihli duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

23. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz Hakkâri 2. Ağır Ceza Mahkemesince 23/7/2020 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu bu kararı 1/10/2020 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

24. Başvurucu 7/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

25. Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 25/3/2021 tarihinde başvurucunun görevi yaptırmamak için direnme suçundan 4 yıl 24 ay hapis cezası, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan müebbet hapis cezası, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası, mala zarar verme suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5 yıl hapis cezası, kamu görevlisini kasten öldürme suçuna teşebbüsten 16 yıl hapis ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

26. Başvurucu bu kararı temyiz etmiştir. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Yargıtayda derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

27. İlgili hukuk için bkz. Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 19-31.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Mahkemenin 9/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucu; isnat edilen suçlar nedeniyle 17/11/2014 tarihinde tutuklandığını,gerekçesiz bir şekilde tutukluluğun devam ettirildiğini, tahliye taleplerinin ve itirazlarının gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, azami tutukluluk süresinin aşıldığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, adil yargılanma hakkının, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141. maddesinde düzenlenen tazminat yolunu tüketmediği belirtilmiştir. Bakanlık esas bakımından başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi açısından ilgili ve yeterli olduğunu, yargılama sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmediğini, dolayısıyla tutukluluk süresinin makul olduğunu ileri sürmüştür.

31. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında tutukluluk süresinin kanunda öngörülen azami süreyi aştığının açık olduğunu, yetersiz gerekçelerle tutukluluğunun devamına karar verildiğini, bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

B. Değerlendirme

32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin tutukluluğun makul süreyi ve kanunda öngörülen azami süreyi aşmasına ilişkin olduğu değerlendirilmiş ve bu şikâyetler Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü ve yedinci fıkrası kapsamında incelenmiştir.

33. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

34. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmü verilmiş ise hüküm kesinleşmemiş olsa da 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı, B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30).

35. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra 25/3/2021 tarihinde mahkûmiyetine karar verilen başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolu başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 9/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara