Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3999 Esas 2022/1972 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3999
Karar No: 2022/1972
Karar Tarihi: 07.04.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3999 Esas 2022/1972 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/3999 E.  ,  2022/1972 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili ve katılma yolu ile davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, edimin ayıplı ifası nedeniyle iş bedelinin iadesi, söküm ve taşıma bedelinin mümkün olmadığı takdirde ayıp giderim bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ayıp giderim bedeli yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yarinde görülmemiş, reddine karar verilmiştir.
    2-Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Uyuşmazlık, davalı tarafından ifa edilen işin ayıplı olup olmadığı, ayıplı var ise ayıbın kabule icbar edilebilecek nitelikte olup olmadığı, bedel tenzilini gerektirip gerektirmediği, ayıpların düzeltme yapılarak giderilmesinin mümkün olup olmadığı ve bunların bedeli noktasında toplamaktadır.
    Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK'nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
    Eser sözleşmesi, 6098 sayılı TBK'nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu,TBK'nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
    Bununla birlikte; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 282. maddesi uyarınca mahkeme, takdiri bir delil olan bilirkişi görüşlerini diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporlarında görülen eksiklik ya da belirsizliğin tamamlanması veya giderilmesi görevi de, aynı Kanun'un 281/2. maddesine göre mahkemeye aittir. Bu halde, mahkemece re'sen veya tarafların talebi üzerine, Kanun'un 281/3. maddesi uyarınca, ilk raporu veren bilirkişilerden ek rapor alınabileceği gibi yeni bir bilirkişiler kurulu da oluşturulabilir. Nitekim, mahkemece bilirkişi raporunun denetimine imkân tanınması amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 279/2. maddesi hükmünce kararda, bilirkişi raporunda inceleme konusu yapılan maddi vakıalar ile varılan sonuçların gerekçelerine yer verilmesi zorunluluğu bulunduğu ifade edilmiştir.
    Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, 26.10.2016 tarihli heyet raporu alınmış, rapora itiraz edilmesi üzerine yeni heyet oluşturularak 30.06.2017 tarihli rapor alınmıştır. Raporlar arasında çelişki ortaya çıkması üzerine İstanbul’dan talimat ile rapor alınmasına karar verilmiş, dosyaya gönderilen tarihsiz raporda heyetin talep edilen şekilde oluşturulmaması üzerine rapor dikkate alınmamış, yeniden talimat ile İstanbul’dan rapor alınmasına karar verilmiştir. Çelişkilerin giderilmesi için talimat ile alınan raporda ise ilk iki rapordan tamamen farklı bir görüş bildirilmesi üzerine daha önce mahallinde keşfe katılan ve görüş bildiren bilirkişilerden bir heyet oluşturarak rapor alınmış ve alınan bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda; mahkemece alınan raporlar arasında çelişki bulunmakla beraber, çelişkinin giderilmesi için daha önce görüş bildirmemiş yeni bir heyetten rapor alınması gerekirken çelişkili rapor veren ve görüş bildiren bilirkişilerden rapor alınarak hüküm kurulması hatalı olmuştur. Ayrıca, hükme esas alınan raporda; sahilde yapılan ve dava konusu olmayan imalatın değerlendirilmesi doğru olmadığı gibi yüklenicinin yaptığı imalat ile iş sahibinin beklentisini karşılayacak düzeyde hizmet verebileceğine ihtimal verilmediği bildirilmesine rağmen eserdeki arızaların minimal etkiye sahip olduğunu belirterek rapor içerisinde de çelişki yaratılmıştır. Açıklanan nedenlerle, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, önceden görüş bildirmiş bilirkişilerden yeniden rapor alınarak, kendi içerisinde çelişkili rapora itibar edilip yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman ve öncekiler dışında oluşturulacak teknik heyetten gerekirse keşif yapılmak sureti ile rapor alınıp daha önce alınan raporlar arasındaki çelişkiler ve taraf itirazları giderilecek şekilde Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak dava konusu işin ayıplı olup olmadığı, ayıplı var ise ayıbın kabule icbar edilebilecek nitelikte olup olmadığı, bedel tenzilini gerektirip gerektirmediği, düzeltme yapılarak giderilmesinin mümkün olup olmadığı, kabule icbar edilemeyecek şekilde ayıplı ise söküm ve taşıma bedelinin ne olduğu, bedel tenzili gerekiyor ise ayıpların ortaya çıkmasından makul süre sonraki piyasa fiyatları giderim bedelinin, yüklenici karı ve KDV piyasa fiyatları içerisinde olduğundan ayrıca eklenmesiksizin tespit ettirilmesi konusunda rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir.
    Açılanan nedenlerle, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 07.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara