AYM 2018/19096 Başvuru Numaralı MUSTAFA KARAMAN Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/19096
Karar No: 2018/19096
Karar Tarihi: 15/6/2021

AYM 2018/19096 Başvuru Numaralı MUSTAFA KARAMAN Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA KARAMAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/19096)

 

Karar Tarihi: 15/6/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

Mustafa KARAMAN

Vekili

:

Av. Hürmüz BİÇER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesine rağmen soruşturma kapsamında el konulan eşyalar üzerinde inceleme yapılmasına devam edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 6/6/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu hakkında terör örgütüne üye olma suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından soruşturma yürütülmüştür. Anılan soruşturma sonucunda 19/10/2017 tarihinde, kamu davası açılması için yeterli ve kesin delil olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bu karar 16/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiş ve itiraz edilmediği için kesinleşmiştir.

10. Başvurucu 17/11/2017 tarihli dilekçesi ile Başsavcılıktan, takipsizlik kararı verilen soruşturma kapsamında el konulan bilgisayar, telefon ve flash disk üzerinde inceleme devam ediyorsa vazgeçilmesini ve eşyaların iadesini talep etmiştir. Başsavcılık, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne 20/11/2017 tarihinde, anılan eşyaların imajları üzerinde incelemenin devam ettirilmesi ve eşyaların başvurucuya teslimi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi talimatı vermiştir.

11. Başvurucu, Başsavcılığın el konulan eşyalar üzerindeki incelemenin devam ettirilmesine yönelik kararına karşı Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz yoluna gitmiştir. Başvurucu itirazında; hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararın kesinleştiğini, bu karar ile şüpheli vasfının kalktığını, 17/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 134. maddesi gözetildiğinde takipsizlik kararı verilen kişiden elde edilen dijital eşyalara ait imajlar üzerinde incelemeye devam edilmesinin yasal dayanağının mevcut olmadığını vurgulamıştır.

12. Başsavcılık, başvurucunun taleplerine ilişkin mütalaasında; el konulan dijital materyallerin inceleme raporunun beklenildiğini, inceleme sonucunda suç unsuru bulunması hâlinde yeni delile dayanılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılabileceğini, bu nedenle el konulan materyallerin incelenmesi gerektiğini, materyallerin imajlarının alındıktan sonra ilgilisine teslim edileceğini ve bu hususta ilgili kuruma müzekkere yazıldığını belirtilerek talebin reddedilmesini talep etmiştir. Sulh Ceza Hâkimliği anılan mütalaayı tekrarlayarak başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu gerekçelerin yerinde olmadığına karar vermiştir.

13. Başvurucunun bu karara karşı yapmış olduğu itiraz, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 3/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

14. Nihai karar başvurucuya 7/5/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 6/6/2018 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.

16. Ayrıca Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede; başvurucunun Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına karşı 24/1/2018 tarihinde bir kez daha itiraz ettiği, anılan itirazı değerlendiren Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin daha önce 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından söz konusu talep hakkında karar verilmiş olduğunu belirterek 2/3/2018 tarihinde itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmettiği görülmüştür. Başvurucu vekilinin bu karara karşı 7/5/2018 tarihli itirazı ise Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiştir. Öte yandan 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 3/11/2017 tarihli kararının başvurucuya tebliğ edilmediği, başvurucu vekilinin talebi üzerine 7/5/2018 tarihinde anılan kararın tebliğ edildiği tespit edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

17. 17/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma" kenar başlıklı 134. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine karar verilir..."

18. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

" (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

...

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

...

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler...

 (3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir..."

19. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

 (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır."

