Olası kasıtla adam öldürme - nitelikli tehdit - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/1532 Esas 2020/239 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/1532
Karar No: 2020/239

Olası kasıtla adam öldürme - nitelikli tehdit - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/1532 Esas 2020/239 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ağır Ceza Mahkemesi, olası kasıtla adam öldürme ve nitelikli tehdit suçlarından sanıkları yargılamıştır. Maktulün ebeveynleri olan şikayetçilerin temyiz talebi reddedilmiş ve sanıkların hükümleri açıklanmıştır. Sanık hakkında verilen hükmün açıklanması geri bırakılmış, bu kararın itiraz yoluyla değerlendirilmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Mahkeme kararı detaylı bir şekilde incelenerek, sanıkların suçluluğu kabul edilmiş ve ceza verilmiştir. Sanıkların alındığı kararlar aynen tebliğ edilmiştir. Kararda yer alan kanun maddeleri şöyledir: TCK'nin 81, 21/2, 29, 62, 53/1, 63, 37/1, 106/2-c ve 43/1-2 maddeleri.
1. Ceza Dairesi         2019/1532 E.  ,  2020/239 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Olası kasıtla adam öldürme, nitelikli tehdit
    HÜKÜM : -Sanık ... hakkında maktül ..."a yönelik olası kasıtla kasten öldürme suçu için; TCK"nin 81, 21/2, 29, 62, 53/1, 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası,
    -Sanık ... hakkında ..., ..., ... ve ..."a yönelik silahla tehdit suçundan; beraat,
    -Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılanlar ..., ... ve ..."a yönelik birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçundan; TCK"nin 37/1. maddesi delaletiyle TCK"nin 106/2-c, 43/1-2, 53/1, 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 3 yıl 1 ay 15 hapis cezası,
    -Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında katılanlar ... ve ..."a yönelik birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçundan; TCK"nin 37/1. maddesi delaletiyle TCK"nin 106/2-c, 43/1-2, 53/1, 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 3 yıl 1 ay 15 hapis cezası,
    -Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında katılanlar ... ve ..., ..., ... ve ..."a yönelik birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan; beraat.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Maktul ...’in annesi ve babası olan ... ve ...’ın sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkındaki hükümlere konu eylemlerin mağduru ve doğrudan doğruya zarar göreni olmadıkları, sanık ... hakkında da şikayet ve katılma talepleri olmadığı gibi bu yönde bir temyiz iradesinde de bulunmadıkları anlaşıldığından, şikayetçiler vekilinin vaki temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
    Sanık ... hakkında mağdur ...’a karşı olası kastla yaralama, mağdurlar ... ve ...’a karşı nitelikli tehdit suçlarından dolayı 5271 sayılı CMK"nin 231/5. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar aynı Kanunun 231/12. maddesi uyarınca, itiraz yasa yoluna tabi olduğundan, mahallinde değerlendirilmek üzere inceleme dışı bırakılmıştır.
    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ... hakkında maktul ...’e karşı olası kastla öldürme, sanıklar ..., ..., ..., ... ... ve ... haklarında mağdurlar ..., ..., ..., ... ve ...’e karşı nitelikli tehdit suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, sanık ... hakkında haksız tahrik ve tüm sanıklar hakkında takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık ... hakkında mağdurlar ..., ..., ... ve ...’a karşı nitelikli tehdit, sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında mağdurlar ..., ..., ..., ... ve ...’e karşı nitelikli tehdit suçlarından elde edilen delillerin 5271 sayılı CMK"nin 223/2-e maddesi uyarınca mahkumiyetlerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... müdafiinin TCK’nin 25 ve 27/2. maddelerinin uygulanma koşullarının oluştuğuna, sanıklar ..., ..., ..., ... ... ve ... müdafilerinin sübuta, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine,
    Cumhuriyet savcısının sanık ... hakkında mağdurlar ..., ..., ... ve ...’a karşı nitelikli tehdit, sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında mağdurlar ..., ..., ..., ... ve ...’e karşı nitelikli tehdit suçlarından verilen beraat kararlarının hatalı olduğuna vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulamalar kanuna aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK"un 322. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak; hüküm fıkralarının mahsus bölümlerinde yer alan TCK"nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin "Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK"nin 53/1-2-3. maddesinin tatbikine" şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, hükümlerin, beraat hükümlerinin aynen, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA, 03/02/2020 gününde Üyeler ... ve ...’in sanık ... hakkında maktule karşı doğrudan kastla öldürme suçundan hüküm kurulması gerektiğine yönelen muhalefetleri ve oy çokluğu, diğer yönlerden ise oy birliği ile karar verildi.

    karşı oy:

    Yerel Mahkemece, sanık ... hakkında maktul ..."a karşı 5237 sayılı TCK"nin 81/1, 21/2, 29, 62. maddeleri uyarınca neticeten 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.10.2015 gün ve 2014/150 Esas 2015/162 sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyiz istemi üzerine gönderildiği Dairemizce yapılan değerlendirme kararı sayın çoğunluk görüşü ile onanmasına karar verilmiş ise de; suç nitelemesi yönünden, Dairemizin 03.02.2020 tarihli ve 2019/1532 esas, 2020/239 sayılı kararına katılamıyoruz.
    Olayın oluşumuna ilişkin Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin, Dairemizin çoğunluk görüşü ile azınlık görüşü olayın oluşumuna ilişkin kabulün temelinde herhangi bir sorun bulunmamakta ise de, bu kabulün vasıflandırılması noktasında görüş farklılıkları bulunmaktadır.
    Şöyle ki;
    Sanık ... ile mağdur sanık ... arasında muhtarlık seçimleri dolayısıyla husumet bulunduğu, maktulün, ..."in oğlu olan mağdur sanık ..."ın arkadaşı olduğu, olaydan önce sanık ... ile karşı taraf arasında tartışmaların yaşandığı, olay günü gece 00.30 sıralarında mağdur sanık ..., ..., ..., ..., ..."in yanlarına aldıkları mağdur ..., maktul ve 30-40 kişilik bir grupla birlikte köyde elektriklerin olmadığı bir ortamda sanık ..."ın ikametine gelip pencerelerinde takılı olan naylonlara, elektrik sayacına zarar verdikleri, sanığa ve ailesine yönelik olarak tehdit ettikleri, daha sonrasında Kahraman"ın kardeşi olan mağdur ..."in evine yöneldikleri, mağdur ... ve ailesini de tehdit ettikleri, bu eylemlerin devamı sırasında Kahraman"ın elinde fener ve av tüfeği ile ikametinden dışarı çıktığı, 15-20 metre mesafeden elindeki el fenerini yakarak kalabalığı aydınlattığı, kalabalık içinde kimler olduğunu gördükten sonra önce bir el havaya, daha sonra 3-4 el kalabalık gruba doğru ateş ettiği, bu ateş sonucunda maktulün öldüğü anlaşılmıştır.
    Sanık ... 05.12.2014 tarihli beyanında, elinde fener ile dışarı çıktığını, bu feneri kalabalığa doğrulttuktan sonra, kalabalığa yönelik ateş ettiğini kabul etmektedir. 18.04.2015 tarihinde sanığın da bulunduğu anda yapılan olay yeri incelemesinde, sanığın ateş ettiği yer ile maktul arasında 10-15 metrelik bir mesafenin bulunduğu, sokak lambaları kapatıldığında 15-20 metre mesafeden çıplak gözle hareketsiz pozisyonda insan siluetlerinin belli olmadığı, konuştuklarında seslerinden tanındığı, hareket ettiklerinde insan silueti olduğunun anlaşıldığı, el feneriyle aydınlatıldığında da kim olduklarının belli olmadığı belirtilmiştir. Sanığın el fenerini yakmak suretiyle maktulün de içinde bulunduğu grubu gördüğü, maktulü görerek, av tüfeği ile 15-20 metre gibi etkin bir mesafeden bilerek ve isteyerek ateş ettiği, maktulün de bu atış sonrasında öldüğü sabittir. Sanığın hareketinin doğrudan maktule yönelik olması ve aradaki mesafe ve silahın elverişliliğine göre ölüm neticesinin beklenen ve mutlak bir netice olması karşısında artık olası kasttan söz edilemez. Sanığın eylemi kasten öldürme olarak vasıflandırılmalıdır.
    Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, Dairemizin sayın çoğunluğunun kabul ettiği gibi eylemin olası kastla öldürme değil, kasten öldürme kapsamında kaldığını düşündüğümüzden, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. Belirtilen nedenlerle karara muhalifiz.




    Hemen Ara