Esas No: 2019/30850
Karar No: 2019/30850
Karar Tarihi: 9/6/2021
AYM 2019/30850 Başvuru Numaralı NECATİ VEDAT ERTEN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
NECATİ VEDAT ERTEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/30850) |
|
Karar Tarihi: 9/6/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Akif YILDIRIM |
Başvurucu |
: |
Necati Vedat ERTEN |
Başvurucu Vekilleri |
: |
Av. Gürkal Aydoğan YOLYAPAN |
|
|
Av. Ramazan TAŞKIN |
|
|
Av. Büşra BATUR |
|
|
Av. Serhat ÇETİN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/9/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1969 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte iç hastalıkları uzmanı tabip yüzbaşı olarak görev yapmaktadır.
9. (Kapatılan) Ege Ordusu Komutanlığı Askerî Mahkemesinin (Mahkeme) 29/7/2015 tarihli ve E.2011/813, K.2015/1157 sayılı kararıyla başvurucuya askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarına iştirak suçundan birçok kez hapis cezası verilmiştir.
10. Anılan kararda başvurucunun 2/5/1930 tarihli ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 81. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suça iştirak ettiği belirtilmiştir.
11. Söz konusu hüküm, Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 8/7/2019 tarihli kararıyla onanmıştır.
12. Başvurucu, nihai kararı 6/9/2019 tarihinde öğrendiğini beyan etmiş; 9/9/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 1632 sayılı Kanun’un 81. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Askerlikten kurtulmak için hile yapanlar :
Madde 81 – (Değişik : 11/12/1935-2862/9 md.)
1 - Askerlik çağına girenlerden askerlikten büsbütün veya kısmen kurtulmak kasdile ismini değiştirenler, başkasını kendi yerine tabib muayenesine veya askere gönderenler, başkasının hüviyet cüzdanını veya askeri vesikasını kullananlar, askerlik işlerinde sahte şehadetname veya evrak kullanan yahut her ne suretle olursa olsun hile ve desise yapanlarla kıt"aya veya bir müesseseye intisab ettikten sonra kendisinin yapmağa mecbur olduğu hizmetten büsbütün veya kısmen kurtulmak kasdile hile yapanlar on seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar."
14. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu"nun 102. ve 104. maddelerinin ilgili kısmı şöyledir:
“Madde 102 -Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası:
...
3 - Beş seneden ziyade ve yirmi seneden az ağır hapis veya beş seneden ziyade hapis yahud hidematı ammeden müebbeden mahrumiyet cezalarından birini müstelzim cürümlerde on sene,
4 - Beş seneden ziyade olmamak üzere ağır hapis veya hapis yahud sürgün veya hidematı ammeden muvakkaten mahrumiyet cezalarını ve ağır para cezasını müstelzim cürümlerde beş sene,
Madde 104 - Hukuku amme davasının müruru zamanı, mahkumiyet hükmü yakalama, tevkif, celb veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya C. müddeiumumisi tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilir.
Bu halde müruru zaman, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlar. Eğer müruru zamanı kesen muameleler müteaddid ise müruru zaman bunların en sonuncusundan itibaren tekrar işlemeğe başlar. Ancak bu sebepler müruru zaman müdetini 102 nci maddede ayrı ayrı muayyen olan müddetlerin yarısının ilavesi ile baliğ olacağı müddetten fazla uzatamaz.”
15. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 9/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki olağanüstü dava zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin esaslı iddianın karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).
19. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak, bunlara ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Cemal Günsel, § 22).
20. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar (Cemal Günsel, §§ 23, 24, 26). Başvurucunun soyut şekilde birtakım kanun hükümlerine atıfta bulunması ihlal iddialarının temellendirildiği anlamına gelmez.
21. Somut olayda Mahkeme başvurucuyu askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçlarına iştirak suçundan mahkûm etmiştir. Mahkeme ve Yargıtaya göre somut olayda dava zamanaşımı dolmamıştır. Başvurucu ise aksi kanaattedir. Başvurucunun bu iddiası gözetildiğinde Mahkemece kabul edilen suç tarihlerinin ve dava zamanaşımının dolmasına neden olan kanun hükmünün hangisi olduğunun, somut olayda dava zamanaşımı süresinin durmasının veya kesilmesinin söz konusu olup olmadığının ve bütün bunların gözetilmemesinin hangi anayasal hakkını hangi gerekçeyle ihlal ettiğinin başvurucu tarafından açıklanmasının önem taşıdığı anlaşılmaktadır. Hâlbuki başvuru formunda soyut olarak birçok kanun hükmü sıralanmış ve somut olayda dava zamanaşımının dolduğu belirtilmiştir. Hangi anayasal hakkın hangi gerekçeyle ihlal edildiği açıklanmamıştır. Bu durumda başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendiremediği sonucuna ulaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Hicabi DURSUN bu görüşe katılmamıştır.
B. Diğer İhlal İddiaları
23. Somut olayda başvurucu; bireysel başvuru formunda öne sürmediği adil yargılanma hakkı kapsamındaki isnadı öğrenme, hakkaniyete uygun yargılanma ve tanık sorgulama hakları ile hukuki güvenlik ve belirlilik, suç ve cezaların kanuniliği ve cezaların şahsiliği ilkelerinin ihlal ediğini 28/10/2019, 8/11/2019, 6/3/2020, 8/7/2020 ve 17/9/2020 tarihli ek beyan dilekçeleri ile dile getirmiştir.
24. Başvurucunun başvuru formunda öz itibarıyla dile getirmiş olduğu şikâyetleri detaylandırmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte somut olayda başvurucunun başvuru formunda öz itibarıyla dahi olsa ileri sürmediği şikâyetlerini ancak nihai kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde dile getirmesi gerekir. Somut olayda ise başvurucu, nihai kararı 6/9/2019 tarihinde öğrenmesine rağmen başvuru formunda öz itibarıyla da olsa ileri sürmediği birçok yeni şikâyet dile getirmiştir. Söz konusu şikâyetlerin -nihai kararın öğrenilme tarihi de dikkate alındığında- 30 günlük bireysel başvuru süresinde yapılmadığı sonucuna varılmıştır.
25. Aksinin kabulü hâlinde eksikliğin giderilmesine dair ya da ek beyanları içerir dilekçelerle farklı ve bağımsız ihlal iddialarının her zaman dile getirilmesi mümkün olacaktır. Bu da bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük süre kuralını anlamsız hâle getirecektir (benzer yöndeki karar için bkz. Ümüt Demir, B. No: 2012/1000, 18/9/2014, § 31).
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Hicabi DURSUN bu görüşe katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Hicabi DURSUN"un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Hicabi DURSUN"un karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/6/2021 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
2019/30850 nolu bireysel başvuruda, Anayasa mahkemesi birinci bölüm çoğunluğu gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması ve diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Aşağıda belirtilen gerekçelerle mahkeme çoğunluğunun görüşüne katılmadım.
1. Anayasa Mahkemesi temellendirilmiş başvurularla ilgili esaslı içtihadı olan Cemal Günsel (B. No: 2016/12900) kararını 21/1/2021 tarihinde vermiştir. Somut başvuru ise bu içtihattan önce yapılmıştır. Mevcut realitenin hiç dikkate alınmadan bu içtihadın geçmişe yürütülmesi hakkaniyete uygun değildir. Dahası, başvuru formu incelendiğinde sayın çoğunluğun vardığı sonucun aksine, başvurucunun gerekçeli karar hakkına yönelik başvurusunu temellendirdiği anlaşılmaktadır. Başvurucu, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olan iddiasını adil yargılanma hakkıyla ilişkilendirerek hem hukuksal hem de maddi yönden temellendirmiştir.
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez bulunması sonucuna iştirak etmemin sebebi ise tam da sayın çoğunluğun da ilkesel olarak kabul ettiği gibi şikayetlerin formda öz itibarıyla başvurucu tarafından dile getirilmiş olmasıdır. Başvurucu, formda öz itibarıyla getirdiği şikâyetlerini sonradan detaylandırmıştır. Somut olayda başvurucunun başvuru formunda öz itibarıyla dahi olsa ileri sürdüğü şikâyetlerini otuz günlük başvuru süresinden sonra detaylandırmasına hukuken bir engel bulunmamaktadır. Söz konusu şikâyetlerin başvuru süresinde yapıldığı sonucuna varılması gerekmektedir.
3. Esas yönünden ise; kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olan dava zamanaşımının dolduğuna dair esaslı iddia gerekçeli kararda tartışılmadığı için "gerekçeli karar hakkından" ihlal kararı verilmesi gerekmektedir.
4. Bununla beraber; 5237 sayılı TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen iştirakte bağlılık kuralına göre kasten ve hukuka aykırı olarak işlenmiş bir fiilin varlığı gereklidir. Suça iştirak eden bazı faillerin yargılamasının ilk derece mahkemesinde ayrı olarak devam ettiği belirtilmiştir. Kararda tarafların suça iştirak konusunda anlaştıklarına dair deliller gösterilmemiş, bu konudaki iddialar araştırılmamıştır.
5. Başvurucunun suçun niteliğinin değişmesinden ötürü ek savunma hakkı verilmediği yönündeki iddiası derece mahkemelerince karşılanmamıştır. Dahası başka dosyadan fotokopi olarak alınan ifadelerin sahipleri dinlenmeden bunların hükme esas alındığı iddiasına yönelik da bir değerlendirme yapılmamıştır.
6. Başvurucunun aleyhinde beyanda bulunan tanıklara soru sorma ve onlarla yüzleşme hakkının elinden alındığına yönelik şikayeti ise hiçbir aşamada gözetilmemiştir.
7. Bütün bu hususlar yargılamanın hakkaniyetini zedelemiş, adil yargılanma hakkını ihlal etmiştir. Anayasa mahkemesinin başvuruyu kabul edip, esastan görüşerek gerekçeli karar hakkı ve adil yargılanma hakkının diğer güvenceleri (tanık sorgulama, silahların eşitliği ilkesi) yönünden dosyanın neticelendirmesi gerekmektedir.
Açıkladığım gerekçelerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.
|
|
|
|
Üye Hicabi DURSUN
|