4. Hukuk Dairesi 2019/3028 E. , 2020/752 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/03/2018 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/04/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı şirket hakkında 4857 sayılı İş Kanunu"nun 30. maddesine muhalefetten dolayı idari para cezası tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından süresinde ödeme yapılmaması üzerine Urla İcra Müdürlüğünün 2011/824 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20"sinden az olmamak üzere de icra tazminatına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının Sulh Ceza Mahkemesine yaptığı itirazın reddedildiği, idari para cezasının kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/II. maddesi uyarınca alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takibe itirazının haksız olması gerekir. Haksızlık kavramı alacağın belirlenebilir (likit) olma şartını da kapsar.
Somut olayda, idari para cezası henüz kesinleşmeden icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Şu halde; takip konusu alacak takip tarihi itibariyle likit olmadığından davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeyerek davalının icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı HUMK 438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) no’lu bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasının icra inkâr tazminatına ilişkin (1) sayılı bendinin 5. satırında yer alan "asıl alacak üzerinden hesaplanacak % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine " söz ve rakam dizisinin hükümden çıkartılmasına; davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.