Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/537 Esas 2018/537 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/537
Karar No: 2018/537

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/537 Esas 2018/537 Karar Sayılı İlamı

                               T.C.

      UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

          ESAS NO     : 2018 / 537

          KARAR NO : 2018 / 537

          KARAR TR  : 24.09.2018

ÖZET : Davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

K  A  R  A  R

 

 

 

Davacılar: 1- G. B. 2- E. B. 3- H. C. B. 4- G. B.                                                                       

                  5- H. B.

Vekili      : Av. N. Ç. 

Davalı        : Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesi ile müvekkillerinden davacı G. B."in 44 .. ..1 plaka nolu araç ile seyir halindeyken, Ömeroğlu Mezarlığı Mevkiine geldiklerinde ana yola 250 metre mesafede üç yöne ayrılan kontrolsüz kavşaktaki son virajı alırken yol sathı üzerindeki asfaltın kalıplar halinde yerinden kalkması ve gevşek malzemenin asfalt üzerine dağılması neticesinde yaptığı kaza nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri manevi zararlara karşılık her bir davacı için 5.000,00 TL olmak üzere toplamda 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle davalı Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na karşı 02/02/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.02.2018 gün ve E:2018/120, K:2018/220 sayılı dosyada "Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı Belediye Başkanlığının karayollarını trafiğin güvenli şekilde işleyişini sağlayacak şekilde bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmesindeki eksiklik nedeniyle doğan zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanununun 2. maddesi gereğince, idare aleyhine tam yargı davasının, idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 sayılı KTK"nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu ise bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

"..Somut olayda, davalı idare aleyhinde hizmet kusuruna dayanılarak dava açılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir..." (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2015/2963 Esas,2015/11168 Karar)

Davacı tarafın iddiası ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı idare aleyhinde hizmet kusuruna dayanılarak dava açılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada yargı yolunun caiz olmadığı" şeklindeki gerekçesiyle Davanın Yargı Yolu Bakımından Görevsizlik Nedeniyle Reddine dair verdiği istinaf edilmeyen kararın 05/06/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacılar vekili aynı taleple 28/05/2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ: 13.07.2018 gün ve E:2018/769 sayı ile "Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların, davacılardan Güngör BEBEK"in 44 LP 161 plaka nolu araç ile seyir halindeyken, Ömeroğlu Mezarlığı Mevkiine geldiklerinde ana yola 250 metre mesafede üç yöne ayrılan kontrolsüz kavşaktaki son virajı alırken yol sathı üzerindeki asfaltın kalıplar halinde yerinden kalkması ve gevşek malzemenin asfalt üzerine dağılması neticesinde yaptığı kaza nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri manevi zararlara karşılık her bir davacı için 5.000,00 TL olmak üzere toplamda 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/120 esasına kayden dava açtığı, açılan davada adı geçen Mahkemece 20.02.2018 tarih ve E:2018/120, K:2018/220 sayılı karar ile idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle "Görevsizlik Kararı" verildiği, verilen kararın tarafların istinaf yoluna başvurmaması nedeniyle 05.06.2018 tarihinde kesinleşmesi üzerine Mahkememizce bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta ise de, farklı davaların, farklı yargı kollarında görülmesinin, dolayısıyla farklı hukuk ilkeleri uygulanmak suretiyle uyuşmazlıkların çözümlenmesinin engellenmesi suretiyle yargısal istikrar ve güvenin sağlanması, kişilerin hangi yargı yerinde hakkını arayacağının belirli olmasının hak arama özgürlüğünün ve hukuk devleti olmanın teminatı olması bakımından, kararları bağlayıcı olan, farklı yargı kolları arasındaki görev uyuşmazlıklarım çözmekle görevli Uyuşmazlık Mahkemesinin konu hakkındaki istikrar kazanmış içtihadı bulunduğu dikkate alındığında ve yine, 2918 sayılı Kanunun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi"nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla 01.09.2017 tarihinde Malatya karayolunda meydana gelen kaza sebebiyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi"nin, emsal alınabilecek bir uyuşmazlıkta verdiği 28.05.2018 gün ve E:2018/257, K:2018/355 sayılı kararı da bu yöndedir.

Bakılan dava, Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 20.02.2018 tarih ve E:2018/120, K:2018/220 sayılı görevsizlik kararının 05.06.2018 tarihinde kesinleşmesinden sonra açıldığından, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 17.07.2018 tarih ve 2018/769 E. Sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 24.07.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler; Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 24.09.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava davalı Belediyenin sorumluluk alanında meydana gelen ve davacıların yaralanması ile sonuçlanan kaza sebebiyle, davalı Belediyenin kusurlu olduğu ileri sürülerek manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Malatya İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.02.2018 gün ve E:2018/120, K:2018/220 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile  Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.02.2018 gün ve E:2018/120, K:2018/220 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 24.09.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 Başkan

Hicabi 

DURSUN

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 24.09.2018

                                                                                   

 

                                                ÜYE

                                    Turgay Tuncay VARLI

 

 

 

Hemen Ara