Esas No: 2021/4222
Karar No: 2022/1989
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4222 Esas 2022/1989 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4222 E. , 2022/1989 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı alt yüklenici (taşeron), davalı ise asıl yüklenicidir.
Davacı vekili, taraflarca akdedilen 19.06.2015 tarihli taşeron sözleşmesine göre müvekkilinin Aydın 112 acil çağrı merkezi inşaatının, Sultanhisar ilçesindeki huzurevi inşaatının, ... otopark inşaatının doğrama ve dış cephe giydirme işlerini üstlendiğini, sözleşmenin 10. maddesinde toplam 480.000,00 TL’lik iş bedeline mahsuben 30.08.2015 tarihinde 100.000,00 TL nakit ve sonrasında sıralı şekilde toplam 4 adet çek ile ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, Sultanhisar huzurevi inşaatına ait imalatların tamamlandığını, ancak Aydın'daki 112 acil servis inşaatı ile ... otopark inşaatı çalışmalarının istenen seviyeye getirilemediğini, 30/08/2015 tarihinde ödemesi gereken nakit 100.000,00 TL ödenmediğinden İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2015/12840 esas sayılı takip dosyası üzerinden takip başlattığını ancak davalının haksız şekilde itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin İzmir 27. Noterliğinden keşide edilen 14/09/2015 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, edimlerin sözleşmeye uygun şekilde yerine getirilmediğinin Bergama 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/194 D.İş dosyası, Aydın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/138 D.İş dosyası ile tespit edildiğini, tespit dosyalarında davacı alacağının toplamda yaptığı iş bakımından 81.056,05 TL olduğunu, davacıya verilen 30/09/2015 vadeli 50.000,00 TL’lik çekin davacı tarafından tahsil edildiğini, daha sonradan 30/10/2015 vadeli ve 100.000,00 TL bedelli çekin de tahsil edildiğini, davacıdan alacaklı duruma geldiklerini belirterek, davanın reddine ve % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, tespit dosyalarına göre Aydın 112 acil çağrı merkezi inşaatı yapım işinde davacının hak edişinin 4.976,00 TL; ... katlı otopark yapım işinde hak edişinin 36.080,05 TL; ve Aydın ili Sultanhisar ilçesi huzurevi inşaatında hakedişin 40.000,00 TL olmak üzere davacının üç işten toplam alacağının 81.056,05 TL olduğu, davalı tarafça davacıya verilen 50.000,00 TL ve 100.000,00 TL bedelli çekler sebebiyle toplamda 150.000,00 TL’nin davacıya ödenmiş olduğu, davacının yaptığı edimlere göre daha fazla bir alacağının kalmadığının anlaşıldığı, takip konusunun hak ediş bedeli olduğu ve hak ediş bedelinin davalının verdiği çeklerle ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkeme kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 18.05.2021 tarih, 2019/1155 Esas ve 2021/632 Karar sayılı kararı ile, davacı tarafın talebinin sözleşmede 30/08/2015 günü ödeneceği belirtilen 100.000,00 TL'lık tutara ilişkin olduğu, ancak ödenmesi gereken miktarın 81.056,05 TL olduğu, banka cevabında 50.000,00 TL tutarlı çekin 24/06/2015 tarihli çek tevdi bordrosu ile şubeye ibraz edildiği, 30/09/2015 tarihinde takas sisteminden tahsil edilerek davacı hesabına ödendiği, yine 100.000,00 TL çekin takasta işlem görerek davacı hesabına ödendiği, toplamda 150.000,00 TL’nin davacıya ödenmiş olduğu, ödemelerin dava tarihinden sonra yapıldığı, icra takibine konu 100.000,00 TL' den ödenmesi gereken 81.056,05 TL yönünden davanın konusuz kaldığı, davacının edimlerini yerine getirdikten sonra 100.000,00 TL'nin ödeneceği, işin süresi içinde tamamlanmaması nedeniyle davalı tarafın sözleşmeyi feshinde haklı olduğu, fesih haklı olduğundan davacı tarafın yaptığı imalat miktarı olan 81.056,05 TL'yi talep edebileceği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 81.056,05 TL üzerinden davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kalan 18.943,95 TL yönünden davanın reddine, tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve özellikle davacının talebinin nakit işbedelinin ödenmesine yönelik olduğunun anlaşılmasına göre verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davalı vekilinin itirazlarına gelince;
Taraflar arasında akdedilen 19.06.2015 tarihli taşeron sözleşmesinde davacı taşeronun Aydın-Çine yolu üzerindeki 112 acil çağrı merkezi inşaatı, Sultanhisar ilçesindeki huzurevi inşaatı ile ... otopark inşaatlarının doğrama ve dış cephe giydirme işlerini üstlendiği, sözleşmenin 10. maddesinde sözleşme bedeli ve ödeme şeklinin düzenlendiği, sözleşmeye konu iş bedelinin 480.000,00 TL olduğu, yapılacak iş bedeline mahsuben 30.08.2015 tarihinde 100.000,00 TL nakit ödeme yapılacağı, 30/09/2015 tarihinde 50.000,00 TL bedelli çek ödeneceği, 30/10/2015 tarihinde 100.000,00 TL bedelli çek ödeneceği, 30/11/2015 tarihinde 100.000,00 TL bedelli çek ödeneceği belirtilerek Finansbank'a ait 3 adet çekin teslim edildiği, bakiye kalan iş bedelinin ise yine çek ile 31/12/2015 tarihinde ödeneceğinin taahhüt edildiği, işe 22/06/2015 tarihinde başlanacağı, 10/08/2015 günü bitirilerek teslim edileceği kararlaştırılmıştır.
Kambiyo senedi niteliğindeki çek bir ödeme aracı olup, kural olarak mevcut borcun tediyesi için verildiğinin kabulü gerekir, aksini iddia eden tarafın aynı ölçüde delille ispat etmesi gerekir. Sözleşmenin hakediş ödemesine ilişkin düzenlemesinde de açıkça işbedelinin 380.000,00 TL’lik kısmının sıralı şekilde çeklerle ödeneceği ve 100.000,00 TL tutarında nakit ödeme yapılacağı kararlaştırılmıştır. Ödeme aracı olan çekin verilmesiyle ödemenin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Çekin henüz tahsil edilmemiş olması ödeme karinesini geçersiz kılmaz. Kaldı ki sözleşme gereğince yapılacak ödeme kapsamında davacıya verilen çeklerden iki tanesi yargılama aşamasında davacıya ödenmiştir. Bu durumda davacı taşeronun talep ettiği iş bedeli davalı yüklenici tarafından daha öncesinde ödenmiş olduğundan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile bölge adliye mahkemesi kararının temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına
6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 07.04.2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı taşeronla, davalı yüklenici arasında yapılan sözleşmeye göre yapılacak toplam iş bedelinin 480.000 TL olduğu, 100.000 TL lik kısmının peşin, geri kalan için taşerona verilen 4 adet ileri tarihli çekle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı işin 81.056,05 TL lik kısmını yaptıktan sonra sözleşme feshedilmiştir. Davacı peşin ödenecek olan 100.000 TL için icra takibi başlatmıştır. Yüklenici borca itiraz etmiş davacı itirazın iptali davası açmıştır. İtirazın iptali davası devam ederken ileri tarihli çeklerden 50.000 ve 100.000 TL lik çekler davacı tarafından tahsil edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi davanın reddine karar vermiş, vaki istinaf istemi üzerine, İstinaf Mahkemesi, 81.056,05 TL yönünden davanın konusu kalmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,18.943,95 TL açısından davanın reddine karar vermiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin Sayın çoğunluğu, “çeklerin verilmesiyle ödemenin gerçekleştiğinin kabulünün gerektiğini” belirterek İstinaf Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
TTK nın çekle ilgili hükümleri dikkate alındığında çekin ödeme aracı olduğu kuşkusuzdur. Ancak, somut olaydaki çeklerin ibraz tarihinde ve halen yürürlükte bulunun 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3/5. bendine göre; “31/12/2023 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir” hükmü karşısında ileri tarihli çeklerde; çekin, ödeme olarak kabulü mümkün olmadığı gibi ileri tarihli çek üzerinde yazılı tarihte ibrazı halinde karşılığının olup olmayacağı da takip ve dava tarihinde belli değildir.
Bu durumda, söz konusu çekler itirazın iptali davası sırasında tahsil edildiğine göre, takibe konu borcun tamamının itirazın iptali davası açıldıktan sonra ödendiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla İstinaf Mahkemesi kararının onanması gerekirken yazılı nedenlerle bozulmasına dair Sayın çoğunluğun kararına muhalifim.