AYM 2018/30350 Başvuru Numaralı MARMARA MÜHENDİSLİK MÜT. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/30350
Karar No: 2018/30350
Karar Tarihi: 15/6/2021

AYM 2018/30350 Başvuru Numaralı MARMARA MÜHENDİSLİK MÜT. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MARMARA MÜHENDİSLİK MÜT. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/30350)

 

Karar Tarihi: 15/6/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Mahmut ALTIN

Başvurucu

:

Marmara Mühendislik Müt. San. Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Nasuf KATRANCI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının, ticari sözleşmede belirlenen faize hükmedilmemesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/10/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu şirket ile Kapatılan Çamlıca Belediye Başkanlığı (Belediye) arasında 8/1/1996 tarihinde yapılan anlaşma gereğince başvurucu, Sazlıdere köyü ve Gökçetepe köyü sahilleri hâlihazır haritası ve imar planı hazırlanması işini üstlenmiştir. Söz konusu imar planı 4/6/1998 tarihinde Çamlıca Belediye Meclisince kabul edilerek kesinleşmiş ve başvurucu şirkete 6.300 TL ve 600 TL ödenmiştir.

9. Başvurucu, Belediye ile aralarındaki sözleşmelere göre alacağının ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu belirterek kapatılan Belediye yerine Edirne İl Özel İdaresi (İdare) aleyhine 25/9/2000 tarihinde Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) işin teslim tarihi olan 4/6/1998 tarihinden itibaren sözleşmenin 5. maddesi gereğince günlük %05 oranında faizi ile birlikte ödenmesi talebiyle alacak davası açmıştır.

10. Mahkemece alınan 24/5/2004 tarihli bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince başvurucunun işini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiği ancak başvurucunun yapmış olduğu işlere ait ihale bedelinin davalı İdarece eksik ödendiği belirtilmiştir. Ayrıca gerek Sazlıdere köyü gerekse Gökçetepe köyü hak ediş hesabının toplam 42.401,50 TL (42.401.507.718 eski TL) olduğu hesaplanmıştır. Bilirkişi raporu sonrasında başvurucu 1/7/2004 tarihinde davasını bu miktara göre ıslah etmiştir.

11. Mahkemece 19/7/2004 tarihinde davanın kabulüne karar verilerek 42.401,50 TL (42.401.507.718 eski TL) alacağın %18 KDV eklenmek suretiyle 4/6/1998 tarihinden itibaren işleyecek günlük %05 oranında faizle birlikte ödenmesine hükmedilmiştir.

12. Davalı Belediye tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesince (Daire) 11/11/2005 tarihinde bozulmuştur.

13. Bozma kararına karşı, başvurucu tarafından yapılan karar düzeltme talebi Dairenin 28/6/2006 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

14. Bozma kararı sonrası Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilip, keşif yapılarak alınan 1/11/2007 tarihli bilirkişi heyet raporunda; başvurucu tarafından yapılan hâlihazır haritaların kabul edilebilir ve kullanılabilir nitelikte olduğu, nazım imar planı ve uygulama imar planı paftalarının şehircilik ve planlama ilkeleri açısından ayıplı bulunmadığı, başvurucunun teslim tarihi olan4/6/1998 tarihi itibarıyla sözleşme kapsamına giren işlerden KDV dâhil toplam 41.745,74 TL (41.745.747.837 eski TL) alacaklı olduğu, başvurucunun iş yapım tarihi olan 9/10/1998 tarihi itibarıyla sözleşme dışı işlerden KDV dâhil toplam 18.088,34 TL (18.088.344.136 eski TL) alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Belediyenin bilirkişi raporuna itirazlar doğrultusunda alınan ek bilirkişi raporu da 1/11/2007 tarihli bilirkişi heyet raporunu teyit etmiştir.

15. Mahkemece 24/9/2013 tarihinde 1/11/2007 tarihli bilirkişi heyet raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve 1.000 TL için dava tarihinden, 40.745,74 TL için ıslah tarihinden itibaren işleyecek günlük %05 oranında gecikme faizinin ve sözleşme dışı işler için tespit olunan 18.088,34 TL"nin ise dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmiştir.

16. Taraflarca temyiz edilen karar, Dairenin 23/3/2015 tarihli kararıyla bozulmuştur.

17. Bozma kararına karşı başvurucu tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Dairece 17/5/2016 tarihinde bu kez farklı gerekçeyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

18. Mahkemece bir kez daha bozma ilamına uyularak 18/10/2016 tarihinde davanın 1/7/2004 tarihli ıslah dilekçesi üzerinden kabulüyle, 1.000 TL için dava tarihi olan 25/9/2000 tarihinden ve ıslah edilen miktar olan 40.745,74 TL için ıslah tarihi olan 1/7/2004 tarihinden, 6098 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 1/7/2012 tarihine kadar taraflar arasındaki akdi faiz oranı olan günlük %05 oranında işleyecek faiz üzerinden ve 1/7/2012 tarihinden itibaren ise, yıllık yasal faizin yüzde yüzünden fazla olmayacak şekilde işleyecek faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmiştir.

19. Başvurucu tarafından temyiz edilmeyip davalının temyiz ettiği karar, 5/6/2017 tarihinde Dairece onanmıştır. Davalı İdare tarafından yapılan karar düzeltme talebi de Daire tarafından 4/7/2018 tarihinde reddedilmiştir.

20. Nihai karar başvurucuya 4/9/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 1/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 15/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).

26. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 17 yıl 9 ay 9 günlük yargılamaya ilişkin sürenin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

28. Başvurucu, yargılamanın sonucunun faiz yönünden adil olmadığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

29. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.

30. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

31. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde, hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).

32. Başvurucu, ticari işlerde tarafların sözleşmeyle faiz oranını serbestçe belirleyebileceğini belirterek derece mahkemelerince hükmedilen faizin adil olmadığını iddia etmiş ise de Mahkemenin 18/10/2016 tarihli kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmadığı anlaşılmıştır (§§ 18,19).

33. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında uğranılan zararların giderilmesi şikâyetleri yönünden başvuru yollarının usulünce tüketildiği söylenemez. Dolayısıyla etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yoluna başvurulmaksızın yapılan başvurunun incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir.

34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

35. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

36. Başvurucu, ihlalin tespitiyle 18.000.000 TL maddi ve 18.000.000 TL manevi tazminat ile yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

37. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

38. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 64.800 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

39. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvuruya konu olayda böyle bir illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

40. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 64.800 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2016/699, K.2016/702) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara