Esas No: 2018/12233
Karar No: 2018/12233
Karar Tarihi: 16/6/2021
AYM 2018/12233 Başvuru Numaralı HÜSEYİN AYGÜN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HÜSEYİN AYGÜN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/12233) |
|
Karar Tarihi: 16/6/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
Raportör |
: |
Mustafa İlhan ÖZTÜRK |
Başvurucu |
: |
Hüseyin AYGÜN |
Vekili |
: |
Av. İnan YILMAZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, milletvekili olan başvurucunun sosyal medya hesabından bir vakıf hakkında yapmış olduğu paylaşım nedeniyle aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/4/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Milletvekili olan başvurucu 14/7/2014 tarihinde Twitter isimli sosyal medya platformunda davacı Vakıf hakkında paylaşımlarda bulunmuştur. Davacı, anılan paylaşımlarda geçen ifadeler nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla 24/7/2014 tarihinde başvurucu aleyhine manevi tazminat davası açmıştır.
7. Davanın görüldüğü İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 14/11/2017 tarihinde davanın kısmen kabulü ile başvurucunun 8.000 TL manevi tazminat ödemesine karar vermiştir. Mahkemenin gerekçeli kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...yazının içeriği ve anlatım tarzına göre, davacı vakfın aleyhinde küçültücü değer yargısında bulunulduğu, davacı vakfın tüzel kişiliğinin küçük düşürüldüğü, okuyucu ya da toplumda davacı aleyhinde kuşku ve husumet yaratıldığı, kamuoyu önünde kişilik değerlerinin ve saygınlığının zedelendiği, ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarının aşıldığı, oluş şekli, zarar, tarafların ekonomik sosyal durumları itibarıyla, hakkaniyet ilkelerine göre uygun miktarda tazminata hükmetmek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur..."
8. Kararı temyiz eden başvurucu, aleyhine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
9. Kararı inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 7/2/2018 tarihli ilamla kararı onamıştır. Nihai karar başvurucuya 30/3/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu 13/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 16/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu; paylaşımın yapıldığı tarihte davacı Vakıfla ilgili olarak ulusal ve uluslararası basında benzer iddiaların yer aldığını, kendisinin de bu haberlere atıfta bulunarak kamuoyunu ilgilendiren güncel bir konuda Vakfa yönelik eleştirilerde bulunduğunu belirtmiştir. Bir milletvekili olarak siyasi görüş ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmasının doğal olduğunu, buna karşın görüşleri nedeniyle tazminata hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."
14. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” kenar başlıklı 59. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarının bireysel başvurunun yapıldığı tarihteki ilgili kısmı şöyledir:
"(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
...
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların ... özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
...
h) Başvurucunun talepleri.
...
(3)Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:
...
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
...
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar."
15. 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (bkz. § 13). Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.
16. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak, bunlara ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 23).
17. Nitekim 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak İçtüzük"ün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş (bkz. § 14), böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir.
18. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur.
19. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir.
20. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz başvurucuların bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Anayasa Mahkemesine sunmaları ya da Anayasa Mahkemesinin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır.
21. Somut başvuruda başvurucunun Twitter üzerinden yapmış olduğu bir paylaşım nedeniyle aleyhine manevi tazminata hükmedilmiştir. Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahalenin varlığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
22. Başvurucu, yaptığı paylaşımda kullandığı ifadelerin ifade özgürlüğü korumasından yararlanması gerektiğini ileri sürmektedir. Derece mahkemeleri ise ifadelerindavacı Vakfın şeref ve itibarını koruma hakkına saldırı teşkil ettiği sonucuna ulaşmıştır.
23. Söz konusu müdahalenin temel hakları ihlal edip etmediğinin belirlenebilmesi, diğer bir anlatımla Anayasa Mahkemesinin bu başvurunun esasını inceleyebilmesi için başvurucunun yaptığı paylaşımda geçen ifadelerin ve bunların hangi bağlamda dile getirildiğinin kritik önemde olduğu açıktır. Dolayısıyla somut başvuruda başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği ifadelerin neler olduğunu, söz konusu ifadelerin varsa olgusal dayanaklarını, söz konusu ifadeleri niçin davacıya yönelttiğini, ifadelerin dile getirilme şartlarını, hedef alınan kişinin önceki davranışlarını, davacının kamuoyunun sıkı denetiminde olup olmadığını, katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığını, ifadelerde kamu yararı bulunup bulunmadığını, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığını, ifadelerin kamuoyunu bilgilendirme değerini kendi bakış açısından ortaya koyması gerekmektedir.
24. Buna karşın başvurucu, paylaşımının ifade özgürlüğü korumasından yararlanması gerektiğini soyut olarak belirtmekle yetinmiş; başvuru dilekçesinde ne ilgili paylaşıma yer vermiş ne de paylaşımlarının hangi sebeplerle ifade özgürlüğünün korumasından yararlanması gerektiğini ve bu özgürlüğün hangi nedenle ihlal edildiğini açıklama yoluna gitmiştir. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinden sunmadığı tüm olay ve olguları otomatik olarak değerlendirerek anayasal haklarına yapılan müdahalelerin bir ihlale vücut verip vermediğini tespit etmesini istemiştir. Anayasa Mahkemesinin böyle bir görevi bulunmamaktadır.
25. Sonuç olarak başvurucu, şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği ve temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.