Esas No: 2021/4079
Karar No: 2022/1973
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4079 Esas 2022/1973 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4079 E. , 2022/1973 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen hüküm davalı iş sahibi vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı iş sahibi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazı yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarına gelince;
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir "HGK'nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; protokol ve sözleşmenin yorumlanarak işin kimin tarafından ve ne oranda yapıldığı yapılan yargılama sonucu belirlenmiştir. Bu durumda likid bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ve davalı tarafından yapılan itiraz haksız kabul edilemeyeceğinden mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiş ise de yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi kararının hüküm kısmının 3. bendinin ‘b)’ fıkrasındaki ”Alacak likit olmakla hükmedilen 383.000,00 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” cümlesinin çıkarılarak yerine ‘’Şartları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine" cümlesinin yazılmasına ve kararın HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 07.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.