Esas No: 2019/11213
Karar No: 2019/11213
Karar Tarihi: 29/6/2021
AYM 2019/11213 Başvuru Numaralı ABİDİN MEŞE VE DİĞERLERİ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ABİDİN MEŞE VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/11213) |
|
Karar Tarihi: 29/6/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Fatma Burcu NACAR YÜCE |
Başvurucular |
: |
1. Abidin MEŞE |
|
|
2. Ali TUĞFAN |
|
|
3. Ayşe Ülkü AKÜLGER |
|
|
4. Hatice YENİCİ |
|
|
5. Hıdır ERCAN |
|
|
6. İlhami AKÜLGER |
|
|
7. İsmail KAPLAN |
|
|
8. Ömer Ali AKÜLGER |
|
|
9. Rifat AKÜLGER |
|
|
10. Yüksel KARAYEL |
Başvurucular Vekili |
: |
Av. Erdal GÜLBİTEN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; idari para cezasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada hakkaniyete aykırı gerekçesiz karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının, masumiyet karinesi ile suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 1/4/2019 ve 8/4/2019 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Konularının aynı olması nedeniyle 2019/12877 ve 2019/11249 numaralı bireysel başvuru dosyalarının 2019/11213 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E. 2013/1399 ve E. 2013/1444 Sayılı Dosyalarına İlişkin Süreç
9. Başvurucular; tapu kayıtlarına göre İstanbul ili Maltepe ilçesi Girne Mahallesi Narlıdere Caddesi sınırlarında bulunan 7132 ada, 12 parsel sayılı gayrimenkulün hisseli malikidir. Söz konusu gayrimenkulde 5 adet ruhsatsız yapı bulunmaktadır. Maltepe Belediyesi Belediye Encümeninin (Belediye Encümeni) 16/4/2013 tarihli kararıyla başvurucuların hisseleri oranında aleyhlerine 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 42. maddesi uyarınca toplam 135.636,11 TL para cezası uygulanmıştır. Başvurucular, söz konusu cezanın iptaline karar verilmesi istemiyle 17/6/2013 ve 24/6/2013 tarihlerinde 5. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
10. İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E.2013/1399 sayılı dosyasında Belediye Encümeni kararının 146,34 TL"lik kısmının iptaline, 135.489,77 TL"lik kısmının reddine, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E.2013/1444 sayılı dosyasında da Belediye Encümeni kararının 188,87 TL"lik kısmının iptaline, 135.447,24 TL"lik kısmının reddine karar verilmiştir.
11. 5. İdare Mahkemesi gerekçelerinde, 17/12/2009 tarihli ve 5940 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesine göre yapılan tespit ve değerlendirme uyarınca Kanun"un yayımı tarihinden itibaren hâlen varlığını sürdüren tüm kaçak yapılar için belirlenen ölçüler için de para cezası verilebileceği konusunda tereddüt bulunmadığını belirtmiştir. Ayrıca başvurucuların hisse sahibi olduklarını ve taşınmazın hisseli maliki olmaları nedeniyle taşınmaz üzerinde kimin yaptığının ve kullandığının önemi olmaksızın kaçak imar faaliyetinden hisseleri oranında sorumlu olacakları vurgulanarak, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E.2013/1399 sayılı dosyasında cezanıntoplam757/2400"lük (parsel üzerinde Ayşe Ülkü Akülger"in 87/2400, Rifat Akülger"in 87/2400, Hatice Yenice"nin 87/2400, İlhami Akülger"in 87/2400, Ömer Ali Akülger"in 87/2400 ve Hıdır Ercan"ın 322/2400 oranında hisse sahibi oldukları) kısmından sorumlu oldukları, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E.2013/1444 sayılı dosyasında ise cezanın ise toplam 977/2400"lük (parsel üzerinde Yüksel Karayel"in 284/2400, Ali Tuğfan"ın 421/2400 ve İsmail Kaplan"ın 272/2400 oranında hisse sahibi oldukları) kısmından sorumlu oldukları belirtilmiştir.
12. Başvurucular kararı temyiz etmiştir. Temyiz dilekçelerinde; para cezasının hatalı hesaplandığını, para cezası verilmesine dayanak alınan 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini ve yürürlüğe yeni giren 5940 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesinden önce iptal edilen Kanun maddesi yürürlükte iken yapıların inşa edildiği gerekçesi ile artık bu fiillerinin cezalandırılamayacağını, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca da soruşturma zamanaşımı süresi dolduğundan eylemden dolayı ceza verilemeyeceğini belirterek kaçak yapıların 2004 yılından önce yapıldığını ve soruşturma zamanaşımı süresinin dolmasından dolayı idari para cezası verilemeyeceğini ileri sürmüştür.
13. Danıştay Ondördüncü Dairesinin 18/9/2018 tarihli ilamlarıyla kararlar onanmış, karar düzeltme istemleri de aynı Dairenin 13/2/2019 tarihli kararlarıyla reddedilmiştir.
14. Nihai karar, başvuruculara 28/2/2019 ve 4/3/2019 tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucular 1/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Başvurucu Abidin Meşe"ye Ait İstanbul 4. İdare Mahkemesinin E.2016/30 Sayılı Dosyasına İlişkin Süreç
16. Başvurucu, İstanbul 4. İdare Mahkemesine (Mahkeme) 17/6/2013 tarihinde açtığı davada İstanbul ili Maltepe ilçesi Girne Mahallesi 7135 ada 30 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ruhsatsız yapı inşa edildiğinden bahisle Belediye Encümeninin 16/4/2013 tarihli ve 337 sayılı kararıyla verilen 45.583,74 TL tutarındaki para cezasının iptalini talep etmiştir. Dava dilekçesinde; ruhsatsız yapıldığı iddia edilen inşaatın para cezasının dayanağı olan 5940 sayılı Kanun ile değişik 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 42. maddesinin yürürlüğe girdiği 17/12/2009 tarihinden önce yapıldığını dolayısıyla bu Kanun maddesine dayalı olarak para cezası verilmesinin mümkün olmadığını iddia etmiştir.
17. Mahkemece dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde; 5326 sayılı Kanun"un 20. maddesinde elli bin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğunun hükme bağlandığı, para cezasının dayanağı 11/1/2013 tarihli yapı tatil tutanağında yapının 2004 yılından önce yapılmış olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından, soruşturma zamanaşımı süresi dolduktan sonra 5940 sayılı Kanun ile değiştirilen 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesi hükümleri geçmişe yürütülmek suretiyle verilen para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiğini belirtmiştir.
18. Karar, idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Danıştay Ondördüncü Dairesi 1/10/2014 tarihli kararıyla ruhsata aykırı yapı yapılması fiilinin 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 184. maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturduğu, 5236 sayılı Kanun"un 20. maddesi uyarınca kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması hâlinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu nedenle ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yapı yapılması hâlinde 5236 sayılı Kanun"un zamanaşımına ilişkin hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı, 5237 sayılı Kanun"un 66. maddesinin (6) numaralı fıkrasında dava zamanaşımının tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, kesintisiz suçlarda ise kesintinin gerçekleştiği günden itibaren işlemeye başlayacağı vurgulanmıştır. Gerekçede; 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesinde "imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren maddede yer alan idari müeyyidelerin uygulanacağı" şeklinde bir düzenlemeye yer verilerek, imar mevzuatına aykırılıkların süregelen niteliği gözetilerek idari müeyyidelerin uygulama süreci, imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hâllerin tespit edildiği tarihten itibaren başlayan bir süreç olarak kabul edilmek suretiyle, sürece ilişkin usul ve esasların belirlendiği, bu nedenle imar mevzuatına aykırılıkların süregelen niteliği dikkate alındığında imar kirliliğine neden olma suçunun kesintisiz suç niteliği taşıdığı, idarenin tespiti ile kesinti gerçekleştiğinden imara aykırılık hâllerinde idarece tespit yapılmadan zamanaşımı hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucu tarafından ileri sürülen ruhsatsız yapı inşa edildiğinin 11/1/2013 tarihli Yapı Tatil Tutanağı ile tespit edilmesi üzerine 16/4/2013 tarihli 337 sayılı Belediye Encümeni kararıyla verilen para cezasında, 5237 sayılı Kanun"da öngörülen sekiz yıllık zamanaşımı süresinin dolduğuna ilişkin iddianın kabulüne hukuken olanak bulunmadığı ifade edilerek temyize konu karar bozulmuştur.
19. Mahkemece bozma ilamına uyularak 1/9/2016 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde, dava konusu taşınmaz üzerinde ruhsatsız ve kaçak olarak üç katlı bina yapıldığı ve anılan bina için tesis edilen para cezasının mevzuata uygun olduğu ifade edilmiştir.
20. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 2/7/2018 tarihli kararıyla onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 13/2/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
21. Nihai karar, başvurucuya 7/3/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
22. Başvurucu 8/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 29/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucu Ali Tuğfan Yönünden
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 51. maddesi ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) 83. maddesi gereği başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında ilgilinin 2.000 Türk lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir.
25. Anılan düzenlemelerde, genel olarak bir hakkın öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa Mahkemesinin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31).
26. Bu kapsamda özellikle Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesinin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması, söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32; Osman Sandıkçı, B. No: 2013/6297, 10/3/2016; Selman Kapan ve diğerleri, B. No: 2013/7302, 20/4/2016).
27. Başvuruculardan Ali Tuğfan 19/11/2016 tarihinde vefat etmiştir. Buna rağmen Av. Erdal Gülbiten, Ali Tuğfan"ın anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuru yapmış; başvuru formunda da Ali Tuğfan"ın ölümünden bahsetmemiştir.
28. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edilen kişinin bireysel başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda ölen kişi adına bir başkası tarafından bireysel başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır (Abdurrehman Uray, B. No: 2013/6140, 5/11/2014, § 30).
29. Açıklanan gerekçelerle başvuru tarihinden önce vefat etmiş başvurucu adına vekâlet ilişkisi sona ermiş olan avukat tarafından yapılan bireysel başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
30. Bu durumda Av. Erdal Gülbiten hakkında Anayasa Mahkemesini yanıltıcı nitelikte başvuru yapması nedeniyle 6216 sayılı Kanun"un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca takdiren 2.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.
B. Diğer Başvurucular Yönünden
1. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucuların İddiaları
31. Başvurucular 17/6/2013 ve 21/6/2013 tarihlerinde idare mahkemesinde açtıkları davaların yargılamasının 13/2/2019 tarihinde tamamlandığını belirterek uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
i. Kabul Edilebilirlik Yönünden
32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas Yönünden
33. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45-47).
34. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
35. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 5 yıl 7 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
2. Diğer İhlal İddiaları
a. Başvurucuların İddiaları
37. Başvurucular, idari para cezasına konu binaların 2004 yılında yapılmasına rağmen 2013 yılında idari para cezasının verilmesinin mümkün olmadığını, 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesinin 2009 yılında yürürlüğe girdiğini, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılarak, gerekçesiz adil olmayan karar verilmesi nedeniyle hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edildiğini belirterek adil yargılanma hakkının, masumiyet karinesi ile suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları delillerin takdiri, somut olayın ve mevzuatın değerlendirilmesine ilişkin bulunduğundan şikâyetin yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
39. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
40. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamları incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 11, §§17-19) gerekçeler ile hükümler kurulmuştur.
41. 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesinin 5940 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce yürürlükte bulunan hükümlerinde, "500.000 liradan 25.000.000.-liraya kadar para cezası verilir" kısmı Anayasa Mahkemesinin 17/4/2008 tarihli ve E.2005/5, K.2008/93 sayılı kararıyla iptal edilmiş, anılan kararda para cezasının hangi ölçütlere göre verileceğine ve miktarının belirlenmesine ilişkin olarak somut ve objektif esaslar getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince 5940 sayılı Kanun ile 3194 sayılı Kanun"un 42. maddesi yeniden düzenlenerek 17/12/2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
42. Bireysel başvuruya konu olayda, dava konusu taşınmazda ruhsatsız yapı inşa edildiğinin 11/1/2013 tarihli Yapı Tatil Tutanağı ile tespit edildiği, söz konusu yapı ile ilgili bu tespitin mahalline gidilmek suretiyle usulüne uygun olarak bir tespit yapılarak para cezası verildiği anlaşılmıştır. Başvurucular tarafından daha önce idari yaptırım uygulandığına ilişkin bilgi belge sunulmadığından, ruhsatsız bina ve yapı inşa etme fiili hâlâ devam ettiği için bu durum mütemadi fiil olarak değerlendirilerek yeni bir Yapı Tatil Tutanağı ile de tespit edilerek idari para cezası verilmesinde kanuna aykırı bir durum olmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
44. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
45. Başvurucular, ihlalin tespiti ile ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
46. Somut olayda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
47. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruya konu her bir davanın özel koşulları dikkate alınarak hesaplanan ekli tablonun (I) sütununda belirtilen net tutarlarda manevi tazminatın başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
48. Dosyadaki belgelerden tespit edilen ekli tabloda belirtilen harç ve vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderlerinin başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucu Ali Tuğfan yönünden başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle REDDİNE,
B. 1. Ali Tuğfan dışındaki başvurucular yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Ali Tuğfan dışındaki başvurucular yönünden diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Av. Erdal Gülbiten"in 6216 sayılı Kanun"un 51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 83. maddesi uyarınca 2.000 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
E. Başvuruculara ekli tablonun (I) sütununda belirtilen net tutarlarda manevi tazminatın ekli tabloda belirtildiği şekilde ÖDENMESİNE, diğer tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. Dosyadaki belgelerden tespit edilen, ekli tabloda gösterilen harç ve vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderlerinin ekli tabloda belirtildiği şekilde başvuruculara ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin bilgi için ekli tablonun (D) sütununda gösterilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.