AYM 2017/13834 Başvuru Numaralı Y.E.T. Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2017/13834
Karar No: 2017/13834
Karar Tarihi: 30/6/2021

AYM 2017/13834 Başvuru Numaralı Y.E.T. Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Y.E.T. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/13834)

 

Karar Tarihi: 30/6/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

Y.E.T.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklu olarak farklı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle telefon vasıtasıyla iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/1/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan tutuklu olarak Diyarbakır D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır. Başvurucunun eşi de anılan suçtan tutuklu olarak Sincan Kapalı Kadın Ceza İnfaz Kurumunda kalmaktadır.

10. Başvurucunun eşi 7/11/2016 tarihinde, yeni evlendiği başvurucuyla 115 gündür hiçbir şekilde iletişim kuramadığını belirterek başvurucuyla telefon ve mektup yoluyla görüşme imkânı sağlanmasını Diyarbakır İnfaz Hâkimliğinden (İnfaz Hâkimliği) talep etmiştir.

11. İnfaz Hâkimliği 17/11/2016 tarihinde başvurucunun telefon ile iletişimden onbeş günde bir ve on dakikayı geçmemek üzere faydalanmasına, yazılı haberleşme talebinin kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun tutuklu eşinin başvurucuyla telefonla görüşme talebi hakkında telefonla iletişimin ilgili mevzuatta 10 dakika ile sınırlı olmak üzere 15 günde bir şeklinde düzenlendiği ayrıca mektuplaşma talebine ilişkin olarak da Adalet Bakanlığının 10/8/2016 tarihli yazısı ile tutuklular hakkında 3 ay süre ile yazılı haberleşmelerinin kısıtlanması kararının 17/11/2016 tarihinden itibaren kaldırıldığı, bu nedenle tutuklunun mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde bu haklardan yararlanabileceği belirtilmiştir.

12. İnfaz Hâkimliği Ceza İnfaz Kurumunun uygulama ve kararlarını dikkate alarak 28/11/2016 tarihinde anılan kararda resen düzeltme yapmış ve talebin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların kullanımına tahsis edilen ankesörlü telefonların dışarıdan gelen aramalara kapalı olduğu, sadece ceza infaz kurumundan temin edilebilen ankesörlü telefon kartlarıyla dışarıdaki yakınlarıyla görüşme yapabildikleri belirtilmiştir. Tutuklu ve hükümlülerin iki kapalı ceza infaz kurumu arasında görüşmeyi sağlayacak teknik yapının sağlanamayacağını ayrıca 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün 88. maddesinde hükümlülere telefon açılmak suretiyle görüşme yaptırılamayacağının düzenlendiği vurgulanmıştır.

13. Başvurucunun eşinin anılan karara karşı yaptığı itirazı, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 12/12/2016 tarihinde kabul ederek İnfaz Hâkimliğinin 28/11/2016 tarihli kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; hükümlülere telefon açılmak suretiyle görüşme yaptırılamayacağı gerekçesiyle talebin reddedildiği ancak başvurucu ve eşinin tutuklu oldukları belirtilmiştir.

14. Nihai karar 27/12/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 13/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede; Ağır Ceza Mahkemesinin talebin kabulü yönündeki kararına karşı Başsavcılığın kanun yararına bozma yoluna başvurduğu, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından 5/6/2017 tarihinde talebin kabulüne karar verildiği görülmüştür. Anılan karar üzerine yeniden yapılan yargılamada Ağır Ceza Mahkemesi 12/12/2016 tarihli kararın kaldırılmasına ve başvurucunun eşi tarafından yapılan itirazın reddine karar vermiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. İlgili hukuk için bkz. Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, §§ 21-43.

18. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün (Tüzük) "Telefonla görüşme hakkı" kenar başlıklı 88. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Kapalı kurumda bulunan hükümlüler, belgelendirmeleri koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ve vasisi ile telefon görüşmesi yapabilir.

 (2) Telefonla görüşmeleri aşağıda belirtilen esaslara göre yapılır:

a) Hükümlüler, haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakılma veya kısıtlama cezası ile hücreye koyma cezasının infazı sırasında olmamak koşuluyla, idarenin kontrolünde bulunan ve kurumun uygun yerlerine yerleştirilen telefonlardan yararlandırılır,

...

e) Hükümlüler, telefon görüşmesi hakkına sahip oldukları konusunda bilgilendirilir,

f) Hükümlülerin telefonla görüşme gün ve saatleri, kurumda bulunan telefon adedi, başvuru sırası, kurumun asayiş ve güvenliği dikkate alınarak idare tarafından belirlenir. Hükümlüler görüşebilecekleri yakınlarından bir veya birden fazla kişi ile haftada bir kez ve bir telefon numarasıyla bağlantı kurarak kesintisiz görüşme yapabilir. Herhangi bir nedenle görüşme gerçekleşememişse daha önceden bildirilen numaralardan bir diğeriyle görüşebilir. Konuşma süresi görüşme başladığı andan itibaren on dakikayı geçemez. Ancak tehlikeli hükümlü oldukları idare ve gözlem kurulu tarafından belirlenen hükümlüler onbeş günde bir kez olmak ve on dakikayı geçmemek üzere sadece eşi, çocukları, annesi ve babası ile görüşebilir,

g) Hükümlünün, kurumun güvenliğini tehlikeye düşüren, suç oluşturan veya bir suça azmettirme ya da yardım etme sonucunu doğurabilecek konuşmalarda bulunduğu dinleme sırasında belirlendiğinde, görüşme derhâl kesilir. Bu hâlde hükümlü hakkında adlî veya idarî soruşturmaya esas olacak işlemler kurum en üst amiri tarafından yapılır,

...

k) Hükümlü bu maddede belirtilen telefonla görüşme hakkını kullanabilmek için "Telefon Görüşme Formu" doldurur. Bu formda; telefon görüşmesi yapmak istediği kişiler ve bunlarla olan yakınlık derecesini, görüşme yapmak istediği sabit, cep telefon numaraları ile yurtdışı telefon numarasını, telefon görüşmesi yapacağı yakınlarının açık adreslerini belirtir ve gerekli belgeler eklendikten sonra idareye verir. İdare gerekli gördüğü takdirde gideri hükümlüden alınmak koşuluyla formdaki bilgilerin doğruluğunu araştırabilir. Telefon görüşme formunda yer alan bilgilerde değişiklik olması halinde hükümlü yeni bir form düzenleyerek idareye bildirir. Hükümlü tarafından formda gösterilmemiş olan kişilerle telefon görüşmesi yaptırılmaz,

l) Hükümlünün formda belirttiği bilgiler varsa değişiklikler deftere kaydedilir. Bu deftere, ayrıca telefon görüşmesi yapmak isteyen hükümlünün haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakılma veya kısıtlama cezası olup olmadığı ve varsa hücreye koyma cezasının infazına başlanıp başlanmadığı yazılır. Defter, bu işle görevlendirilmiş ikinci müdürün kontrolünde güvenlik ve gözetim servisi tarafından tutulur. Defterin sayfaları numaralanır ve mühürlenir; kaç sayfadan ibaret olduğu kurum müdürü tarafından tasdik olunur. Defterler, her an denetime hazır hâlde bulundurulur,

...

n) Konuşma sırası gelen hükümlünün kurum içindeki tehlikelilik durumu da dikkate alınarak gerekli güvenlik önlemleri alınmak suretiyle telefon görüşmesi yapılacak yere getirilir. Hükümlü, öncelikle konuşmasına kendi adını ve soyadını söyleyerek başlar. Görüştüğü karşıdaki kişiye, adını, soyadını ve telefon numarasını tekrar etmesini isteyerek konuşmasına devam eder. Bu işlemin yapılması zorunlu olup, konuşma bittikten sonra, telefon görüşme istek formunun konuşmanın yapıldığına ilişkin bölümü doldurulur, konuşmayı yapan hükümlü ve görevli memur tarafından imzalanır. Bu formdaki bilgiler, deftere kaydedilmek üzere güvenlik ve gözetim servisine verilir,

...

(4) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerin, bu maddede belirtilen yakınları ile yaptığı telefon görüşmeleri, idare tarafından dinlenir ve elektronik aletler ile kayda alınır..."

19. Ayrıca 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu"nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" İnfaz Hâkimliklerinin görevleri şunlardır.

1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.

2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak... "

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 30/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

21. Başvurucu, mevzuatta tutuklu eşlerin telefonla görüşmesini engelleyen bir düzenleme mevcut olmadığını, aksine herkesten çok tutuklu eşlerin bu hakka sahip olduğunu belirtmiştir. İki ceza infaz kurumu arasında telefon görüşmesini sağlamaya yönelik teknik imkânların Ceza İnfaz Kurumu tarafından sağlanmasının aşırı külfet yükleyen bir durum olmadığını, yaşadığı zor günlerde eşinin sesini bile duyamamanın katlanılmaz bir durum olduğunu, eşiyle görüşemediği için psikolojisinin de bozulduğunu vurgulamıştır. En son Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2016 tarihli kararıyla eşiyle telefonla görüşme hakkının olduğunun kabul edilmesine rağmen telefonla görüşme talebinin Ceza İnfaz Kurumu tarafından yerine getirilmediğini ifade eden başvurucu, adil yargılanma hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Bakanlık görüşünde; başvurucunun farklı ildeki bir ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu eşi ile telefonla görüşme yapma talebini Bakanlığa ilettiği, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 15/11/2016 tarihli yazısı ile mevzuata göre talep ile ilgili olarak yapılabilecek bir işlemin bulunmadığının ve ayrıca kurum idaresinin uygulamalarına karşı İnfaz Hâkimliğine müracaat edilebileceğinin bildirildiği vurgulanmıştır. Ayrıca Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından 27/9/2018 tarihinde yayınlanan genelge ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların farklı bir kapalı ceza infaz kurumunda bulunan eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ve vasisi ile telefon görüşmesi yapmasında hukuken bir engel bulunmadığı, kurumlar arasında gerekli koordinenin sağlanarak görüşme yaptırılması hususunun düzenlendiği belirtilmiştir. İlgili genelgeye istinaden Diyarbakır D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu tarafından Kurumda bulunan telefon hattının dış aramalara açık hâle getirildiği ifade edilmiştir. Bunun yanında başvurucunun ne İdare ve Gözlem Kurulunun 28/11/2016 tarihli kararına karşı ne de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün cevabına yönelik İnfaz Hâkimliği nezdinde itiraz ettiğine dair herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı, başvurucunun şikâyetine dayanak oluşturan idari işlemin kendisine tebliğ edilmesine karşın başvurucunun idari ve yargısal başvuru yolları tüketmeksizin bireysel başvuru yaptığının anlaşıldığı belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özünün kendisi gibi tutuklu olan eşiyle telefonla görüşme imkânından yararlanamamasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruyu aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelemiştir (Hüseyin Ekinci, § 52). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir yön bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun eşiyle aile hayatının devamını sağlayacak şekilde telefon vasıtasıyla iletişimini sürdürecek önlemlerin alınmaması yönündeki söz konusu iddianın aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

24. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

25. Somut olayda başvurucunun dahil olmadığı eşinin yürüttüğü yargılama sonucunda, başvurucuyla eşinin telefonla görüşme hakkının olduğuna dair Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karar verilmiştir. Başvurucunun bu karar sonrası bireysel başvuru yaptığı ve şikâyetlerini bu karara dayandırdığı, kanun yararına bozma sonrası yargılamaya ilişkin bir bilgi vermediği gibi ek bir açıklamasının ya da şikâyetinin olmadığı görülmüştür. Bu nedenle inceleme, Ağır Ceza Mahkemesinin talebin kabulüne ilişkin kararı ve başvurucunun şikâyetleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

26. Başvurucuyla eşinin telefonla görüşme hakkının olduğuna dair Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın hakkın varlığına ilişkin bir tespit niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu tespitle birlikte başvurucunun mağdur olduğu uygulamanın kaldırılmasına elverişli bir yolun ortaya çıktığı söylenebilir. Ancak anılan karar ve tespitin yargılamada taraf olmayan başvurucunun doğrudan telefon ile görüşme yapmasına yeterli olmadığı; mevzuatta belirtilen usule uyularak eşiyle Kurumdan görüşme konusunda talepte bulunması ve Kurum tarafından görüşme günü ve saatinin belirlenmesi gerektiği görülmüştür. Başvurucu ise Ağır Ceza Mahkemenin anılan tespitine dayanarak eşiyle telefon vasıtasıyla görüştürülmediği iddiasıyla doğrudan bireysel başvuru yapmıştır.

27. Telefonla görüşme hakkının nasıl kullanacağına yönelik mevzuat hükümleri gözetildiğinde (bkz. § 18) mahpusun Kuruma bildirdiği kişilerle görüşme talebine binaen -başvurucunun eşinin kaldığı Ceza İnfaz Kurumunun şartları da gözetilerek- Kurum tarafından belirlenen gün ve saatlerde hakkını kullanabileceği açıktır. Bu kapsamda başvurucunun Ağır Ceza Mahkemesinin tespitine dayanarak eşiyle telefonla görüşmek istediğine dair Ceza İnfaz Kurumuna başvurduğuna ve Kurum tarafından anılan hakkın kullanımını engelleyecek bir karar alındığına dair bilgi ve belge sunulmadığı görülmüştür. Bu durumda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketilmeksizin bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır.

28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara