AYM 2018/30636 Başvuru Numaralı AHMET KURTGÖZ Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/30636
Karar No: 2018/30636
Karar Tarihi: 7/9/2021

AYM 2018/30636 Başvuru Numaralı AHMET KURTGÖZ Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET KURTGÖZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/30636)

 

Karar Tarihi: 7/9/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Çağlar ÖNCEL

Başvurucu

:

Ahmet KURTGÖZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklu bulunulan ceza infaz kurumunda bazı sosyal ve kültürel faaliyetlerin kısıtlanması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ve bu hak ile bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/10/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, darbe teşebbüsünün bastırılmasının akabinde Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci 18/7/2018 tarihinde sona ermiştir (OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 47-66).

9. Başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle Mersin 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/10/2016 tarihli kararıyla tutuklanarak Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.

10. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu) Başkanlığının 28/3/2017 tarihli ve "Diğer Kararlar" başlıklı kararıyla FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında tutuklananlara sosyal ve kültürel faaliyet verilmemesine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde; OHAL sürecinin devam ettiği ve FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında tutuklanan kişilerin sayıca fazla olduğu, yeterli sayıda personel bulunmadığı belirtilerek herhangi bir güvenlik zafiyeti yaşanmaması amacıyla söz konusu tedbirin alındığı vurgulanmıştır. Bu doğrultuda tutukluların güvenliğinin sağlanması, örgütsel faaliyetlerinin engellenebilmesi, terör örgütlerinin bu kişileri yönlendirmesinin, bu kişilere emir ve talimat verilmesinin önüne geçilebilmesi amacıyla FETÖ/PDY soruşturmalarından tutuklananlara sosyal ve kültürel faaliyet verilmemesinin uygun olduğu şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir. Kararda, Bakanlık Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 28/7/2016 tarihli görüş yazısından da söz edilmiştir. Anılan yazıda Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olduğu iddiası ile tutuklu bulunanların ikinci bir talimata kadar iyileştirme kapsamındaki faaliyetlerden yararlandırılmayacağı bildirilmiştir.

11. Başvurucu, söz konusu karara karşı Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunarak Ceza İnfaz Kurumu kantininde satılan boncuk ve ip gibi malzemelerin kendisine verilmediğini ileri sürmüştür. İnfaz Hâkimliği 11/7/2018 tarihli kararı ile şikâyetin reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; 17/6/2015 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik"in (Yönetmelik) 14. maddesine atıf yapılmıştır. Bu madde uyarınca Ceza İnfaz Kurumu tarafından ip, boncuk gibi malzemelerin güvenlik gerekçesiyle hobi atölyesi dışına çıkarılamayacağı, dolayısıyla odalarda bulundurulamayacağı belirtilerek İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı kararının usul ve yasaya uygun olduğu bildirilmiştir.

12. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 13/9/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

13. Nihai karar 25/9/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 8/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Ceza İnfaz Kurumu ile yapılan yazışma sonucunda verilen bilgiye göre; İdare ve Gözlem Kurulunun 10/8/2018 tarihli kararı ile OHAL"in sona ermesi dikkate alınarak sinema, spor, vaaz gibi etkinliklerin yaptırılmasına karar verildiği belirtilmiştir. Aynı kararda hobi atölyesi, kurslar ve kütüphaneden fiziki yararlanma taleplerinin tutuklu ve hükümlü sayısının kurum kapasitesinin üzerinde olması, örgütsel haberleşmenin önlenmesi ve kurum güvenliğinin zarar görmemesi sebepleriyle reddedildiği belirtilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

15. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un "Oda ve eklentilerinde bulundurulabilecek kişisel eşyalar" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"(1) Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç maddeleri yönetmelikle düzenlenir."

16. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"ün "Oda ve eklentilerinde bulundurulabilecek kişisel eşyalar" kenar başlıklı 92. maddesi şöyledir:

"(1) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç maddeleri yönetmelikle düzenlenir."

17. Yönetmelik"in "El işi faaliyetleri" kenar başlıklı 14. maddesi şöyledir:

"Hükümlülerin, gerekli malzemeler kantinden temin edilmek koşuluyla, el işi faaliyetlerini, ceza infaz kurumlarının uygun bölümlerinde yapmaları esastır.

Ceza infaz kurumunun güvenliğini bozmamak kaydı ile bu faaliyetlerin devamına koğuş, oda ve eklentilerinde izin verilebilir.

Maket bıçağı, tornavida gibi kesici ve delici alet ile boyama ve yapıştırmada kullanılan madde ve malzemelerin koğuş, oda ve eklentilerinde bulundurulmasına izin verilmez."

18. Yönetmelik"in "Tutuklular hakkında uygulama" kenar başlıklı 18. maddesi şöyledir:

"Bu Yönetmelikte yer alan hükümlerin, tutukluluk haliyle uzlaşır nitelikte olanları, tutuklular hakkında da uygulanır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 7/9/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

20. Başvurucu, tutuklu olması nedeniyle başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan faydalandırılması talebinde bulunmuştur.

21. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013, §§ 22-27).

B. Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

22. Başvurucu; tutuklu olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunun kantininde satılan el işi mat boncuk, uzun boncuk iğnesi ve naylon ip gibi malzemelerin verilmediğini ve hobi atölyesinden yararlandırılmadığını ifade etmiştir. Bu nedenle sosyal, kültürel faaliyet yapamadığını belirten başvurucu, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Bakanlık görüşünde; renkli boncuk, boncuk ipi gibi malzemelerin intihar riski oluşturabileceği, tutuklu ve hükümlülerin can güvenliği açısından tehlike doğurabileceği, bu nedenle ceza infaz kurumundaki koğuşlara sokulmadığı vurgulanmıştır. Görüşte, bu uygulamanın kanuni temeli bulunduğu, güvenliğin sağlanması bağlamında meşru bir amaç taşıdığı; ayrıca keyfîlik içermediği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde, kamu yararı ile tutuklu ve hükümlülerin sosyal ilişkiler kurabilmelerindeki bireysel yarar arasında makul bir denge kurulduğu ifade edilerek İdare ve Gözlem Kurulu, İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği belirtilmiştir.

24. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, boncukları kullanarak yapmak istediği el işlerinin kurum güvenliğini ne şekilde tehdit ettiğinin açıklanmadığını, bu malzemeleri kullanarak intihar eden bir kişi olmadığını belirtmiştir. Başvurucu, intihar riski mevcut ise anılan sınırlamanın OHAL döneminden sonra sona ermesinin çelişki teşkil ettiğini ifade etmiştir. Ayrıca başvurucu, başvuru dilekçesindeki iddialarını ve taleplerini tekrar etmiştir.

2. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Dosya kapsamı ve başvurucuya verilmeyen eşyaların niteliği dikkate alındığında başvurunun kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Mehmet Çelebi Çalan (2), B. No: 2014/5674, 8/6/2017, § 24).

26. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

27. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup söz konusu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlüğün korunması hakkına karşılık gelmektedir (Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 30).

28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

29. Ceza infaz kurumlarında bulunan tüm hükümlü ve tutuklular, Anayasa"da düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir. Ancak tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar ölçülülük ilkesi gözardı edilmeden sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35). Bu bağlamda gözetilen meşru amaç ile başvurucunun temel hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Öte yandan idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).

30. Başvuruya konu olayda, İdare ve Gözlem Kurulunun kararı esas alınarak başvurucuya bir süre ip, boncuk gibi malzemeleri kullanma ve hobi atölyesinden yararlanma imkânı verilmemiştir.

31. Somut başvuru açısından değerlendirilmesi gereken ilk husus, başvuruya konu edilen Ceza İnfaz Kurumu uygulamasının başvurucu açısından Anayasa"nın 17. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığıdır. Söz konusu ağırlık olayın tüm koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede müdahalenin yoğunluğu, süresi, fiziksel ve ruhsal etkisi dikkate alınmalı; hürriyeti bağlayıcı tedbir ya da ceza gereğince mahpuslar tarafından katlanılması mümkün ve muhtemel görülen etki ve rahatsızlıklara oranla başvurucu açısından nasıl bir çekilmezliğin oluştuğu ya da oluşma ihtimalinin bulunduğu hususu gözönüne alınmalıdır. Bu bağlamda aranan asgari ağırlık eşiği, söz konusu alana ilişkin incelenebilir bir sorunun bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi açısından önemli bir kriterdir (Müjdat Gürbüz, B. No: 2017/36529, 23/5/2018, § 81).

32. Somut başvuruda Ceza İnfaz Kurumu; tutukluların güvenliğinin sağlanması, örgütsel faaliyetlerin engellenmesi, terör örgütleri tarafından bu kişilerin yönlendirilmesinin ve bu kişilere emir ve talimat verilmesinin önüne geçilmesi amacıyla söz konusu uygulamaya ihtiyaç duyulduğu yönünde bir gerekçe açıklamıştır (bkz. § 10). Başvurucu; OHAL süresince sosyal ve kültürel faaliyetlerden yoksun bırakılmış, İdare ve Gözlem Kurulunun 10/8/2018 tarihli kararından sonra sinema ve spor faaliyetlerine katılmıştır. Ayrıca başvurucunun Bakanlık görüşüne cevabında beyan ettiği üzere OHAL sürecinin sona ermesini müteakip başvuruya konu olan boncuk, boncuk ipi ve iğnesinin kurum kantininden temin edilebildiği, dolayısıyla kısıtlamanın son bulduğu anlaşılmıştır.

33. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, başvurucu hakkındaki kısıtlamaların Ceza İnfaz Kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklere dayandığı belirlenmiştir. Somut olaya özgü şekilde tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde makul gerekliliklere dayanan geçici tedbir mahiyetindeki uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve tutukluluğa ilişkin kaçınılmaz olarak ortaya çıkan elemin ötesinde Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası yönünden asgari ağırlık derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır.

34. Açıklanan gerekçelerle kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma ve Geliştirme Hakkı ile Bağlantılı Olarak Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

35. Başvurucu, ceza infaz kurumundaki hobi salonundan ve hobi malzemelerinin kullanımından yararlandırılmama gibi bazı sosyal ve kültürel faaliyetlerin FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında tutuklananlar yönünden kısıtlanması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

36. Somut olayda, başvurucunun eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkin şikâyetlerini İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Başvurucunun bu iddiasını derece mahkemeleri önünde ileri sürebilme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede başvurucu tarafından derece mahkemeleri önünde ileri sürülmeyen eşitlik ilkesinin ihlal edildiği yönündeki şikâyetlerin bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 7/9/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara