Esas No: 2016/14088
Karar No: 2016/14088
Karar Tarihi: 30/6/2021
AYM 2016/14088 Başvuru Numaralı MEHMET ZEKİ KARATAŞ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET ZEKİ KARATAŞ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2016/14088) |
|
Karar Tarihi: 30/6/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Denizhan HOROZGİL |
Başvurucu |
: |
Mehmet Zeki KARATAŞ |
Vekili |
: |
Av. Vedat ÖZKAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir siyasi partinin il başkanı olan başvurucunun parti binasında yapılan aramada ele geçirilen fotoğraf ve yayınlar nedeniyle terör örgütüne yardım etme suçundan mahkûm edilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna karar verilmiş, bu şikâyet yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1955 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte Demokratik Toplum Partisi (DTP) Adana il başkanıdır.
9. 7/12/2007 tarihinde Adana Emniyet Müdürlüğüne yapılan bir ihbarda Adana DTP il binasında çok sayıda afiş veya bildiri olduğu, bunların mahallelerden gelecek temsilcilere 20-30 adet verilerek dağıtılacağı, bahse konu afiş ve bildirilerin üzerinde molotof kokteyli atan çocuk resminin bulunduğu ve altında "Yurtsever Gençlik Hareketi" imzasının olduğu bilgisi verilmiştir. Bunun üzerine 7/12/2007 tarihinde Adana DTP il binasında arama yapılmıştır. Yapılan aramada el konulan eşyalar şunlardır:
"A) Haklarında değişik mahkemelerden verilmiş toplatma veya yasaklama kararı bulunan:
1-) 2 Adet Mahsun Şafak tarafından kaleme alınan Kadek Kuruluş Kongresi (PKK VIII. Kongresi) isimli kitap,
2-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Sümer Rahip Devletinden, Halk Cumhuriyetine doğru Özgür İnsan Savunması Cilt II isimli kitap,
3-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Özgür Yaşamda Israr ve Acılım PJA IV. Kongresi isimli kitap,
4-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Anılarla Abdullah Öcalan, Güneşin Sofrasında-II- isimli kitap,
5-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Çeteliğe Karşı Mücadele isimli kitap,
6-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Oligarşik Cumhuriyet Gerçeği isimli kitap,
7-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan, Güney Kürdistan’da Egemenlik Mücadelesi ve Devrimci Demokratik Tutum isimli kitap,
8-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan, PKK Olağanüstü VII. Kongresine sunulan Politik Rapor isimli kitap,
9-) 2 Adet Mahsun Şafak tarafından kaleme alınan PKK VI. Ulusal Konferans Raporu isimli kitap,
10-) 2 Adet Mahsun Şafak tarafından kaleme alınan Savunmalar Üzerine Açıklayıcı Notlar isimli kitap,
11-) 1 Adet Ağustos 2007 Yıl 1 Sayı 3 Çağdaş Özgür halk dergisi,
12-) 1 Adet Ocak 2007 Yıl 1 Sayı 2 Yeni Özgür halk dergisi,
13-) 1 Adet Eylül 2007 Yıl 1 Sayı 3 Ülkede Özgür halk dergisi,
14-) 1 Adet 15 Eylül 2006 Yıl 16 Sayı 174 Özgür Halk dergisi,
15-) 1 Adet 15 Haziran 2006 Yıl 16 Sayı 171 Özgür halk dergisi,
16-) 1 Adet Aralık 2006 Yıl 17 Sayı 176 Özgür halk Dergisi,
17-) 1 Adet 15 Mayıs 2006 yıl 16 Sayı 170 Özgür Halk dergisi,
18-) 1 Adet 15 Nisan 2001 Yıl 12 Sayı 116 Özgür halk dergisi,
B) Bölücü terör örgütünün KCK (Koma Civaken Kürdistan) isimli oluşum içerisinde mahalle, köy, kasaba, şehir yapılanmaları hakkında bilgi edinilmek üzere bulundurulduğu değerlendirilen;
1-) 10 Sayfadan ibaret Özgür Yurttaşlık hareketi başlıklı bilgisayar çıktısı doküman,
2-) 15 Sayfadan ibaret Eşit Özgür yurttaşlık başlıklı bilgisayar çıktısı doküman,
3-) 6 sayfadan ibaret Eşit Özgür Yurttaş konferansına başlıklı bilgisayar çıktısı doküman,
4-) 2 sayfadan ibaret, "Konferans Sonuç Bildirgesi" ibaresiyle başlayın ve "Eşit Özgür Yurttaş Hareketi Konferans Divanı" ibaresiyle son bulan bilgisayar çıktıları,
C) Her ne kadar haklarında yasaklama veya toplatma kararları bulunmamakla birlikte terörist başı Abdullah Öcalan ve örgütün üst düzey yöneticilerinin resimlerine ve açıklamalarına yer aldığı, örgütün propagandasını içerdiği anlaşıldığından,
1-) 1 Adet Duran Kalkan tarafından kaleme alınan Kürdistanda Demokratik siyasetin rolü Üzerine isimli kitap,
2-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Barış Umudu isimli kitap,
3-) 1 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Özgür İnsan Savunması II. Baskı isimli kitap,
4-) 2 Adet Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan Em Tevgera İbrahimi ya hemdem in isimli Kürtçe yazılmış kitap,
5-) 9 Adet Mahir Deniz tarafından kaleme alınan Özgür Yurttaşlık ile Komünal Toplumsallaşma isimli kitap,
6-) 1 Adet üzerinde tükenmez kalem ile 15 Ağustos 2000 mektupları yazılı kitap,
7-) 1 Adet Temmuz 2007 Yıl 1 Sayı 2 Ülkede Özgür Halk dergisi,
8-) 1 Adet 15 Mart 2005 Yıl 15 Sayı 156 Özgür halk dergisi,
9-) 1 Adet Mayıs 2007 Yıl 1 Sayı 2 Çağdaş Özgür Halk dergisi,
10-) 1 Adet 15 Şubat 2006 Yıl 16 Sayı 167 Özgür halk dergisi,
11-) 2 Adet 15 Temmuz 2006 Yıl 16 Sayı 172 Özgür Halk dergisi,
12-) 1 Adet 15 Kasım 2006 Yıl 17 Sayı 175 Özgür halk dergisi,
13-) 1 Adet 15 Ağustos 2006 Yıl 16 sayı 173 Özgür halk Dergisi,
14-) 1 Adet 15 Ocak 2006 Yıl 16 Sayı 166 Özgür Halk dergisi,
15-) 1 Adet 15 Nisan 2006 Yıl 16 sayı 169 Özgür halk dergisi,
16-) 1 Adet 15 Eylül 2005 Yıl 15 Sayı 162 Özgür halk dergisi,
17-) 1 Adet 15 Ağustos 2005 Yıl 15 Sayı 161 Özgür halk dergisi,
D) Yaklaşık 1500 Adet "Örgütsüz Eylemsiz Özgürlük Olmaz - Örgütlen Diren Başaracağız - Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH)" ibare ve imzalı afişler,
E) DTP il binasının okuma odası ve salon olarak kullanılan yerde bulunan pano üzerinde "Zilan Sevgi kanunudur Sema isyandan bir yaşam köprüsüdür" ibareleri yazılı Tunceli’de 1996 yılında Bayrak merasimi düzenleyen askerlerin içerisine girerek canlı bomba eylemi gerçekleştiren, Zilan (K) Zeynep Kınacı’nın (solda) ve Sivas ilinde intihar eylemi gerçekleştiren Sema (K) Güler Otaç’ın fotoğrafları üzerinde bulunan kartpostal,
F) DTP il binasının okuma ve salon olarak kullanılan yerde bulunan sac dolap üzerinde, 1996 yılında Bayrak töreni düzenleyen askerlerin içerisine girerek canlı bomba eylemi gerçekleştiren Zilan (K) Zeynep Kınacı’nın elde edilen camlı çerçeve içerisindeki fotoğraf."
10. Bunun üzerine başvurucu hakkında terör örgütünün propagandasını yapma suçundan 20/2/2008 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiştir.
11. Başvurucu hakkında iddianame düzenlendikten sonra bu kez 25/2/2008 ve 26/2/2008 tarihlerinde Adana Emniyet Müdürlüğüne yapılan iki ayrı ihbarda Adana DTP il binasında çok sayıda illegal bildiri ve yayın olduğu, bunların D. ve S. tarafından mahallelerde dağıtılacağı bilgisi verilmiş ve aynı tarihte Adana DTP il binasında yeniden arama yapılmıştır. Yapılan aramada el konulan eşyalar şunlardır:
"188 adet Heviya Jine isimli dergi, 1 adet Şahinleşen Yurtseven Gençlik, 170 adet 120x70 cm. ebatında Edi bese yazılı DTP kadın meclisi ibareli afiş, 650 adet tecrite, milliyetçiliğe, kadın katliamlarına, kimliksizliğe artık yeter, DTP kadın meclisi ibareli afiş, 2500 adet broşür ve bildiri."
12. Bunun üzerine başvurucu hakkında bu kez terör örgütüne yardım etme suçundan 24/9/2008 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiştir. İddianameye göre, ele geçirilen ve bir kısmı hakkında toplatma kararı bulunan örgütsel yayınlar terör örgütünün karar ve talimatları doğrultusunda dağıtılacaktır ve parti binasında ele geçirilen söz konusu örgütsel yayınların sayıca çokluğu gözetilerek partinin il başkanı da bu eylemden sorumludur.
13. Başvurucu hakkında açılan kamu davaları Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) 20/4/2009 tarihinde birleştirilmiştir. Mahkeme yargılama sonucunda başvurucunun ilk iddianameye konu eylemi ile ikinci iddianameye konu eylemleri arasında hukuki kesinti gerçekleştiğini kabul etmiş ve 13/9/2011 tarihinde başvurucuyu terör örgütüne yardım etme suçundan iki kez 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırmıştır. Mahkemenin mahkûmiyet gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:
"...sanık Mehmet Zeki Karataş da Adana DTP il başkanı olup binanın idaresinden ilk elden sorumlu olan kişidir.
Ele geçen kitap ve dergilerden önemli bir kısmının yasaklı olması, içerik itibarı ile terörist başına ait poster, sözde bayrak ve flamaların açıldığı resimlerin bulunması, Abdullah Öcalan"ı halk önderi olarak lanse eden yazıların bulunması, güvenlik kuvvetleri ile girdikleri çatışmada ölen teröristlerin resimlerinin ve fotoğraflarının bulunması, örgütsel dökümanların içeriği, sayısal fazlalığı, bir kısmı hakkında toplatma ve el koyma kararlarının bulunması, 1500 adet pankartta örgütsüz eylemsiz özgürlük olmaz, diren başaracağız şeklinde yazı içeriklerinin olması, DTP il binasında yaptıkları terörist eylemler sonucu ölen teröristlere ait resimlerin çerçeveletilerek bulunması gibi hususlar mahkememizce birlikte değerlendirildiğinde; sayısal olarak bu kadar fazla bulundurulan örgütsel materyalin Adana ili genelinde PKK sempatizanlarına dağıtılmak, örgütsel gösteriler sırasında kullandırılmak üzere bulundurulduğu, (terör örgütüne ait yayınların dağıtımının örgüte bilerek ve isteyerek yardım suçunu oluşturacağı yönünde Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 5/4/2006 tarih ve 2006/732 esas - 2087 karar sayılı ilamının da bulunduğu) göz önüne alınarak sanıkların eylemlerinin bütün halinde terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım suçunu oluşturduğu yönünde mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur.
...Sanıklar Mehmet Zeki Karataş ve [K.B.nin] binanın idaresinden sorumlu il başkanı ve il başkanı yardımcısı olmaları nedeni ile sorumlulukları cihetine gidilmiştir. 20/2/2008 tarihinde sanık Mehmet Zeki Karataş hakkında yakalanan örgütsel döküman nedeni ile dava açıldıktan 6 gün sonra başka bir ihbar nedeni ile aynı il binasında bu kez [D.Ö.] tarafından il binasına getirilen ve yukarda açıklandığı üzere örgüte yardım suçunda kullanılan başka bir kısım örgütsel dökümanlar ele geçirilmiş ve sanık Mehmet Zeki Karataş"ın oluşan hukuki kesinti nedeni ile 2. suçtan da il başkanı olarak DTP il binasının idaresinden sorumluluğu nedeni ile tecziyesine karar vermek gerekmiş[tir]."
14. Hüküm başvurucu tarafından temyiz edilmiş ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun ile yapılan değişiklikler uyarınca dosyaların ilk derece mahkemelerince yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dosyayı Mahkemeye iade etmiştir.
15. Mahkeme, başvurucunun hukuki durumunu yeniden değerlendirmiş ancak başvurucunun üzerine atılı eylemin niteliği ve hakkında daha önce verilen hükümde alt sınırdan ceza verilmiş olması gerekçeleriyle başvurucu hakkında 6352 sayılı Kanun"un ile değişik 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 220. maddesinin (7) numaralı fıkrası uyarınca herhangi bir indirim yapmaksızın -önceki hükümle aynı şekilde- başvurucunun iki kez 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına 9/11/2012 tarihinde karar vermiştir.
16. Hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 4/5/2015 tarihli kararıyla; ilk derece mahkemesince tayin olunan cezadan 5237 sayılı Kanun"un 220. maddesinin (7) numaralı fıkrası uyarınca hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun ve orantılı bir indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
17. Bozma kararına uyan Mahkeme, ilk hükümde (bkz. § 13) yer alan gerekçelerle ancak verilen cezalardan 1/2 oranında indirim yaparak başvurucunun terör örgütüne yardım etme suçundan iki kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına 12/1/2016 tarihinde karar vermiştir.
18. Hükmün tekrar temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 9/6/2016 tarihli kararı ile hükmün bazı maddi hataları düzeltilmek suretiyle onanmasına karar verilmiştir.
19. Başvurucu, Yargıtay ilamından 27/7/2016 tarihinde haricen haberdar olduğunu ifade etmiştir.
20. Başvurucu 2/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. 5237 sayılı Kanun"un “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” kenar başlıklı 220. maddesinin (7) numaralı fıkrasının 6352 sayılı Kanun"la değişmeden önceki hâli şöyledir:
"Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır."
22. 5237 sayılı Kanun"un “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” kenar başlıklı 220. maddesinin (7) numaralı fıkrasının 6352 sayılı Kanun"la yapılan değişiklik sonrası son hâli şöyledir:
"Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir."
23. 5237 sayılı Kanun"un "Silâhlı örgüt" kenar başlıklı 314. maddesi şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır. "
24. 12/4/1991 tarihli 3713 sayılı ve Terörle Mücadele Kanunu"nun "Terör örgütleri" kenar başlıklı 7. maddesinin olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan ikinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 30/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu; Mecliste grubu bulunan bir siyasi partide yönetici konumunda bulunduğunu, yöneticisi olduğu parti binasında yapılan aramada ele geçirilen ve şiddet içermeyen dokümanlar nedeniyle ve soyut gerekçelerle cezalandırılmasının silahların eşitliği ve eşitlik ilkelerini, savunma, etkili başvuru ve siyasi faaliyetlerde bulunma haklarını, düşünce ve örgütlenme özgürlüklerini ihlal ettiğini iddia etmiştir.
27. Bakanlık görüşünde; somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğüne ve siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik bir müdahalede bulunulmadığı ve siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik ne gibi bir müdahaleyle karşı karşıya kaldığını ortaya koyamadığı belirtilmiştir. Görüş yazısında ayrıca, terör faaliyetlerini, liderlerini, yöneticilerini, terörizmin amacını ve araçlarını meşru gösterecek şekilde propaganda yapılmasının ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilemeyeceği vurgulanmış; başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik iddia olunan müdahalenin yasal dayanağı ile meşru amacının bulunduğu, demokratik toplumda gerekli ve orantılı olduğu, bu nedenle somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun şikâyetleri bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında incelenecektir (Metin Birdal [GK], B. No: 2014/15440, 22/5/2019, § 44; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 30). Anayasa"nın iddianın değerlendirilmesinde esas alınacak “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ...kamu düzeni[nin], ...korunması ...amaçlarıyla sınırlanabilir…”
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
30. Somut olayda ilk derece mahkemesi başvurucunun il başkanı olduğu siyasi parti binasında yapılan aramada ele geçirilen çok sayıda dokümanı Adana genelinde PKK sempatizanlarına dağıtmak ve örgütsel gösteriler sırasında kullandırmak üzere bulundurduğunu kabul etmiş ve başvurucuyu terör örgütüne yardım etme suçundan cezalandırmıştır. Bu sebeple Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulduğu sonucuna ulaşmıştır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
31. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
32. Müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
33. Anayasa Mahkemesi Hanifi Yaliçli kararında (B. No: 2014/5224, 10/6/2021) 5237 sayılı Kanun"un 220. maddesinin (7) numaralı fıkrasının müdahalelerin kanuni dayanağı olarak kabul edilip edilemeyeceğini ayrıntılı olarak incelemiş ve sonuç olarak anılan hükmün kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varmıştır (aynı kararda bkz. §§ 57-105).
ii. Meşru Amaç
34. Başvuruya konu müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması ve suçların önlenmesi meşru amaçları kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
35. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 73; Ferhat Üstündağ, § 45).
36. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir (Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 58; Ferhat Üstündağ, § 46; bazı farklılıklarla birlikte ayrıca bkz. Bekir Coşkun, § 51; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51). Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (Ferhat Üstündağ, § 48; bazı farklılıklarla birlikte ayrıca bkz. Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68). Bir olayda meşru amaçların bulunmasının hakkı ortadan kaldırmadığı vurgulanmalıdır. Önemli olan, bu meşru amaçla hak arasında olayın şartları içinde bir denge kurmaktır (Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 74; Bekir Coşkun, §§ 44, 47, 48; Hakan Yiğit, §§ 58, 61, 66).
37. Derece mahkemeleri söz konusu dengelemeyi yaparken ve ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığını değerlendirirken belirli bir takdir yetkisine sahiptir. Ancak bu takdir payı, Anayasa Mahkemesinin denetimindedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, bir müdahalenin ifade özgürlüğü ile bağdaşıp bağdaşmadığına karar vermede yetki sahibi olan (iç hukuktaki) son mercidir (diğer çok sayıdaki karar arasından bkz. Ali Kıdık, B. No: 2014/5552, 26/10/2017, § 41; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 57; Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 9/5/2019, § 39).
38. Anayasa Mahkemesinin görevi, bu denetimi yerine getirirken derece mahkemelerinin yerini almak değil onların takdir yetkilerini kullanarak verdikleri kararların Anayasa"nın 26. maddesi açısından uygunluğunu denetlemektir. Anayasa Mahkemesi bunu yaparken eldeki başvurunun koşulları ile beraber özellikle terörle mücadeleye bağlı zorlukları da gözönüne almaktadır (Ayşe Çelik, § 41; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 76; Sırrı Süreyya Önder, § 57). Gerçekten de somut olayda olduğu gibi başvurucuların yardım etmekle suçlandıkları PKK, yaklaşık kırk yıldır yurdun doğu ve güneydoğu bölgelerinde yoğun olmak üzere ülkenin tümünde pek çok sivil vatandaş ile güvenlik gücünün ölümüne sebep olmuş şiddet eylemlerinin faili bir terör örgütüdür. PKK, başvuruya konu olayların meydana geldiği tarihlerde faaliyet göstermiş ve faaliyetlerine devam etmektedir. Dolayısıyla PKK toplum yönünden oldukça yoğun, ciddi ve somut bir tehlike arz etmektedir. Bu doğrultuda ülkemizde terörle mücadelenin oldukça hassas nitelikte bulunduğunun ve aynı doğrultuda terörle mücadele eden birimlerin geniş takdir yetkisine sahip olduğunun da kabul edilmesi gerekir (Metin Birdal, § 74).
39. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi çok sayıda kararında ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahalelerin Anayasa"nın 26. maddesini ihlal edeceğini de ifade etmiştir. İfade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerekir (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).
40. Başvuruya konu olayda ilk derece mahkemesi, ele geçirilen yayınlardan bir kısmı hakkında toplatma kararı olduğunu belirtmiş ve aramada ele geçen eşyalar arasında terör örgütü liderinin yazılarının, posterlerinin ve terör örgütü üyelerinin fotoğraflarının bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkeme daha sonra çok sayıda bulundurulan bu eşyaların PKK sempatizanlarına dağıtılmak ve örgütsel gösteriler sırasında kullandırılmak üzere bulundurulduğunu kabul etmiş ve başvurucuyu terör örgütüne yardım etme suçundan iki kez cezalandırmıştır. Bu kapsamda mevcut olayda çözümlenmesi gereken mesele Mahkemenin siyasi parti binasında ele geçirilen çok sayıda doküman nedeniyle başvurucuyu terör örgütüne yardım etme suçundan cezalandırmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ikna edici bir biçimde ortaya koyup koymadığı olacaktır (Cahit Baybariz ve Edep Tekin, B. No: 2015/15091, 22/7/2020, § 37).
41. İlk olarak Mahkeme mahkûmiyet kararında ele geçirilen bazı yayınların dağıtımının ve satışının yasaklanmış olmasına dayanmıştır (söz konusu dağıtım ve satışın yasaklanması tedbirinin terör örgütüne yardım etme suçu bağlamında değerlendirmeleri için bkz. Cahit Baybariz ve Edep Tekin, §§ 38-40). Buna karşın başvuruya konu olayda derece mahkemeleri mahkûmiyet kararı verirken koruma tedbiri kararı hakkında hiçbir tafsilatlı açıklamada bulunmadığı gibi söz konusu kitapların içerikleri hakkında da nitelikli bir değerlendirme yapmamış, yalnızca söz konusu kitapların yasaklı kitaplardan olduğunu belirterek çelişmeli bir yargılama sonucu alınmamış olan geçici bir koruma tedbiri kararını maddi anlamda bir kesin hüküm statüsüne çıkartmıştır (Cahit Baybariz ve Edep Tekin, § 40).
42. Şüphesiz somut olayda olduğu gibi Mahkemece terör örgütünün propagandasının yapıldığı kabul edilen yayınların bireylere, bir kamu görevlisine ya da toplumun bir kesimine karşı şiddete teşvik mahiyetinde olması durumunda kamu otoritelerinin ifade özgürlüğüne müdahale konusunda takdir marjları geniştir. Bununla birlikte somut olayda ilk derece mahkemesi, ele geçirilen eşyaların sadece sayıca fazla olmasına dayanarak PKK sempatizanlarına dağıtılmak ve örgütsel gösteriler sırasında kullandırılmak üzere bulundurulduğunu varsaymış ancak söz konusu kitap veya dokümanların sadece bulundurulmasının hangi surette -cezalandırmaya konu- terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğunu, bulunan dokümanlarda ismi geçen YDGH yapılanmasının terör örgütü ile bağlantısı ve/veya ilişkisini, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin hangi toplumsal ihtiyaç baskısı altında gerçekleştiğini ve ulaşılmaya çalışılan meşru amaçlarla başvurucunun hakları arasındaki adil dengeyi ne şekilde kurduğunu da ikna edici biçimde göstermemiştir (Cahit Baybariz ve Edep Tekin, § 41). Yargıtay kararlarında da belirtilen hususlara ilişkin herhangi bir değerlendirme ve açıklama yer almamaktadır.
43. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin başvurucunun mahkûmiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyduğunun kabul edilmesi mümkün olmamıştır.
44. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından Anayasa"nın 26. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
45. İşbu ihlal kararı başvurucu hakkında beraat veya mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılmamalıdır. İlk derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle (bkz. §§ 40-42) yeniden yargılama yaparak yargılamanın sonucuna göre başvurucu hakkında yeni bir karar vermelidir (Cahit Baybariz ve Edep Tekin, § 44).
3. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
46. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
47. Başvurucu; ihlalin tespiti, Anayasa"ya aykırı bütün durumların ortadan kaldırılması, 20.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi olmak üzere toplam 50.000 TL tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
48. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
49. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
50. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
51. İncelenen başvuruda başvurucunun terör örgütüne yardım etme suçundan mahkûmiyetinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı gerekçesiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlalinin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
52. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere (kapatılan) Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının devredildiği Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
53. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
54. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.857,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2015/354, K.2016/10) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 257,50 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.857,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.