B. İlgili Yargı Kararları

20. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 3/2/2015 tarihli, E.2014/10649, K.2015/1856 sayılı kararı şöyledir:

"Gerekçe ne olursa olsun, önemli bir kamu hizmeti sayılan adalet hizmetini yürüten yargı görevini yapanların görevlerini yerine getirirken başta Anayasa ve temel hukuk kurallarına göre kişi hak ve özgürlüklerine azami oranda dikkat edecek ölçüde eylem ve işlemlerini yürütmesi gerekmektedir. Davacının olayla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı halde, UYAP ortamında gerçek şüphelinin kimlik bilgileri yerine kendi bilgilerinin kaydedilmesi eylemi nedeniyle yapılan hata sonucu maddi ve manevi zarara uğradığının kabulü gerektiği... Tüm bu açıklamalar ışığında adli işlemin hatalı uygulanması sonucu olarak işlemediği bir suç nedeniyle sisteme kimlik bilgileri şüpheli sıfatıyla kayıt edilen ve hakkında ceza davası açılan davacı için 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 141/3. ve devamı maddelerine göre makul ölçüde manevi tazminata, belge ile kanıtlanan maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup hükmün bozulmasına karar verildi..."

21. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 28/5/2018 tarihli ve E.2017/8495, K.2018/5987 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"09/09/2009 tarihli duruşmada davacı vekili tarafından, dinleme kararı veren hakim hakkında, kurul tarafından soruşturma açıldığının iddia edilmesi karşısında, tazminat istemine dayanak soruşturma dosyasında görev yapan Cumhuriyet savcıları ve hakimler hakkında yürütülen adli ve idari soruşturma olup olmadığı, olması halinde sonucunun, Cumhuriyet savcıları ve hakimlerin kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâllerinin bulunup bulunmadığı, CMK"nın 141/3. maddesinde belirtilen halin davacı lehine oluşup oluşmadığının araştırılmaması... Kanuna aykırı olup ... hükmün ... bozulmasına ... karar verildi"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 15/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

23. Başvurucu; 5271 sayılı Kanun"a göre uygulanacak koruma tedbirlerinde öncelikle aranan koşulun şüphenin varlığı olduğu, hakkındaki ceza soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği için şüpheli sıfatının ortadan kalktığını, bu duruma rağmen el konulan eşyaları üzerinde incelemeye devam edilmesinin yasal dayanağının olmadığı belirtmiştir. Kişisel verilerin ancak kanunda öngörülen hâllerde işlenebileceğini, ceza soruşturmasına bağlı olarak elde edilen kişisel verilerinin ilgili kanunda düzenlenen hâller kalkmış olmasına rağmen incelemeye devam edilmesinin anılan hakkı ihlal ettiğini vurgulamıştır.

24. Bakanlık görüşünde; başvurucunun Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararını, Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2/3/2018 tarihli kararında öğrendiğini beyan ettiğini vurgulayarak başvurunun yasal süre içinde yapılmadığı belirtilmiştir. Öte yandan 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde başvurucunun şikâyet konusu işlemden dolayı uğradığı maddi ve manevi zararını isteyebileceğinin düzenlendiği ancak başvurucunun bu tazminat yolunu tüketmeden başvuru yaptığı vurgulanmıştır. Bu duruma rağmen başvurunun esas yönünden incelenmesi hâlinde ise başvurucuya ait dijital delillere ilgili mevzuat hükümleri gereğince el konulmuş inceleme kararı verildiği hatırlatıldıktan sonra 15 Temmuz darbe girişiminden kaynaklı nedenlerle bu deliller üzerinde inceleme işlemleri tamamlanmadan başvurucu hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunmadığı kanaatine ulaşıldığı belirtilmiştir. Başsavcılığın eşyalar üzerindeki işlemin uzun sürebileceği ihtimaline karşı başvurucunun daha fazla soruşturma tehdidine maruz kalmaması için inceleme sonuçlarının daha sonra tekrardan değerlendirilebileceğini de dikkate alarak takipsizlik kararı verildiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte Başsavcılığın ilgili dijital materyallerin imajının alınması talimatını vererek başvurucuya ait dijital eşyaların teslimine karar verdiği, dolayısıyla Başsavcılık kararının başvurucunun menfaatlerinin korunması amacına yönelik olduğu değerlendirmesine yer verilmiştir. Ayrıca yapılacak değerlendirmede Anayasa"nın 15. maddesinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

26. Başvurucunun eşyalarına el konulurken mevzuat hükümlerine aykırı davranıldığına ilişkin iddialarını yargıya taşıdığına dair bir açıklaması bulunmamaktadır. Bu durum da gözetilerek başvurunun bireysel başvuruya konu olan takipsizlik kararına rağmen el konulan eşyaların imajları üzerinde incelemeye devam edilmesine yönelik iddialar bağlamında özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

27. Öte yandan Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

28. Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması yanında telafi kabiliyetini haiz olması ve tüketildiğinde başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduğunun gösterilmesi ya da en azından etkili olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 29). Bununla birlikte soyut olarak makul bir başarı sunma kapasitesi bulunan bir başvuru yolunun uygulamada başarıya ulaşmayacağına dair şüphe, o başvuru yolunun tüketilmemesini haklı kılmaz. Özellikle sonradan oluşturulan ve henüz uygulaması olmayan başvuru yollarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir (Ramazan Korkmaz, B. No: 2016/36550, 19/7/2017, § 33).

29. Ayrıca devletin suçların soruşturulması faaliyeti kapsamında şüpheliler hakkında birtakım tedbirler alarak onları gözetimi altında tuttuğu durumlarda ise şüphelilerin sonradan ileri sürecekleri şikâyetlerinin olması olağandır. Usul kurallarının yoğun şekilde öngörüldüğü bu özel durumlar yönünden söz konusu şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması da ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanması bakımından bir gerekliliktir. 5271 sayılı Kanun"un 141. ve devamı maddelerinde düzenlenen koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davaları da bu bağlamdaki gerekliliği karşılamaya uygun bir yöntem sunmalıdır (Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 47).

30. Anayasa Mahkemesi daha önce 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (3) numaralı fıkrasında suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdiği kararlar veya yaptığı işlemler nedeniyle devlet aleyhine tazminat davası açılabileceğinin öngörüldüğünü, anılan hüküm kapsamında Cumhuriyet savcılarının yapmış oldukları işlemler nedeniyle zarar gördüğünü düşünen mağdurlar yönünden bir başvuru mekanizmasının oluşturulduğunu tespit etmiştir (H.Ö. B. No: 2017/34332, 12/12/2018, § 41; M.Y., B. No: 2014/7149, 22/11/2017, § 50).

31. Bu durumla birlikte 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendinde eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı hâlde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan; eşyası ya da diğer mal varlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten talep edecekleri açıkça düzenlenmiştir. Her iki düzenleme ve yukarıda belirtilen yargı kararları (bkz. §§ 20-21) birlikte değerlendirildiğinde; ceza soruşturması sürecinde uygulanan koruma tedbirlerinden dolayı mağdur olanların tazminat taleplerine ilişkin iddialarını sunacakları bir hukuk yolunun mevcut olduğu anlaşılmaktadır.

32. Bu bağlamda soruşturma sürecinde icra edilen bir koruma tedbiri kapsamında Başsavcılıkça gerçekleştirilen işlem nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyet yönünden etkili bir olağan kanun yolunun var olup olmadığı öncelikle belirlenmelidir. Somut olay yönünden etkili olduğu kabul edilecek başvuru yolunun Anayasa’da öngörülmüş güvencelere aykırılık nedeniyle anılan hakkın ihlal edildiğini özü itibarıyla tespit etme ve yeterli giderim sağlama imkânı sunan bir yol olması gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; başvurucunun hakkındaki soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sonuçlanmasına rağmen soruşturma kapsamında el konulan dijital eşyaların imajları üzerinde incelenmeye devam edilmesinden yakındığı görülmüştür.

33. Başvurucunun şikâyetinin kaynağının yürütülen bir ceza soruşturmasında yapılan Başsavcılık işlemleri ve kararlarına dayandığı hususunda bir şüphe yoktur. Bu durumda koruma tedbirleri kapsamında somut olayda uygulanan kararların hukuka uygun olup olmadığı hususu ile orantılı olup olmadığı hususunun 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesi kapsamında açılacak söz konusu davada incelenebilecek ve bir hukuka aykırılık tespit edildiğinde başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Somut olay bağlamında bu hususlar ve ilgili yargı kararları dikkate alındığında 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinin öngörülen tazminat davası açma yolunun tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olarak kabul edilmemesi için bir nedenin olmadığı ve makul bir başarı sunma kapasitesinin bulunduğu değerlendirilmektedir. Bu durumda başvurucunun tazminat yoluna başvurmadan bireysel başvuru yaptığı gözetildiğinde olağan başvuru yolları tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.

34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara