Esas No: 2018/6254
Karar No: 2018/6254
Karar Tarihi: 29/6/2021
AYM 2018/6254 Başvuru Numaralı ANA ERPAY Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ANA ERPAY BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/6254) |
|
Karar Tarihi: 29/6/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Çağlar ÖNCEL |
Başvurucu |
: |
Ana ERPAY |
Vekili |
: |
Av. Hacer KARAARSLAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; sınır dışı etme ve yurda giriş yasağı kararı verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/2/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Moldova uyruklu olan başvurucu 25/7/2003 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenmiş olup 2003 doğumlu bir çocukları bulunmaktadır. Başvurucu, oturma izni kapsamında ülkemizde bulunmaktayken hakkında 2006 yılında insan ticareti, fuhşa aracılık gibi suçlardan soruşturma yapılarak Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ceza Mahkemesi) dava açılmıştır. Bu yargılamanın devamı sırasında oturma izni süresi sona eren başvurucunun yasal süre içinde yeniden oturma izni talebinde bulunmaması ve hakkında adli işlem tesis edilmesi gerekçesi ile beş yıl süre ile sınır dışı edilmesine karar verilmiştir. Bu tarihten kısa süre sonra eşinin soyadı ile düzenlenmiş farklı bir pasaport ile -yasa dışı olarak- ülkemize gelen başvurucu, 2012 yılına kadar ülkemizde kalmıştır. Bu dönemde başvurucu hakkında Ceza Mahkemesinde fuhşa teşvik suçundan açılan dava sonuçlanmış ve başvurucunun iki kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup karar 2011 yılında kesinleşmiştir.
10. Başvurucu, yurda giriş yasağı için belirlenen beş yıllık sürenin sona ermesi üzerine 2012 yılında yurda giriş için izin talebinde bulunmuştur. Bu talebi inceleyen İzmir İl Emniyet Müdürlüğü (Müdürlük) İçişleri Bakanlığının talimatına istinaden 10/4/2015 tarihinde başvurucunun sınır dışı edilmesine ve sekiz yıl süre ile yurda girişinin yasaklanmasına karar vermiştir.
11. Başvurucu 15/4/2015 tarihinde sınır dışı kararına karşı İzmir 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde sınır dışına çıkarma işleminin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Yargılama sonucunda 29/4/2015 tarihinde davanın reddine karar verilmiş, karar kesinleşmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun ilk kez beş yıl için sınır dışına çıkarılmasından sonra eşinin soyadına göre düzenlenmiş pasaportu kullanarak tekrar yurda giriş yaptığı belirtilmiş ve başvurucu hakkındaki işlemin hukuka uygun olduğu vurgulanmıştır.
12. Başvurucu, ülkesine döndükten sonra Moldova"daki büyük elçiliğimizden vize talebinde bulunmuş; bu talep 10/11/2015 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu bunun üzerine Ankara 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne karşı (İdare) iptal davası açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde; yurda giriş yasağı işleminin hukuka aykırı olduğunu, evlilik nedeniyle soyadı değiştiği için hakkında giriş yasağı olduğu hâlde giriş yapmasında kendisinin değil idarenin kusurunun bulunduğunu, Türk vatandaşı ile evliliğinden olan çocuğunun menfaatinin düşünülmediğini ileri sürmüştür.
13. İdare, cevap dilekçesinde; başvurucunun hakkında uygulanan giriş yasağına rağmen ülkemize giriş yaparak yasal olmayan şekilde ülkemizde kaldığını, sınır dışı kararına karşı açılan davanın reddedildiğini belirtmiştir. İdare, ayrıca başvurucu hakkında cinsel istismar için çocuk kaçakçılığı ve kadın ticareti suçundan Moldova Bölge Mahkemesince düzenlenen 15/2/2008 tarihli yakalama müzekkeresi bulunduğunu beyan etmiştir. Bu yakalama müzekkeresi kapsamında ülkesine iadesi amacıyla uluslararası seviyede aranan bir şahıs olduğunu, tüm bu nedenlerle hakkında tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği ifade edilmiştir.
14. Mahkeme 31/5/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; kamu sağlığı, kamu düzeni veya güvenliği açısından Türkiye"ye girmesinde sakınca görülen yabancılar hakkında yurda giriş yasağı alınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca başvurucu hakkındaki tahdit kodları, mahkeme kararları, ülkesindeki yakalama müzekkeresi ve ülkeye yasal olmayan yollarla giriş yaptığı hususları bir arada değerlendirilerek dava konusu işlemde ulusal ve uluslararası metinlere aykırılık bulunmadığı vurgulanmıştır. Anılan karar istinaf denetiminden geçerek 10/1/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
15. Nihai karar, başvurucuya 29/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 28/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun "Sınır dışı etme kararı alınacaklar" kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:
"(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f)İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
(2) Başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında, sadece ülke güvenliği için tehlike oluşturduklarına dair ciddi emareler bulunduğunda veya kamu düzeni açısından tehlike oluşturan bir suçtan kesin hüküm giymeleri durumunda sınır dışı etme kararı alınabilir."
B. Uluslararası Hukuk
18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”
19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) öncelikle uluslararası yerleşik hukuk çerçevesinde ve Sözleşmeye dâhil diğer antlaşmalardan doğan yükümlülüklerine dayalı olarak Sözleşmeci devletlerin yabancıların ülkeye giriş, ülkede ikamet ve ülkeden sınır dışı edilmelerini denetlemek hakkına sahip olduğunu teyit etmektedir (Vilvarajah ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 13163/87, 13164/87..., 30/101991, § 102; Ahmut/Hollanda, B. No: 21702/93, 28/11/1996, § 67-b).
20. Sözleşme, bir yabancının ülkeye giriş yapma veya orada ikamet etme hakkını yahut bir kişinin aile yaşamını belirli bir ülkede kurma hakkını güvence altına almamaktadır (Abdulaziz, Cabales and Balkandali/Birleşik Krallık [GK], B. No: 9214/80..., 28/5/1985, § 68; Ahmut/Hollanda, § 67-c).
21. Bunun yanı sıra aile hayatına saygı hakkının kamusal makamlara yüklediği mükellefiyetin çiftlerin evlenme suretiyle ikamet edecekleri ülkeyi seçmeleri ve aynı ülke vatandaşı olmayan eşlerin bu ülkeye yerleşmelerini kabul etmek şeklinde genel bir yükümlülüğü kapsadığı söylenemez (Biao/Danimarka [BD], B. No: 38590/10, 24/5/2016, § 117).
22. Sözleşme, yabancıların ülkeye girişi veya orada yerleşmeleri hususundaki bir hakkı güvence altına almamakla birlikte kişinin yakın aile bireylerinin bulunduğu bir ülkeden ayrılmak zorunda olması belirli koşullar altında aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmesine neden olabilir (Boultif/İsviçre, B. No: 54273/00, 2/8/2001, § 39).
23. Aile hayatına saygı hakkının yalnızca vatandaşlar tarafından değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de koruduğunun kabulü gerekir. AİHM"in sınır dışı etme ve suçluların iadesi tedbirlerine ilişkin içtihadında aile hayatı yönünden Sözleşmeci devletin hâkimiyet alanında yasal olarak ikamet eden yabancıların Sözleşme"nin sağladığı güvencelerden yararlanabileceğine vurgu yapılmaktadır. Bu anlamda aile hayatı çekirdek aile ile sınırlı olarak anlaşılır. Bununla birlikte AİHM, Sözleşme"nin bir kişinin belirli bir ülkede aile kurma gibi bir hak içermediğine hükmetmiştir. Bunun yanı sıra belirli koşullar altında ülkede hukuka aykırı olarak bulunan yabancıların aile yaşamının da belirtilen güvenceden yararlanması söz konusu olabilir. Ancak göç kontrolü ve kamu düzeninin korunması için söz konusu olan gereklilikler aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılmasında devletlere geniş takdir yetkisi verir. Bu bakımdan AİHM içtihadında aile yaşamının gelişim gösterdiği koşullar, aile hayatındaki ilişkilerin ne ölçüde kesildiği ya da kesileceği, Sözleşmeci devletteki bağların ne ölçüde olduğu, başka bir yerde aile yaşamını sürdürmek için aşılamaz nesnel engeller olup olmadığı, göç kontrolünün gereklerinin veya sınır dışı edilmenin ağır bastığı kamu düzenine ilişkin değerlendirmelerin olup olmadığı gibi kriterler dikkate alınmaktadır (Slivenko/Letonya [BD], B. No: 48321/99, 9/10/2003, § 94; Amara/Hollanda (k.k.), B. No: 6914/02, 5/10/2004).
24. AİHM tarafından, sınır dışı etme ve ülkeye kabul ile Sözleşme"nin 8. maddesi bağlantısı kurularak değerlendirme yapılan davalarda aile kavramının çekirdek aile olarak yani çiftler arasındaki ilişkilerle ebeveyn ve küçük çocuklar arasındaki ilişkileri kapsayacak şekilde ele alındığı, yetişkin çocukların ise aileye bağımlı ve muhtaç olduklarının ispat edilebildiği ölçüde aile kavramına dâhil edildiği, bu suretle aile kavramının bu alanda oldukça dar yorumlanmasının tercih edildiği anlaşılmaktadır (Slivenko/Letonya, § 94; A.A/Birleşik Krallık, B. No: 8000/08, 20/9/2011, § 49; Bousarra/Fransa, B. No: 25672/07, 23/9/2010, §§ 38,39).
25. Sınır dışı kararı alınması ile ülkeden fiilen çıkarılma işlemleri arasında belirli bir zaman aralığı söz konusu olabilir. Bu zaman aralığı içinde kişilerin özel ve aile hayatlarında birtakım değişikliklerin olması mümkün olup bir aile yaşamının mevcut olup olmadığının hangi tarihe göre belirleneceği sorunu ortaya çıkmaktadır. AİHM, sınır dışı gibi tedbirlerin söz konusu olduğu başvurularda Sözleşme"nin 8. maddesi kapsamında bir aile hayatının mevcut olup olmadığını hangi tarihe göre belirleyeceğini kararlarında göstermiştir. Buna göre AİHM, aile hayatına müdahale oluşturan tedbirin kesinleştiği ve nihai hâle geldiği tarihte mevcut bir aile hayatı olup olmadığını dikkate almaktadır (Maslov/Avusturya [B.D], B. No: 1638/03, 23/06/2008, § 61; Ezzouhdi/Fransa, B. No: 47160/99, 13/2/2001, § 25; Yıldız/Avusturya, B. No:37295/97, 31/10/2002, § 34; Mokrani/Fransa, B. No: 52206/99, 15/7/2003, § 34).
26. AİHM birçok içtihadında belirli suçları işlemiş olmaları nedeniyle kamu düzeni açısından tehlike oluşturduğu kanaatiyle sınır dışı edilmesine karar verilen başvurucular tarafından aile hayatına saygı hakkı bağlamında ileri sürülen ihlal iddialarını değerlendirmiş ve sınır dışı etme, zorla çıkartma, ülke topraklarına girmeyi yasaklama gibi kamu makamlarının işlemlerinin kişilerin aile hayatına müdahale oluşturduğunu belirtmiştir (Nasri/Fransa, B. No: 19465/92, 13/07/1995, § 34; Berrehab/Hollanda, B. No: 10730/84, 21/06/1988; § 23; Boultif/İsviçre, § 40; Maslov/Avusturya [BD], B. No: 1638/03, 23/06/2008, § 61). AİHM, kamu makamlarının oturma izni vermeme gibi hareketsiz kaldığı durumlarda ise aile hayatına saygı hakkı bakımından pozitif yükümlülüklerinin gündeme geleceğini ifade etmiştir (Jeunesse/Hollanda, B. No: 12738/10, 3/10/2014, § 105; Butt/Norveç, B. No: 47017/09, 4/12/2012, § 78).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 29/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucu; eşi, müşterek çocukları ve eşinin başka bir evlilikte olan çocuğu ile birlikte yaşamaktayken sınır dışı edilmesi sonucunda ailesinden koparıldığını, bu işlemin iptali için açtığı davanın reddedildiğini ifade etmiştir. Çocuklarının anneye muhtaç oldukları yaşlarda kendisinden uzak yaşamak zorunda bırakıldığını belirten başvurucu özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Bakanlık görüşünde, başvurucu hakkındaki yasal süreç anlatılmış; ayrıca Moldova İnterpolü"nden alınan difüzyon mesajına göre başvurucu hakkında cinsel istismar için çocuk kaçakçılığı ve kadın ticareti suçlarından Moldova adli makamlarınca düzenlenen yakalama müzekkeresi bulunduğu belirtilmiştir. Bakanlığın bu merciye verdiği cevapta başvurucunun 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu"nun değişik 5. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığını kazandığı ve bu nedeniyle Moldova"ya iadesinin mümkün olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Görüş yazısında ayrıca başvurucu hakkında difüzyon mesajına konu fiiller nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu bildirilmiş, yürütülen soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verildiği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
31. Başvurucunun, ülkeye giriş yasağına ilişkin kararın uygulanması hâlinde, eşi ve çocuğundan ayrı kalacağı yönündeki şikâyetlerinin aile hayatına saygı hakkı yönünden incelenmesi gerekir.
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."
33. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” kenar başlıklı 59. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarının bireysel başvurunun yapıldığı tarihteki ilgili kısmı şöyledir:
"(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
...
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların ... özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
...
h) Başvurucunun talepleri.
(3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:
...
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
...
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar."
34. 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (bkz. § 32). Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 21).
35. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak, bunlara ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19; Cemal Günsel, § 22).
36. Nitekim 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak İçtüzük"ün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş (bkz. § 33), böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir (Cemal Günsel, § 23).
37. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur (Cemal Günsel, § 24).
38. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel, § 25).
39. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz başvurucuların bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Anayasa Mahkemesine sunmaları ya da Anayasa Mahkemesinin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır (Cemal Günsel, § 26).
40. Somut başvuruda yurda giriş yasağı bulunan başvurucu, ülkemizde yaşayan eşi ve çocuklarından uzak kaldığını belirterek giriş yasağına ilişkin kararın iptalini istemiştir. Açıktır ki idarenin kararı neticesinde sekiz yıl süre ile başvurucunun ailesi ile birlikte Türkiye"de yaşama imkânı ortadan kalkmıştır. Bu nedenle başvurucunun aile hayatına saygı hakkına müdahale edildiği söylenebilir.
41. Söz konusu müdahalenin aile hayatına saygı hakkını ihlal edip etmediği konusunda başvurucu ile kamu makamları arasında ihtilaf bulunmaktadır. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin bu başvurunun esasını inceleyebilmesi için başvurucunun aile hayatı hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunmasının kritik önemde olduğu açıktır. Zira başvurucunun ülkemizde güçlü ailevi bağlara sahip olup olmadığına ilişkin olarak vermesi gereken aile hayatına ilişkin bilgiler, aile hayatının korunması konusundaki bireysel menfaat ile sınır dışı işleminin uygulanması bağlamında gözetilen kamusal menfaat arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının saptanabilmesi açısından mutlak bir gerekliliktir.
42. Başvurucunun ülkemizde bulunduğu süre içerisinde eşi ve çocukları ile birlikte yaşadığı, dolayısıyla mevcut aile hayatına sahip olduğu kabul edilmekle birlikte eşi ve çocukları ile birlikte Moldova"ya gitmelerinde ve aile hayatlarını orada sürdürmelerinde ciddi engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve bulgular başvuru dosyasına sunulmamıştır. Başvurucu tarafından da eşi ve çocuğu ile birlikte Moldova"ya gitmeleri hâlinde orada karşılaşabilecekleri herhangi bir olumsuzluktan da söz edilmemiştir. Ayrıca başvurucu, devletin kamu düzenini korumak üzere yabancıların ülkeye girişini ve ikamet etmesini denetleme konusundaki takdir yetkisinin kötüye kullanıldığını gösteren somut ve ikna edici deliller de sunamamıştır.
43. Sonuç olarak başvurucu şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği ve aile hayatına saygı hakkının hangi nedenlerle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.
44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle diğer kabul edilebilirlik koşulları incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına ve bir örneğinin bilgi için İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 29/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.